Ülkemizde kültürel hareketlilikler genel itibariyle Ekim ayında başlar ve Haziran ayında okulların kapanmasıyla tatile çıkmış olur.
Tiyatro sahneleri kapanır, sinema filmleri rutinleşir ve kültürel hareketlilikler genel itibariyle durma noktasına gelir. Yaz şenlikleri ve fuar gibi etkinlikler ise devam eder. Sıcak yazı geride bıraktık. Bu sene epey sıcaktı, lakin sıcak desem, soğuk desem bu soruyu kime sormuş olabilirim ki? Sıcağın da soğuğun da sahibi kim? Kimi kime şikâyet edeceksin, bir düşün.
Yenice’ye karayoluyla ve kendi arabamızla gitmeyi tercih ettik. Eşim Ayşe Hanım’la birlikte sabah saat 07.00’de İstanbul’dan yola çıkarak Bursa üzerinden Gönen’den Yenice’ye, dört saatlik bir yolculukla sonbaharın muhteşem manzaraları eşliğinde yola revan olduk. Geçtiğimiz köyler, kasabalar ve dağlar arasından, vadilerden ine ine, kıvrıla kıvrıla meşhur Kaz Dağları’nın eteklerinden ilerledik. O güzelim mevsimin getirdiği rengârenk ahenkle buluştu gözlerimiz. Ruhumuz inşirah ve sükûn etti. Okullar açılınca hareket ve bereket iç içe geçiyor. Bu sebeptir ki 10-11 Ekim günlerinde Çanakkale/Yenice ilçesinde birkaç konferans için davet aldığımızda, kıymetli şair ve gazeteci dostum Şakir Kurtulmuş’un da geleceğini öğrendiğimde sonsuz mutlu olmuştum. Davet sahibimiz Rahmi Malik Madra kardeşe şükran borçluyuz. Her ne kadar kendisini Yenice’de görme ve beraber olma fırsatını bulamasak da, sebebimiz Malik Bey kardeşimizdir.
Cumhuriyet Ortaokulu Müdürü İslam Aktoğ Beyefendi’nin nezaketine, müşfik ev sahipliğine ve özellikle kütüphane açılışındaki gayretlerine şahitlik ettik. Böyle bir dostla beraber olma ve tanışma vesilemiz kendisidir. Kütüphaneler, bilgelerin toplu halde bulunduğu mekânlardır. Kitapların dostluğu kuşkusuz çok kıymetlidir. Kütüphaneler, ilim, irfan ve hikmet yolcusunun hem aklını hem gönlünü hem de idrakini açar. Kitaplar, insanlığın bulunmaz gizli hazineleridir. Her kitabın kendince bir okur kitlesi vardır. Her kalem sahibi bilir ki yazdıkları yalnızca kendisi için değil, öncelikle çağındaki insanlar ve gelecek nesiller içindir. İçinde bulunduğunuz şartlar ne olursa olsun okumanın mutlak bir zenginlik olduğu unutulmamalıdır. Her kitap bir dünyadır. Her eser, içinde koca bir dünyayı saklar ki okuyucu gelip onu bulup alsın. Şair İslam Aktoğ’un da bir şair olduğunu orada öğrendik. Gördük ki Şair, kendine düşeni yapıyor. Şiirlerini “Baba” edasıyla kitaplaştırıp öğrencilerine örnek olmuş bir öncü, bir yıldız olarak göze çarpıyor. Yenice’de sevilen şair, öğretmen ve yönetici İslam Aktoğ, "Baba" adlı şiirinde şöyle diyor:
“Sussuzluktan çatlayan dudaklara/Seni süreceğim/Seraplar seni hayal ederken/Ben yoluma devam edeceğim/Akıllanıp uslanmayan zihinlere/Seni nakş edeceğim/Bakışların kılavuzum/Ve rotam hep sen.”
Şair Şakir Kurtulmuş ile birlikte Yenice Milli Eğitim Müdürü İsmail Baykal Bey'in daveti üzerine makamında kahve ikramını aldık ve gayretlerine tanıklık ettik. Anadolu'nun birçok şehrinde ve ilçesinde verdiğimiz konferanslarda gayretli çalışmalarını, ürettiklerini, yayınlarını, projelerini ve yaptıklarını görme fırsatları buluyoruz. İnsan hayranlık duyuyor. Küçük bir iltifat bekliyor. Görmeyi gerektiriyor. "Devam edin, yanınızdayız" denilmesini bekliyor. Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı'nın ilgili yetkili birimlerinin, özelde Kıymetli Bakanımız Yusuf Tekin Bey'in, bu gayretli çalışmalara daha duyarlı olmaları gerektiğini de ifade edeyim. Yerel anlamda mülki amirlerin (vali, kaymakam ve belediye başkanı) katkılarda bulunmalarının da önemli olduğunu ifade edeyim. İlgili öğretmenlerin, yöneticilerin ve keşfe yeni çıkmış öğrencilerin takdir belgeleri ile ödüllendirilmeleri gerektiğini belirteyim. Yine farklı destek ve projelerini dinlemenin, Türkiye’nin kalkınmasına katkılarda bulunacağını görmek de önemlidir. Bir maaşla ödüllendirmenin ne kadar kıymetli olacağını, bir yemek ikramının az şey olmadığını, bir makamla iltifatın çok yeni başlangıçlara vesile olabileceğini de ifade edeyim. Yenice konferansı sonrasında bunları söylemeyi gerekli buldum. Uzun yıllar önce Adana Fen Lisesini Hamdi Aksoy Ağabey İle birlikte kurarken çabalarımızın, gayretli öğretmenlerimizin, uzun yıllara varan öğretmenliğimin bir değerlendirmesi olarak da kayda düşmüş olayım.
