Geçen hafta oynanan Galatasaray-Beşiktaş maçında orta hakemin verdiği, vermediği kararlarla ilgili olarak iki güzide camiamız da tepkiliydi.

Galatasaray tarafı Icardi’ye yapılan ve NŞA penaltı olması gereken kararın “oyna-devam” şeklinde geçiştirilmesine içerlerken, Beşiktaş tarafı da hakemin vermediği sarı-kırmızı kartlar yüzünden belki 8-9 kişi kalacak rakibine haksız bir avantaj sağlandığı iddiasındaydı.

Aslında her iki camiada kendi açısından haklıydı. Verdiği-veremediği, çaldığı-çalamadığı düdüklerle hakem triosu ve VAR kadrosu maçı adilâne yönetememişti. Tüm bu yanlış kararlar Beşiktaş tarafından üst perdeden kamuoyu desteğini de arkasına alarak TFF/MHK nezdinde tartışılmış, Beşiktaş’ın haklılığı konusunda gereken aksiyon alınarak hakeme –şimdilik-  düdüğü astırılmış oldu bunca hengâmenin sonunda. (Gerçi daha yetkili kurum bu konuda resmi açıklama yapmadı ama mezkur hakemin uzuuunca bir süre üst seviye maçlarda görev alamayacağını sağır sultan bile duydu.)

Kulüp yöneticilerinin bıçak kemiğe dayandığında sarf ettikleri “düdüğünü astırmak” tehdidi genellikle ete kemiğe bürünemeden “boş bir tehdit” olarak kalmaktaydı uzun zamandır bizim güzel ülkemizde. Daha önce de özellikle İstanbul takımlarımızın bu türden yakınmaları genellikle ma’kes bulmamış ve gülünüp geçilmişti. Çünkü hem MHK hem de TFF bilir ki bir kere kulüplere “kelle vermeye” başlarlarsa bunun sonu gelmez. Onlar da “yanlışsa bizim yanlışımız size ne” kafasıyla hakemleri kötü de olsa, kaç tane maçı katletse de bu “istemezük”leri duymazdan, görmezden gelmeyi tercih ederlerdi.

Fakat bu sefer Beşiktaş Başkanı Hasan Arat doğru düğmelere doğru sırayla basarak gereken neticeyi elde etti.

Şimdi sırada beş-altı hakemi daha kapsayan bir paket olduğu sızdırılıyor futbol kamuoyunun gazını alıp sükûneti bir süreliğine sağlamak için. Eğer bu duyumlar doğru çıkarsa ilk kez TFF, MHK’ya müdahale ederek, başının üstünde sallanan Demokles’in kılıcının gölgesinden kurtulup çözmeyi vaad ederek başkan seçilmesine yol açan sorunların hal yoluna bakabilecek demektir.

Bu düdük asma/astırma olayı da bir nevi yeni TFF için turnusol kâğıdı oldu. Yeni yönetim ve başkan, hakemin ve dolayısıyla MHK’nın arkasında dursaydı köprüden önceki son çıkışı kaçırıp mecburi istikametle kendilerini bekleyen “game over” durağına varacaklardı. Oysa şimdi bu zorlu testte dik durarak hem özgüvenini yükseltti hem de çekilmekte olduğu tuzağı fark ederek yakın gelecekte başına neler gelebileceğini bir kez daha idrak etti.

Futbol Federasyonu ve bağlı kurullarının (Merkez Hakem Kurulu, Tahkim Kurulu vd.) TFF ile ilişkisi, seçim ve göreve gelme şekilleriyle ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi AİHM’nin Türkiye aleyhine verdiği bazı kararların gereğinin yerine getirilmesi ve uyumsuzlukların giderilmesi konusunda nedense kimse bir adım atmıyor ve bu yanlış uygulama devam edip gidiyor.

Hadi bu ve önceki TFF’ler buna cesaret edemiyor diyelim kanun gereği bağımsız da olsa federasyon üzerinde İdarenin doğal gözetim görevi olan Spor Bakanlığı acaba bunun için neden bir aksiyon almıyor? (Ya da aksiyon aldılar da bizim mi haberimiz olmadı?)

Bu hafta oynanacak Avrupa Kupaları maçlarında tüm takımlarımıza, haftaya oynanacak Uluslar Ligi maçlarında da Milli Takımımıza başarılar ve bol yağmurlu güzel bir Kasım ayı diliyoruz.