Türk Edebiyatının son yüzyıla damga vurmuş önemli isimlerden biri Necip Fazıl, diğeri Sezai Karakoç’tur.

Kuşkusuz Necip Fazıl'a el veren Mehmet Akif Ersoy, Yahya Kemal ondan da öncesine doğru döndüğümüzde Yunus Emre Hazretleri ve benzeri divan şairleri gelir. Fikrin tefekküre açılması Hz. Peygamber (sav)’den itibaren bizlere ulaşan bir silsileyi de haber verir.

Çünkü Buhari’nin zikrettiği bir hadisi şerifte Rasulüllah buyurdular ki; “Ben cevamiül kelim ile gönderildim.” Cevamiü’l-kelim: Cem eden, toplayan, bir araya getiren anlamında “Cami” ile kelimenin çoğulu olarak takı halinde yerleştirilen kelim-kelam sözcüğü Hz. Peygamber (as)’ın “az sözle çok mana ifade edebilme” özelliğinin verildiğine işaret etmiştir ki bu diğer peygamberlerde olmayan bir özelliktir.

Şiirde de böylesi bir güzellik olsa gerektir. Rasulüllah efendimizin Şairleri vardı ve onlara şiir söylemelerini, kâfir şairleri hicvetmelerini arzu ederdi. Şuara suresinde tasnifini bulan Yedi Güzel Adam merkezli şairlerin her biri imanda tekâmüle çaba harcamışlar, diğerleri küfürde ve yalancılıkta kahrolup gitmişlerdir.

Recep

Kahramanmaraş'ta 14-16 Kasım 2024 tarihinde gerçekleştirilen Uluslararası Yedi Güzel Adam Sempozyumundan bahsetmek için böyle bir giriş yaptım. Cihannüma vefayı, kadirşinaslığı, emanete sahip çıkmayı vazife biliyor. İlim, hikmet, irfan, edip ve şairler kendilerine düşen ödevi yerine getirmekle mükelleftirler. Her fert yaratılış sırrını idrak etmekle memurdur. Gaflet ve unutkanlık ne var ki kendini keşfettirmiyor. Anadolu, idraki, ihsanı, saflığı, bereketi ve şefkati bol olan bir yurttur. Bu topraklarda mukim bulunan tefekkür ehli, Kur'an ve sünnet merkezli bir hayata iman etmiş, inanmış ve bu uğurda ömürlerini vakfetmiş şahsiyetlerle doludur. İbn-i Arabi’den, İmamı Gazali’ye, İmamı Rabbaniden Abdulkadir-i Geylani’ye, Şahı Nakşibendi Hazretlerinden Hacı Bayram-ı Veliye, Şemsi Tebrizi’den Yunus Emre’ye, Aziz Mahmut Hüdai’den Yahya Efendiye, Seyyid Nizam’dan Ebu Eyüp Ensari’ye, Seyyid Abdulhakim Arvasi’den, Mehmet Zahit Kotku’dan, Ramazanoğlu Mahmut Sami’ye bilcümle veliyullahın mevcudiyeti bu toprakları bereketli kılmıştır.

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Yunus Emre Kongre Merkezinde gerçekleştirilen Cihannüma Derneği Genel Başkanı Av. Rıza Yorulmaz Sempozyumun açılış konuşmasında şu hususlara dikkatlerimizi çekti: “Sayın Valim, Sayın Belediye Başkanım, Sayın Rektör Hocam, Kıymetli Protokol, Sivil Toplum Kuruluşlarımızın kıymetli yöneticileri, Sevgili Gençler, Basınımızın güzide mensupları, Kahraman şehrimizin güzel insanları, Hanımefendiler, Beyefendiler, Yedi Güzel Adam sempozyumuna hepiniz hoş geldiniz, şeref verdiniz. Sözlerime başlarken 6 Şubat 2023 depreminde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyorum. Cenabı Allah bir daha böyle bir acıyı yaşatmasın. Bu vesileyle devlet millet iş birliğiyle yaraların hızlı bir şekilde sarıldığına şahit olmaktan duyduğum bahtiyarlığı da ifade etmeliyim. Allah devletimize zeval vermesin. Amin.

Muhterem Hazirun; Cihannüma; İslam kültür ve medeniyeti, Anadolu irfanı ve milli görüş müktesebatıyla oluşan kadim ve zengin bir kültür mirasının emanetçisidir. Bu mirasın teşekkülünde, kalemleriyle ve kelamlarıyla katkıda bulunmuş fikir, düşünce ve aksiyon adamlarımıza vefamızı göstermek, eserlerini yeniden okumak, daha iyi anlamak ve mirası kendilerine devredeceğimiz yeni nesillerin de bu değerlerimizi tanımalarını sağlamak düşüncesiyle bu tür programları icra ediyoruz. Bu çerçevede ilk olarak 26-28 Mayıs 2022’de Diyarbakır’da Sezai Karakoç sempozyumu, 20-21 Ekim 2023’te de Erzurum’da Necip Fazıl Kısakürek sempozyumunu gerçekleştirdik. Bu halkanın üçüncüsünde Yedi Güzel Adam sempozyumunu Kahramanmaraş’ta gerçekleştiriyor olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Sempozyum boyunca, Yedi Güzel Adamın edebi yönleri, kişilikleri, mesajları pek çok yönüyle tartışılacak ve müzakere edilecektir. Ben farklı bir açıdan bakarak, Yedi Güzel Adamın ortak özellikleri itibariyle bizler açısından taşıdıkları anlam ve önemi yedi maddede sizlerle paylaşmak istiyorum. 