Çanakkale Yenice İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün “Yazar Buluşmaları” kapsamındaki davetlerinde 11 Ekim Cuma günü öğleden önce Vali Muhterem İnce Fen Lisesi öğrencileriyle buluşup söyleşimizi gerçekleştirdik. Öğrencilerimizin ilgisi ve sorularını cevapsız bırakmamaya gayret ettik ve “Herkes İçindeki Dünya Kadardır” kitabımızı imzaladık. Cuma bereketiyle Cuma namazı sonrasında Yeşilyurt İlkokulu Konferans Salonu'nda Yenice Liseleri öğrencilerinin katılımıyla saat 14.00’deki oturumda öğrencilerimize hedef sahibi olmaları gerektiğini ve bu toprakların sahipleri olarak sahip çıkma sözümüzü teyit ettik. Söyleşilere öğrencilerin ve öğretmenlerin ilgisinin yoğun olduğunu gördük. Konferans sonrası soruların cevaplandırılması en az konuşmalar kadar kıymetlidir. Mutlaka soru faslını yapmak gerekir. Her soruya verilebilecek güzel cevaplarla muhabbetli bir söyleşinin ardından kitaplarımızı imzaladık.
Şair ve gazeteci Şakir Kurtulmuş ile beraberliğimiz, bir vakitler yayınlanmakta olan, dönemin fikir, kültür ve sanat hareketliliğinin önemli günlük gazetelerinden Yeni Devir’e kadar uzanır. Mavera Dergisi’nden bu vakte kadar devam eden bir dostluğumuz söz konusudur. Çanakkale - Yenice’ye gelirken “Hiçbir Mevsime Sığmıyor Kuşlar” şiir kitabını 7 Ocak 2024, “Bahçelerde Yapayalnız” şiir kitabını ise 11 Ekim 2024 Yenice imzasıyla elime ulaştırmış oldu. Kitapları “hasretinden prangalar eskittim” diyerek elime aldım. Bir de Dr. Ali Osman Sali Dostumuzun “Siyasal İktidar” kitabı armağan olarak geldi. Şakir Kurtulmuş, “Bahçelerde Yapayalnız” eserinin “Öpme Gözlerinden Ayrılıktır” şiirinde şöyle söylüyor:
“Söylesene şair/Şiir kokusu var mı?/İncir ağacının gölgesinde her sabah
Var mı toprak kokusu, yağmur kokusu havada/Ekmek kokusu masada
Yağmurdan hemen sonra/Fırından yeni çıkmış mis gibi bir şiir
Uçup geldi kuşların kanatlarında/ Öpme gözlerinden, ayrılıktır dediler, bilemedim.”
Şair, “Hiçbir Mevsime Sığmıyor Kuşlar” eserinde ise şöyle sesleniyor:
“Enkazdan çıkan kuşlar/Demir karışımı magnezyum
Termal kameralarda/Sismik titreşimler toprakta
Sular kabarıyor/Gecenin ıslak yüzünü öpüyorum
Kimseye duyurmadan/Utandırmadan aşkı
Ölüyorum yavaş yavaş/Tutamıyorum ellerini depremin
Ölümün üzerine kar yağıyor.”
Yenice güncesi şöyle tamamlanıyor: Edebiyatçı, kültür ve sanat insanı İlçe Milli Eğitim Müdürü İsmail Baykal’ın ikram ettiği Kahvenin kırk yıl hatırasını yüreğimize koyduk. Cumhuriyet Ortaokulu kütüphane açılışını okul müdürü İslam Aktoğ’la birlikte gerçekleştirdik. İslam Bey bize eşlik etti ve Yenice Fen Lisesi öğrencilerine Cuma öncesi konuşmamızı gerçekleştirip, öğrencilerin özgün ve bitmeyen sorularını cevaplandırıp kitaplarımızı imzaladık. Okul müdiresi Kamile Alparslan’a teşekkür ediyorum. Şakir Kurtulmuş’u Cuma öncesi Reyan Bodur Anadolu Lisesi okul müdürü Eren Akgün, kendi öğrencileriyle buluşturdu. Söyleşi ve kitaplarını imzaladı. Cuma sonrasında ise iki şair birlikte Yenice Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi müdürü Mustafa Aydos ve Mehmet Bodur Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileriyle bizi buluşturdular. Söyleşilerimizi yaptık, soruları cevaplandırıp kitaplarımızı imzaladık. Muhabbetli bir söyleşiye vesile olanlara şükran borçluyuz. Bir sonbahar havasıyla Kaz Dağları’nın eteklerinde bir gece, iki gündüz geçirdik. Mevsim her yanda varlığını hissettirirken tertemiz bir havanın dinginliği yüreğimizi kapladı. Gece geç vakitlere kadar çarşı pazarın hareketliliği, çay bahçeleri muhabbete ev sahipliği yapıyordu. Bunlara tanıklık ettik. Yenice Merkez Camii’nde kıldığımız Cuma namazının bereketi yolculuğumuzun pınarlarına karıştı. Vesselam.