Süper Lig'imiz önceki gün oynanan maçlarla birlikte yaklaşık 45 gün sürecek bir tatile girdi.
Süper Lig’imiz önceki gün oynanan maçlarla birlikte yaklaşık 45 gün sürecek bir tatile girdi. Hepimizin bildiği gibi Kasım sonu ile Aralık sonu arasında yaklaşık bir ay süreyle Katar ülkesinde Dünya Kupası organize ediliyor. Bizim ne takımımız ne de hakemimiz var bu Dünya Kupası’nda inşallah bundan sonrakilerde oluruz ve olmaya devam ederiz.
Bu dünya kupası her açıdan çok ilginç özellikleriyle ve fiyaskolarıyla tarihe geçecek. Öncelikle Katar’ın first lady’si Şehya Moozha’yı ve tuttuğunu koparan bir kraliçeyi gösterdi dünyaya. Sonra FIFA denen şaibeler yumağının nasıl alınıp-satıldığını, Blatter’i ve hempalarının çevirdiği dolapların dünyanın başına nasıl dertler açtığını gördük. Statların inşası sırasında “iş kazasına” kurban giden binlerce amelenin ve ailelerinin “ahh”ının pek de yankı bulmadığını müşahede ettik hep birlikte.
Bu zamana kadar düzenlenen bütün dünya kupası organizasyonları genelde yaz aylarında Haziran-Temmuz’da cereyan eder ve tüm ülkelerde futbol sezonları bittiği için de lig organizasyonlarına bir zararı-etkisi olmazdı. Oynanan kıtaya göre ya gece yarısı, ya sabaha karşı, ya da akşamüzeri maçlarımızı seyreder, paşa-paşa hayatımıza devam ederdik. Bu sefer öyle olmadı ama. Futbolun parayı çok seven muktedirleri kış aylarında dünya futbolunu zorunlu olarak tatil ettirerek Katar’a dünya kupası hediye ettiler.
Ne sezon arası, ne sezon ortası, ne sezon başı, hiçbirisi değil. Garip bir takvim bu dünya kupası. Yerine göre 14-15 hafta ancak oynandı liglerde. Daha dörder, beşer, altışar maç var devre arasına girmeye. “Düğün değil, bayram değil, eniştem beni niye öptü” gibi olduk futbolseverler olarak. (Enişte burada FIFA oluyor).
Memleketimizde oynayan birçok yabancı futbolcu bu turnuvada boy gösterecek, tuttuğumuz takıma göre o ülkelerin maçlarını daha bir dikkatle izleyecek ve forması terlettiği takımdan yüksek bedellerle transfer olması için dualar edeceğiz. Göze, nazara gelip sakatlanmasalar bari diye de ekleyeceğiz.
Takımımız yok, hakemimiz yok ama askerimiz ve polisimiz Ülkemizi temsil edecek Katar’da. Organizasyonun asayişi ve tıkır-tıkır işlemesi için asker-polis evlatlarımız göğüslerinde ay-yıldızla Ülkemizin temsilini sağlayacaklar. Hem onlara hem de korudukları organizasyona bişeycik olmadan salimen dönsünler yurdumuza hayırlısıyla.
Katar’daki dünya kupası Kuzey Kore’nin de iştahını açmış görünüyor. Madem sırayla değil parayla biz de bastıralım parasını alalım bir dünya kupası organizasyonu diyormuş Kuzey Kore’nin hafifçe çatlak lideri. Hatta İngiliz komedyen Simon Brodkin, Blatter’i basın toplantısında trolleyip bir deste parayı savurmuştu tepesinden aşağıya “bu Kuzey Kore’nin size ön ödemesi” diyerekten. (Katar neyse de Allah Kuzey Kore’de bir dünya kupasından hepimizi korusun. Amin.)
Biz ise halâ daha bu iş sanki çok adaletli dağıtılıyormuş gibi habire talip olup duruyoruz yok olimpiyat, yok dünya kupası, yok şu, yok bu diye. Bu işlerde “Hasan almaz, basan alır” demek ki.
Hepimize iyi seyirler, keyifli bir turnuva olsun ve ya Brezilya ya da Arjantin kazansın inşallah.