BirincisiDostluklarıdır. Yedi Güzel Adam birbirleriyle çok yakın dostturlar. Bu dostluk; Fethi Gemuhluoğlu’nun dost tarifi gibidir. “Dost ol kişidir ki, “yâr-ı gâr”dır. Kucağında mübarek bir emanet vardır. Bütün delikleri elbisesinden muhtelif parçalarla tıkar, son deliğe tabanını dayamıştır. Kucağındaki mübarek emanet, uyumayan uyanıklık içinde uyur görünmektedir. Oradan Ebu Bekir’i yılan sokar. Dost son deliğe tabanını, taban gibi görünen gönlünü uzatandır, gönlü ile orayı tıkayandır…” 

Hasan Basri Hz. “Dava kardeşliğinin karındaşlıktan öte bir mana taşıdığını, çünkü karındaşğın bu dünyayı, dava kardeşliğinin ise ebedi olan dünyayı hatırlattığını” söyler. Bunun en bariz örneğini herkes kendi çevresinde az çok şahit olduğu miras meselelerinde görür.

İkincisiDuruşlarıdır. Yedi Güzel Adam yaşadıkları hayatla ve duruşlarıyla bizlere örnek olmuşlardır. Onlar bu dünyada yaşamış, ama bu dünyayı yaşamamıştır. Mal, mülk, makam, mevki peşinden gitmemiş, dünyevi kaygılar için kimseye boyun eğmemişlerdir. Onlar; elif gibi dimdik, vav gibi mütevazı bir yaşam sürmüşlerdir. Acz; birinin değil hepsinin ortak adıdır. Ancak bu acziyet, Allah’a karşı kullukları sebebiyledir. 

Üçüncüsü; Misyonlarıdır. Yedi Güzel Adam; merhum Mehmet Akif’in; 

Asım’ın nesli diyordum ya, nesilmiş gerçek, 

İşte çiğnetmedi namusunu çiğnetmeyecek” dizelerindeki Asım’ın nesli, Necip Fazıl'ın; 

Yarın elbet bizim elbet bizimdir; 

Gün doğmuş gün batmış ebed bizimdir” dizelerindeki zindandan yazılan mektubun Mehmet’i, Sezai Karakoç'un “Masal” şiirindeki batıya yenilmeyen doğulu bir babanın yedinci oğlu, diriliş erleridir. 

Taşıdıkları bu misyonun gereği olarak, yarınların inşası için insanı besleyen ve peşinden sürükleyen bir idealinin ve hayalinin olmadığı durumda hayatının anlamını kaybedeceği, ümitsiz olmanın ölümle eşdeğer olduğunu bizlere yaşayarak aktarmışlardır.

Dördüncüsü; Diğergamlıklarıdır. Yedi Güzel Adamın her biri; adeta dünyanın bütün yükünü omuzlarına yüklemiş bir fikir hamalıdır. Lakin bu fikir hamallığı yeri geldiğinde yük hamallığına da dönüşür. İdeallerini hayata geçirmek için toplumun önüne düşmekten, sorumluluk almaktan ve taşımaktan çekinmezler.

Beşincisi; Sevgi dilini kullanmalarıdır. Yedi Güzel Adam bir sevgi medeniyeti olan İslam'ın sevgi ve barış dilini kullanmışlardır. Fetihlerin artık silahla değil sevgi ile gerçekleşeceğini, öncelikli olarak gönüllerin fethinin gerektiğini, yeni bir dünyanın inşasının ancak sevgi ile mümkün olabileceğini öğretmişlerdir.

Altıncısı; Hem yerel, hem evrensel olmalarıdır. Yedi Güzel Adamın buram buram Anadolu kokan yazı ve şiirleri, çağları aşan ve bütün insanlığı kuşatan bir evrensellik taşımaktadır. Bu yönüyle Mevlana'nın pergel metaforu misali, sabit ayağı Kahramanmaraş'ta, diğeri ise dünyayı dolaşmakta, yedi kıtada at koşturmaktadır.

YedincisiKudüs sevdasıdır. Yedi Güzel Adam ümmetin kalbindeki acıyı en derin şekilde hisseder ve taşırlar. Ve ümmetin sınavı olan Filistin’i hep canlı tutarlar gönüllerinde. Mescid-i Aksa’yı görürler düşlerinde. Yüreklerinin yarısı Mekke, yarısı Medine’dir, üstünde tül gibi Kudüs vardır. Onların Kudüs sevdası bugün Gazze’de işlenen mezalimle daha büyük bir anlam kazanmakta ve yüreğimizi bir kez daha kavurmaktadır. Bu çerçevede yapılan fiili ve kavli dualarla şuna inanıyoruz ki; bir gün İsrail’e öyle bir tokat vuracağız ki; bütün hayatı Gazze şeridi gibi gözlerinin önünden geçecek.

Muhterem Hazirun; Yedi Güzel Adamı, birlikte güzel kılan aslında her birinin ayrı ayrı güzel olmasıdır. 

Tıpkı konuşmamda ismini zikrettiğim; Mehmet Akif, Necip Fazıl Kısakürek, Sezai Karakoç gibi tıpkı bu toprakların yetiştirdiği Abdürrahim Karakoç, Mevlana İdris Zengin, Asım Gültekin gibi… Ve tıpkı bu salonu dolduran sizler gibi. Nuri Pakdil’i, Erdem Bayazıt’ı, Mehmet Akif İnan’ı, Cahit Zarifoğlu'nu, Rasim ve Alaeddin Özdenören’le isimsiz kültür ve sanatımıza, edebiyat ve şiirimize emek verenleri bir kez daha rahmetle anıyorum. Bu duygu ve düşüncelerle selam ve muhabbetlerimi arz ediyorum.” Cihannüma Türkiye'nin bütün şehirlerinde ve yurt dışında çalıştaylarını ve bilgi şölenlerini sürdürmeye devam ediyor. Gözü olanlar için gün ışımıştır vesselam.