Pazar günü yapılacak yerel seçimlerde sonucu en çok merak edilen kentlerin başında İstanbul geliyor. İstanbul'daki seçim sonuçlarını da etkileyecek önemli unsurlardan birisi DEM Parti seçmeninin kararı olacak.
Görünüşte Büyükşehir Belediye Başkanlığı için DEM Parti’nin kendi adayları mevcut; Meral Danış Beştaş ve Murat Çepni.
Ancak ne partinin ne de adayların İstanbul’da kayda değer bir seçim çalışması yok.
DEM seçmenleri arasında kafa karışıklığına ve yöneticileri arasında ayrışmalara yol açan bu yaklaşımlar siyaset cenahında da karmaşık tartışmaları beraberinde getiriyor.
Herkes bulunduğu pozisyona göre farklı değerlendirmelerde bulunuyor.
DEM’in bu yaklaşımını, bu yaklaşımın anlamını, yaklaşımın belirleyicilerini, bunların parti içindeki ayrışmalarını ve etkilerini ele almaya çalışalım.
Bunları en berrak şekilde anlamanın yolu çözüm sürecindeki ayrışmadan başlamaktır.
Kısaca özetleyerek gelelim.
Öcalan, 2013 Nevruzunda PKK’yı, kongresini toplayıp silah bırakma kararı almaya çağırdı.
O dönem PKK’nın başında Murat Karayılan vardı.
Karayılan, Öcalan’ın bu çağrısına uyma taraftarıydı.
Üç ay sonra PKK’nın kongresi yapıldı.
PKK’nın başına Cemil Bayık ve Bese Hozat getirildi.
Her ikisi de Öcalan’ın çağrısını reddetti.
PKK çatışmaları kent merkezlerine taşıma kararı aldı.
Hendekler süreci yaşandı.
Çözüm süreci rafa kalktı.
Yeniden çatışmalı süreç başladı.
Devlet ve hükümet, aldığı sert önlemlerle, PKK’nın çatışmaları kent merkezlerine ve Türkiye geneline taşıma hamlesini boşa çıkarttı. Terör örgütüne ağır darbeler indirildi.
PKK’nın elebaşlarından Duran Kalkan, yıllar sonra örgütün yayın organlarına yaptığı bir açıklamada, batılı devletlerin kendilerinden çözüm sürecini bitirmelerini istediğini itiraf etti.
Devam edelim…
Amaç Erdoğan’ı ve AK Parti’yi iktidardan indirmekti.
Bunu, batılı güçler planladı, PKK da bu planın kendisiyle ilgili bölümünü hayata geçirmeye çalıştı.
Planın en önemli ayaklarından biri HDP’nin, katalizörlüğünü CHP’nin yaptığı muhalefet ile ortak hareket etmesiydi.
Dönemin HDP Eşgenel Başkanı Selahattin Demirtaş, Kandil ile aynı çizgide hareket ederek bir yandan sokaklarda çatışmaların yaygınlaşmasına öncülük etti diğer yandan da Cumhurbaşkanı Erdoğan için, “Seni başkan yaptırmayacağız” diyerek HDP’yi muhalefetin arkasına konumlandırdı.
Batılı güçlerin de, PKK ve HDP’nin de, muhalefetin de planı tutmadı.
PKK tarihinin en ağır darbelerini aldı.
Haziran 2015’teki seçimlerde yüzde 13 oy oranına erişen HDP ve devamı partiler, sonrasında girdikleri tüm seçimlerden ciddi oy kayıplarına uğrayarak çıktı.
Erdoğan ve AK Parti tüm seçimleri kazandı, muhalefet kaybetti.
Yaşanan süreçler muhalefet partilerinde olduğu kadar HDP’nin devamı DEM Parti ve Kandil’de de tartışmalara yol açtı.
Uzun süre sessiz kalan Leyla Zana, Ahmet Türk ve Sırrı Sakık gibi isimler, yeni bir “çözüm süreci” ve böyle bir sürecin ancak Erdoğan ile gelişebileceğine yönelik beyanatlar vererek artık CHP’nin payandası olmaktan çıkıp DEM Parti adayları için çalışılmasını istediler.
Murat Karayılan da bunları destekleyen yönde açıklamalar yapınca bu cenahın önemli isimlerinden Selahattin Demirtaş da eşi Başak Demirtaş’ın İBB aday adaylığını gündeme getirerek sürece katıldı.
Ancak bir süre sonra Kandil’den farklı açıklamalar gelmeye başladı.
Önce Mustafa Karasu ardından Duran Kalkan, Cemil Bayık ve Bese Hozat arka arkaya açıklamalar yaparak AK Parti ve Erdoğan’a “kaybettirme” sürecinin devam ettirilmesini istediler.
Ancak bu stratejinin her tarafta tutamayacağı daha önceki seçimlerden anlaşıldığı için bunu İstanbul özeline indirgeyerek CHP’nin adayı “Ekrem İmamoğlu’na kazandırma”yadönüştürdüler.
Yani 2015’te Demirtaş’ın Erdoğan’a karşı sloganlaştırdığı “Seni başkan yaptırmayacağız” stratejisi bu seçimde İmamoğlu için “Seni başkan yaptıracağız”a uyarlanmış görünüyor.
Ancak bu kez DEM Parti içinde Kandil’in bu kararına topyekün bir itaat yok gibi görünüyor.
Zana, Türk ve Sakık gibi isimler kendi adaylarına oy verilmesi yönündeki yaklaşımlarını koruyor ve katıldıkları seçim mitinglerinde bunu açıkça dillendirmeye devam ediyor.
Buna karşın Kandil ile aynı çizgide olan DEM Parti içindeki Türk solunu temsil eden ve göründüğü kadarıyla partideki etkileri oldukça güçlü olan EşbaşkanlardanTülay Hatimoğulları ve Sezai Temelli gibi isimler ise Ekrem İmamoğlu’nun desteklenmesinde ısrar ediyor.
Daha önce Kandil ile eş güdüm halinde hareket eden Demirtaş’ın bu kez farklı davranacağı, eşinin adaylığını da bu çerçevede gündeme getirdiği ve seçim öncesi DEM’inİstanbul adayına oy verilmesi yönünde bir çağrı yapacağı belirtiliyordu ancak Kandil’den gelen son çıkışlar Demirtaş’ı da bu konuda geri adım attırmışa benziyor.
Son dakikada böyle bir çıkış yapar mı bunu göreceğiz ancak seçim sonuçları ne olursa olsun seçimden sonra DEM Parti’de ciddi bir kırılma yaşanma ihtimali çok yüksek.
Hatta benzer bir kırılmanın PKK içinde de yaşanma olasılığı var.