Sorunlarımızı halının altına süpürerek çözemeyiz.
Hep gündemde olana takılma konusundan vazgeçerek, daha iyisini bulmak için kafa yormalıyız. Çözüm merciilerine, milletin sıkıntılarını iletmeyi başarırsak, faydalı bir iş yapmış oluruz.
Sorunlarımızı halının altına süpürerek çözemeyiz.
Özel öğretim kursları ve mevzuata uygun olmayan temel liseler 2019-2020 öğretim yılı itibari ile kapatıldı ve temel liseler tarih oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın devreye girmesi ve sistemin değişmesiyle, çocukların evinin en yakınındaki liseye gidebilmesinin önü açıldı. Fakat 11. ve 12. sınıflar eski sisteme tabi olduklarından dolayı öğrencinin puanının başvurduğu okulun, o yıl giren en son öğrencisinin puanına ya eşit ya da fazla olması gerekiyordu. Bu sebeple birçok genç açık liseyi tercih etti.
Ekonomik durumu iyi olan aileler ise çocuklarını özel okula gönderdi.
Arkadan gelen pandemi döneminde ise mecburen uzaktan eğitim yapıldı.
Lisenin bitmesi ile bu kez de gençler ve aileleri başka bir sorunla karşı karşıya kaldı.
MHP lideri Bahçeli’nin teklifine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, destek verdi. YKS'de baraj düştü. TYT'de140 AYT ve YDT'de 170 olarak uygulanmasına geçildi.
Bu güzel bir gelişmeydi ama maddi durumu düşük olan aileler için çare olmadı.
Kimse çıkıp da çalışsaydı devlet üniversitesine gitseydi demesin. O zaman neden özel üniversiteler var? (Üniversiteye girmek için dershaneye gitmek durumunda kalınmasına da hiç girmiyorum.)
Ücretler 18 bin liraya, en yüksek ücret ise 50 bin liraya kadar yükseldi.
Hadi bir şekilde ilk yılın ücretini bulan aileler seneye ne yapacak?
Diğer bir konu ise yurtlar!
Devlet yurtlarında yer bulamayan öğrenciler için 2500 TL’nin altında bir yurt bulmak neredeyse imkansız gözüküyor.
Ayrıca o öğrencinin eğitim masrafları, yol parası vs. onlarda işin içine girince aileye her ay 3500-4000 TL arası bir para gerekiyor.
2825 TL asgari ücretin olduğu ülkemizde bu masrafı kaldırmak bir aile için imkansız hale geliyor.
Konuyla ilgili Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Şükrü Kolukısa ile görüştüm. Kolukısa bir hatırlatmada bulunarak “Üniver sitelerin biliyorsunuz ki kendine göre belli bir kontenjanı var ve bu konte njana, puan sıralamasına göre öğrenci kabul ediyor. Bu kontenjanlarda dolanlar var, boş kalanlar var, bu da üniversitelere göre değişiyor ve her sene farklılık gösteriyor. Özel üniversiteler ise tam burslu, yarım burslu ve paralı şekilde kontenjanlarını dolduruyor” şeklinde konuştu.
Kolukısa’ya üniversitelerdeki ücretlerin denetlenmesini yani belirlenen fiyatın üzerine çıkılmaması durumunu sordum. Şükrü Kolukısa ise “Kesinlikle böyle bir ücrete müdahil olacak, ölçü koyacak bir yapı ya da mekanizma yok, fiyat politikasında mütevelli heyetinin aldığı karar geçerli oluyor. Üniversitenin işleyişi konusu da tamamen YÖK’e bağlı ve herhangi bir idari denetim yapılacaksa bunun yetkisi de YÖK’te!
YÖK, ücreti denetleyemez, eğitim boyutuyla denetler, devlet üniversitesinde verilmesi gereken eğitim süreci neyse aynısını yapar. Ayrıca, son 10 yılda üniversitelerin hızla çoğalması ancak bununla orantılı yurtların eksik kalması durumu mevcut” dedi.
Gelecek kaygısı taşıyan gençler için yapılanları değil yapılması gerekenleri konuşalım. Devletin dışında “Ben bir şey yapamıyorum” diyerek kendi kabuğuna çekilmek sorunları çözmez.
Eğer bir insan mutlu olmak istiyorsa, zorda kalana yardım etsin. İyilik yapmak insana çok iyi gelir.
Bunu üzülerek söylüyorum, kendi kodlarımıza geri dönmezsek bazı şeyler için hep geç kalmış olacağız.