Boş vakitlerin değerlendirildiği, eğlendirici, güldürücü, öğretici ve eğitici düşünülüp, planlanan etkinliklere genel anlamıyla oyun deniliyor.
Boş vakitlerin değerlendirildiği, eğlendirici, güldürücü, öğretici ve eğitici düşünülüp, planlanan etkinliklere genel anlamıyla oyun deniliyor. Elbette ki insan ömrünün bir kısmı oyun denilen unsurlarla geçiyor. Daha çok çocukluk yıllarını kapsayan oyun, çocuğun hafızasının gelişmesinde, gönlünün genişlemesinde, düşler kurmasında ve onların peşinden koşmasında önemlidir. Bu açıdan baktığımızda dünyanın bütün çocukları için hazırlanılan çocuk çizgi filmlerinin müstakil kanallara dönüşmesinin farklı nedenleri olsa da önemli olduğunu ifade edelim. Çocukluk yaşını geçmiş olanlar için hazırlanan oyunlar ise heva ve hevese yöneliktir. Vaktin çarçur edilişidir. Kapitalizmin bir tuzağıdır. İnsan ömrü bu tür oyunlarla vakit harcayacak kadar ucuz değildir. Vaktin sahibi, gün gelir hesabını sorar.
Toplumlar, kendi değerleriyle doğar, büyür ve gelişir. Değerler, anlayışlar ve inançlar üzerinden meseleye bakılmasında yarar vardır. Son yirmi yıldır kültür, sanat, edebiyat, tiyatro, sinema ve çizgi filmcilik açısından yeni bir dönemin başladığına da işaret ediyor. Kuşkusuz hayat, oyun ve oyalanmadan ibaret değildir. Ankebut suresi 64. ayette şöyle zikrediliyor; "Oysa onların tek gerçek kabul ettikleri, bu dünya hayatı hakikatte sadece bir oyun ve eğlenceden ibarettir; ahiret yurduna gelince işte asıl hayat odur; keşke bunu bilselerdi". Bu anlatı, putperestlere, dünya tutkusundan başka bir erdemi bulunmayanlara, Allah'ı inkar edenlere işaret ediyor. Çünkü din yani İslam; hayatın bütününü kapsar ve bütününe hükmeder. Emirler ve yasaklar bu açıdan bir bütünlüğü gösterir. Aklı, vicdanı, tefekkürü terk ederek, nefsin isteklerine kapılıp gitmeye, dine dair unsurların işine-çıkarına geldiği gibi ele alındığı zamana da işaret eder. Naklettiğimiz ayeti kerime bize dikkatli olmamız gerektiğini, dünyanın üç günlük bir dünya olduğunu, bunu çarçur etmemek gerektiğini, heva ve heveslerimizle günümüzü gün etmemeyi öğretip uyarmaktadır.
Kehf 45-46. ayetlerde ise; "Onlara dünya hayatına dair şu örneği de ver: O gökten indirdiğimiz su gibidir; o su sayesinde yerdeki bitkiler gelişip birbirine karışır, sonra da bu bitkiler rüzgârın savurduğu çerçöp haline gelir. Allah her şeye muktedirdir. Servet ve oğullar, dünya hayatının süsüdür; kalıcı olan iyi davranışlar ise rabbinin nezdinde hem sevapça daha hayırlı hem de ümit bağlamaya daha lâyıktır."
Türk şiirinin zirve şairlerinden, ideal ve ülkü adamı rahmetli Arif Nihat Asya'nın "Fetih Marşı" şiirini yine rahmetli Yıldırım Gürses'in sesiyle hayat bulduğunu, dillerde destan gibi marş usulüyle söylendiğini bilmeyenimiz yoktur. Filmlerde, belgesellerde, tiyatro oyunlarında, muhabbetlerde de sıklıkla replik gibi kullanılır. İki kıtasını paylaşmakta yarar var;
"Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek
Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek
Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek
Yürü, hâlâ ne diye oyunda oynaştasın
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın
Sen ne geçebilirsin yardan, anadan, serden
Senin de destanını okuyalım ezberden
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden
Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın"
Oyun ve oynaş dünyasında olmasak da bize yani ümmet coğrafyasına, sınırsız Türk coğrafyasına karşı özelde Ülkemize-Türkiye'mize karşı oyunların, planların, süreklilik arz ettiğidir. Oyun kurucular; oyun kurmaktan, bizler de o oyunları bozmaktan asla vaz geçmedik. Gün gelir oyun kurucu Siyonizm kendi kurdukları tuzaklarda, çukurlarda, terör belalarında, sinsice tüketmek istedikleri sağlık oyunlarının içinde boğulup gideceklerdir. İkici Çanakkale-Kurtuluş diye ifade ettiğimiz 15 Temmuz Kalkışması da dahil olmak üzere, bütün terörleri, saldırıları bitirmeye azimliyiz. Cumhuriyetin 100.yılına ramak kala artan bu ve benzeri saldırılar son dönemlerde ekonomi, kültür, sanat, gıda ve sağlık üzerinden oyunlarıyla devam etseler de güçlü bir iradeyle devletimiz bunun altından kalkmayı bilmiş, bilmeyi sürdürüyor şükürler olsun.
Hayat oyun ve oynaştan ibaret değildir. Kovulmuş cennetimizi yeniden kazanma alanı olan bu dünyada, elbetteki çocukların ve gençliğin eğitim ve öğretiminde çizgi filmlerle, dünden bugüne ve geleceğe ufuklar açacak iman, ihsan, ikram, erdem, kaygı, barış, kardeşlik ve adalet gibi hususlarda önemli belgeselleri de dünya insanlığına aktaracağımız sinema, tiyatro, ve romanlarla, ilmi ve bilimsel bulguculuğumuzla ortaya koymaya mecburuz. Bir vakitler çocukların kahramanları üzerinden yapılan bir araştırmada 150 çocuk kahramanından bize dair kahramanların olmadığını öğrendiğimde çok üzülmüş, ironik bir öykü hatırlatması olsun kabilinden Dede Korkut'un "Deli Dumrul"u çocuk kahramanımız olmaz mı demiştim. Öylesine kahramanlara sahibiz ki artık tarihi filmlerimizdeki karakterlerin her birisinin çocuk versiyonlarını hazırlayarak dünya çocuklarına tarihin gerçekliği üzerinden bir inanç, itikat ve kültür mücadelesinde en ön safta olma vaktidir.
"Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme, tanı,
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı,
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı"
"Allah cc. bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın" diyen Mehmet Akif'i rahmetle anıyorum.