Oruç Reis sismik araştırma gemisinin yapacağı faaliyetler kapsamında Meis adasının güneyi ve doğusunda ülkemiz tarafından NAVTEX ilan edildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz hafta önemli bir hatırlatma yaptı.
Türkiye’nin ilk deniz sondaj gemisi Fatih’in Ekim 2018’de, ikinci sondaj gemisi Yavuz’un da geçen yıl Akdeniz’de sondaja başladığını söyledi.
Bu hamlelerle Türkiye’ye karşı Doğu Akdeniz’de kurulmaya çalışılan tuzakları tersine çevirdiğimizi ifade eden Erdoğan, KKTC’nin Türkiye Petrollerine verdiği ruhsat alanlarında ve kendi kıta sahanlığımızda arama ve sondaj çalışmalarına aralıksız devam edileceğini de belirterek “Birilerinin iznine tabi değiliz, haklarımız çerçevesinde adım attık.” ifadelerini kullandı.
Bu kararlılıkla birlikte Türkiye, Libya ile deniz yetki alanları konusunda varılan mutabakat çerçevesinde bölgede sismik araştırma için adım attı.
Oruç Reis sismik araştırma gemisinin yapacağı faaliyetler kapsamında Meis adasının güneyi ve doğusunda ülkemiz tarafından NAVTEX ilan edildi.
Yunanistan bu durumdan çok rahatsız oldu.
Yunanistan ve Güney Kıbrıs'ın, Türkiye'nin NAVTEX ilan ettiği koordinatlarda anti-NAVTEX ilan edeceği belirtilirken Türkiye bu konudaki net tavrını sergilemeyi sürdürdü.
Seçenek sunuldu Yunanistan’a…
Diyalog çağrıları yenilendi, bununla birlikte de Türkiye’nin uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru hak ve çıkarlarını müdafaa etmeye devam edeceği vurgulandı.
Bu süreçte Fransa ise Yunanistan’ı kışkırtmayı seçti.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Anastasiadis ile görüşen Macron, Avrupa Birliği'ne çağrı yaparak, "Türkiye'nin ihlalleri cezasız bırakılamaz" dedi.
Fransa’nın tavrı “Türkiye ile Yunanistan’ı Ege Denizi'nde karşı karşıya getirmeyi mi planlıyor?” sorusunu akıllara getirdi.
Sömürü politikası gereği Libya’da darbeci Hafter’i destekleyen Fransa’nın planlarını Türkiye’nin alt üst etmesi, oklarını direkt Türkiye’ye yöneltmesinin en bariz sebeplerinin başında geliyor.
PKK’ya desteğinden umduğunu bulamayan Fransa, AB ile Türkiye’yi karşı karşıya getirmeye çalışsa da istediği başarıyı da yakalayamadı.
AB’den ve ABD’den uyarı geldi gelmesine ama karşılarında Türkiye’nin kararlılığını buldular.
Bu net tavır karşısında Yunanistan, Türkiye’nin diyalog çağrısını gündemine aldı.
21 Temmuz’dan itibaren Türk ve Yunan savaş gemilerinin Ege’de karşı karşıya konumlanmasından suların ısındığını sananlar yanıldı.
Ege Denizi’ndeki Türk savaş gemilerinin bir bölümünün üslerine döndükleri Yunan savaş gemilerinin de aynı şeyi yapma niyetinde olduğu belirtildi.
Tansiyonun düşmesinde Almanya Başbakanı Angela Merkel’in önemli rolü bulunduğu söylense de tekrar etmek isterim ki burada en önemli etken Türkiye’nin kararlılığıdır.
Yunan medyasında, Türkiye ile Libya arasında imzalanan deniz yetki sınırlarına ilişkin mutabakat muhtırasına zarar vermek amacıyla, Yunanistan ile Mısır arasında benzer bir anlaşma imzalanması yolunda son günlerde önemli ilerleme sağlandığı iddiaları dikkat çekse de Türkiye her türlü senaryoya hazır.
Bunların yanı sıra Türkiye, Doğu Akdeniz'deki petrol-doğalgaz çalışmaları kapsamında yeni bir hamle daha yaptı.
Navtex’in ardından, Rus donanmasının 18 Ağustos’ta yapacağı füze atış denemeleri için de NAVTEX yayınladı. Füze atışı denemeleri Rus donanması tarafından yapılacak olsa da, atış denemesinin yapılacağı bölgede NAVTEX ilan yetkisi Türkiye'de olacak.
Üst üste vurguladığım Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de de tutarlı, istikrarlı ve kararlı bir politika izliyor olmasıdır.
Tüm engellenme çabaları bu kararlılık sayesinde boşa çıkarılıyor.
Deniz teknolojisi ilerleyen, sismik ve sondaj çalışmalarında büyük mesafe kat eden bir Türkiye’den söz ediyoruz artık.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi Türkiye, bugün yeni bir diriliş mücadelesi veriyor ve hedeflere doğru emin adımlarla yürüyor.
Öyle bir zamandayız ki tüm dünya bir milletin adeta yeniden doğuşunu istemeyerek de olsa seyretmek zorunda kalıyor.