Bugün de en son yargılamalardaki "uzun süreler" ile ilgili konuya kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Toplum tarafından ağır ceza alınması istenen kişilerin serbest bırakılmasının gerekçesini geçtiğimiz hafta Av. Rahmi Kurt ile konuşmuştuk. Bugün de en son yargılamalardaki “uzun süreler” ile ilgili konuya kaldığımız yerden devam edeceğiz.
“Yargılamalardaki (ortalama 5 yıl) bu süreçleri kısaltmak ve dava dosya sayılarını azaltmak için birçok yol ve yöntem getirilmişse de şu an için müspet bir sonuç alınamamaktadır.” diyen Av. Kurt bunun nedeni ise şöyle açıkladı;
“Artan nüfus, gelişen teknoloji ile birlikte artan dava tür ve sayılarıdır. Hakkını yememek gerekir ki son yıllarda dava süreçlerini kısaltmak veya davaları azaltmak için bir dizi uygulamalar yürürlüğe girmiştir. Bunlardan bazıları hukuk davalarında arabuluculuk sistemi, ceza davalarında ve savcılık soruşturmalarında uzlaştırma sistemi, basit yargılama usulü gibi. Ama yine de tam çözüm olması mümkün gözükmemektedir. Yeri gelmişken söylemekte fayda var ki yargının bu kadar hantal olmasının ve yargılamaların bu kadar uzun sürmesinin hakim, savcı, avukat, memur, şahıs odaklı da birçok etkeni mevcuttur. Yani görevini layıkıyla yerine getirmeyen bu unsurlar da yargılamaların bu denli uzun sürmesinde önemli birer etkendir. Hakkını mahkemelerde aramak isteyen kişilerin bile bu hakkını aramak için gerek yargı harç ve giderleri gerek avukatlık ücretleri gerekse de sair şahsi gayri resmi masraflar olmak üzere hatırı sayılır bir masraf yapmak zorunda kalmasıdır. Her ne kadar devletçe avukat tutma ve yargılama masraflarını karşılama gücü olmayanlar için “adli yardım ve CMK avukatlığı” kurumları işletilmekteyse de teoride olumlu gibi görünen bu kurumların pratikte çok fazla bir olumlu tarafı olduğunu söylemek mümkün değildir.”
Yargının bir diğer sorunu ise “hukuki dinlenilme hakkı” diyen Kurt, “Bu hak da çoğu zaman yargı makamları tarafından ihlal edilmektedir. Hatta bazen yargı makamları tarafından hukuki dinlenilme hakkı bir yana şahıslar azarlanmakta ve sindirilmektedir. Bu ise bireylerin kendini özgürce ifade edebilmesine ket vurmaktadır.”
Av. Kurt, önemli bir konuya daha dikkat çekti.
“15 Temmuz alçak darbe girişiminden sonra, yargıda yuvalanmış binlerce FETÖ’cü hakim ve savcının görevden alınması sonrası binlerce yeni hakim ve savcı alınması, yargıda liyakat ve tecrübe sorununu da ortaya çıkarmıştır. Gerçekten göreve başlayan binlerce hakim ve savcıdan ekseriyetinin tecrübesiz olması ve buna rağmen yüksek sıkletli mahkemelerde görev almaları neticesinde de bir sorun meydana gelmiştir.”
Konuşmamızın devamında ise Kurt “6284 sayılı yasanın uygulayıcılarını çoğu zaman mecbur bırakan amir hükümleri, kadının beyanının esas olması, somut delil bile aranmadan bile ciddi yaptırımlar (evden uzaklaştırma, nafaka, hürriyeti bağlayıcı ceza vs.) uygulanması, öte yandan velayet ve çocukla kişisel ilişki tesisinde yaşanan sorunlar ile en önemlisi süresiz nafaka sorunu başlıca sorunlardır. Bu konu ile ilgili meclis çalışmalar devam etmekte olup umulur ki yakın zamanda hakkaniyete, hukuka ve yasaya uygun müspet neticeler alınacaktır.” şeklinde konuştu.
Tüm bu sorunların özünde en önemli nokta yargıda “adalet” duygusunun yerine getirilmesidir.
Daha güçlü bir yargı talepleri dikkate alınarak yargıda yapılan değişikler kamuoyuna titizlikle anlatılmalıdır.