Geçen sene yeni tesis edilen geleneksel güreşlerle ilgili federasyonun da yüzde yüz her şeyiyle baştan sona ilgilendiği ilk Kırkpınar olması nedeniyle bir nevi onlar da kantara çıkacaklar bu hafta sonu.
Bu hafta sonu cuma günü yapılacak açılış törenini müteakiben iki gün geleneksel sporlarımızdan yağlı güreşin kalbi Edirne Sarayiçi Er Meydanı’nda yani Kırkpınar’da atacak.
Geçen sene yeni tesis edilen geleneksel güreşlerle ilgili federasyonun da yüzde yüz her şeyiyle baştan sona ilgilendiği ilk Kırkpınar olması nedeniyle bir nevi onlar da kantara çıkacaklar bu hafta sonu.
Geçen seneki 661. Kırkpınar biliyorsunuz tarihe biraz da nâhoş bir şekilde geçti. Bileğinin gücüyle çayırda çatır-çatır yendiği rakibine masa başında Altın Kemer’i kaybetti Cengizhan Şimşek. Neymiş efendim Covid-19 pandemisi zamanında kendisine gelip idrar vermesi için mail atmışlar da Cengizhan yayladayken mail eline geçmemiş de numune verememiş de falan filan, fili yuttu bir yılan, bu da mı yalan, bilmece bildirmece, dil üstünde kaydırmaca, dön baba dönelim, Hacılar’a gidelim….
Spor bürokrasisinin ve devletin ciddiyetine gölge düşüren, kara yağız bir Anadolu delikanlısının bir yıllık emeklerini heba eden, işini iyi yapmayan kimse bulunup cezalandırılmayan, alın teri ile kazanılan Altın Kemer’i masa başında hak edenden alıp yenilene veren bir Kırkpınar’dı 661. Kırkpınar.
Hadi allem ettiniz, kallem ettiniz Mustafa Taş’a Altın Kemer’i verdiniz, peki Cengizhan’ın final güreşine kadar karşısına çıkan diğer pehlivanların hakkı ne olacak. Bir önceki turda yendiği İsmail Balaban, ondan önceki turlarda yendiği pehlivanlara yazık değil mi madem doping numunesi vermediği için Altın Kemer’i kaybediyor, komple sıralamanın değişmesi gerekmez mi?
Spor bürokrasisinin dişlileri arasında ezilen ve hakkı ziyan edilen Cengizhan’dan şampiyonluk unvanı geri alınacaksa; en doğru olanı geçen seneki Altın Kemer’i kimseye vermemekti. Böylece mağdurlardan oluşan bir zincir de meydana gelmez, Cengizhan da düzgün işlemeyen sistemin kurbanı olarak tek başına göğüslerdi başına geleni. Şimdi Cengizhan, Mustafa’ya küs, Mustafa diğer pehlivanlara karşı mahcup, ata sporumuzun hiç hak etmediği bir gerilimle dolaşıyor pehlivanlar çayırda.
Umalım ve dileyelim ki bu yaşananlar federasyona da denetleyici konumdaki Bakanlık bürokrasisine de bir ders olur. Herkes işini iyi yaparsa işler tıkır-tıkır yürür, böyle abukluklar bir daha yaşanmaz inşallah.
Bu arada yeni federasyonun ihdas ettiği yağlı güreşle ve organizasyonlarla ilgili yeni uygulamalar hafta sonlarımıza ayrı bir heyecan getirdi. Fiyakalı bir sponsorla başlayan Yağlı Güreş Ligi çok ilgi çekiyor, puantaj, dereceleme gibi konular daha gelişecektir zamanla ama başlangıç oldukça iyi. Başpehlivanlık unvanı artık sadece Kırkpınar için kullanılacak. Bu da iyi bir karar. Bir de diğer turnuvalarda Altın Kemer verilmeyip sadece madalya verilse ve “Altın Kemer” kavramı biraz daha ağır, oturaklı, tumturaklı kalabilse iyi olurdu. Önümüzdeki senelerde o da olur inşallah.
Gene bu hafta sonumuz ata sporumuzla dopdolu geçeceği için heyecanlıyız. Bu sene eski sisteme göre düzenlenen son Kırkpınar olacak. Gene 50 civarında başpehlivan ünvanlı güreşçimiz çayıra çıkacak ama artık seneye bu sayı 32 ile sınırlı olacak ve bundan sonra da zembilini alan, kispetini kuşanan cumburlop dalamayacak Kırkpınar’a. Elit seviyede ve “creme de la creme” 32 güreşçi ile sınırlı olacak sayı.
Neyse güreşçilerimizin hepsine “Allah derman versin” diyerek çayıra uğurluyoruz. Yaşasın Kırkpınar, Yaşasın Türk Sporu.