TFF Başkanı İbrahim Bey’in geçen hafta yaptığı basın toplantısında en büyük yankıyı devraldıklarında artı beş milyon gözüken bilançonun aslında eksi 272 milyon olduğu kısım yaptı.
Yani bilançonun makyajı aktıktan sonra aslında nasıl ucube bir yapı ile karşı karşıya kaldıklarını samimiyetle anlattığı kısımlar öne çıkan hususlardı.
Bu “akçalı” konular kadar ilgi çekmese de Türk futbolunun geleceği açısından yabancı oyuncu konusunda yapılacak değişiklikle ilgili bir çalışma yapıldığına dair verdiği ipuçları futbol kamuoyunda yeteri kadar tartışılmadı.
2025-2026 sezonundan itibaren uygulanması düşünülen yabancı kuralı ile ilgili hemen her federasyon zamanında çeşitli değişikliklere gidildi. Bunların içinde en derli toplusu ve uygulansa netice verecek olanı Fatih Terim’in Türkiye Futbol Direktörü unvanı ile 2015-2016 yıllarında yaptığı çalışma olmuştu. Fatih Hoca sağ olsun dört başı mâmur diyebileceğimiz bir kapsamda alt yapılardan yetişen oyuncuların kadrolara kazandırılması, yabancı sayısı arttıkça ödenecek fonun altyapıları teşvik için kullanılması, oyunculara deneyim kazandıracak kadro planlaması vb birçok konuda Türk futbolunun önünü açacak bir nizamname hazırlamış ve uygulamaya sokmuştu.
Sonra ne olduysa oldu, alıştıkları “kara düzen”in bozulacağını görerek bundan rahatsız olan Anadolu takımlarının yöneticileri soluğu Ankara’da aldılar ve verilen kararın sulandırılması için sağda solda kulis yapmaya başladılar ve sulandırdılar bu çağdaş sistemi. Fatih Hoca’nın aldığı kararlar uygulanabilseydi şimdiye biz çoktan çağ atlamış ve İngiltere, İspanya, Almanya, İtalya ve Fransa’dan sonra belki Avrupa’da bu potansiyelle en büyük altıncı lig olarak anılmaya başlamıştık.
İbrahim Bey’in bu konudaki açıklamaları temel olarak Fatih Hoca’nın prensiplerine çok benziyor. Ne de olsa aklın yolu bir. Amerika’yı yeniden keşfetmenin âlemi yok ama bizde maalesef her on, on beş senede bir Amerika’yı keşfetmek adetten sayılıyor. Kaybedilen on koca sene var 2015’le 2025 arasında. Kim bilir daha kaç tane Ardamız, Keremimiz, kalecimiz, golcümüz yetişmiş olacaktı bu seneye kadar. Ziyan olan yıllar bizim için çok büyük kayıp.
Şimdi en büyük korkumuz aynı; müteselsil mali sorumluluk, denk bütçe gibi kulüp başkanlarının işlerine gelmeyen kuralları uygulatmama konusunda gösterdikleri direnç ve siyaseti ikna çabalarının bu sefer de bu yabancı sayısı konusunda devreye girmesidir. Çünkü Ankara’da; futbol bürokrasisinde buna teşne çok sayıda atanmış ve yerel çıkarlarını ülkenin çıkarlarından önde tutan seçilmiş var maalesef.
Zurnanın zırt dediği iki husus öne çıkıyor. Gelecek yabancı oyuncuda yaş kriteri ve alt liglerde tamamen yabancısız bir kadro planlaması. Bunu bugünkü şartlarda bile uygulamak için çelik gibi bir siyasi idare/irade lazımken bir de 2028’e doğru gidilen sath-ı mâilde uygulamanın ne kadar zor olduğunu bilmek bizi korkutuyor.
Bu yeni planı eksiksiz uygulatabilirse İbrahim Hacıosmanoğlu yıllar sonra hayırla yâd edilecektir. Gelecek nesiller ona şükran duyacaklardır.
Çok zor ama imkansız değil. İnşallah o günleri görürüz ve bir on yıl daha kaybetmeyiz millet olarak.
Ha gayret başkan.