Şu kesinlikle göz ardı edilmemeli ve unutulmamalıdır ki, Ekrem İmamoğlu çok büyük bir halkla ilişkiler ve propaganda projesinin sahne önündeki ismidir.
Biraz hâfızamızı tâzeleyip yakın siyâsî târihimizi hatırlayalım. 10 Ağustos 2014 günü yapılan seçimle Recep Tayyip Erdoğan, halk tarafından seçilen ilk cumhurbaşkanı olmuştur. O zamanki kanunlara göre “partisiz” olması gerektiği için AK Parti genel başkanlığından ayrılan Recep Tayyip Erdoğan, önce yerine başbakan olarak Ahmet Davutoğlu’nu getirmiş ve daha sonra da Ahmet Davutoğlu, AK Parti genel başkanı olmuştur. Bir yıl geçmeden alınan erken seçim karârıyla 7 Haziran 2015’te genel seçim yapılmış ve AK Parti, dört defa üst üste tek başına iktidar olma rekorunu kıramamıştır. Ahmet Davutoğlu’nun başlattığı hükûmet kurma çalışmalarında CHP ile koalisyon seçeneği öne çıkmış ama bu yanlışı Devlet Bahçeli, her türlü koalisyon formülüne kapıyı kapatarak önlemiştir. Seçimden birinci parti olarak çıkmasına rağmen “mağlup” ilân edilen AK Parti, “gâlibi meçhul” bu seçimin sonuçlarını “mesaj alınmıştır” şeklinde yorumlamıştır.
Ben de bu süreci, AK Parti için bir fırsat olarak görmüş ve Yeni Şafak gazetesinde “Normalleşmeye 10 Bin Bakımı” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. Gerçekten üç dönemdir AK Parti hükûmetlerinin gerçekleştirdiği normalleşme sürecinin gözden geçirilmesi gerekiyordu. 7 Haziran seçimlerinde sandıktan çıkan mesaj değerlendirilmeliydi. Ama 1 Kasım 2015’te yenilenen seçimlerde Davutoğlu’nun genel başkanlığındaki AK Parti sandıktan yüzde 49.5’lik bir oy oranı ile çıkınca, beş ay önce verilen mesajın değerlendirilmesi verimli olamadı.
İmamoğlu hedef saptırıyor
31 Mart 2019’ta yapılan ve 23 Haziran 2019’ta tekrarlana İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde Ekrem İmamoğlu, İstanbul’un ücra ilçesinden gelip Binali Yıldırım gibi güçlü bir adayı geçerek başkan seçildi. Ama esas dikkat edilmesi gereken “demokrat AK Parti seçmeni”nin, AK Parti’ye ders vermek için, HDP’nin de dâhil olduğu Millet İttifakı’nın desteklediği CHP adayına oy vermesiydi. Bu oyları verenler erken bir pişmanlık duyduğunu görmek için falcı ya da istihbâratçı olmaya gerek yok. Ama Barış Yarkadaş gibi “ortodoks CHPli” isimlerin bile eleştirdiği Ekrem İmamoğlu, birçoğumuzun dikkatinden kaçan bir işlevi yerine getirmektedir. Tabi bu gibi isimlerin, kısa bir süre sonra, “doğruya doğru, eğriye eğri” tavrı takınmış gibi yapıp kiritk bir konuda Ekrem İmamoğlu’nu desteklemeleri bizi şaşırtmayacaktır.
2019 yazında İstanbul’daki sel baskınına Bodrum tâtiline “lütfen” araverip günübirlik İstanbul’a gelen Ekrem İmamoğlu, benzersiz bir pişkinlikle “tâtil bana yakışıyor” diyerek sıyrıldı. Depremden sonra Elazığ’a yardımları kontrol etmeye geldiğini söyleyip bir gün sonra Erzurum-Palandöken’de poz veren İmamoğlu, bu sefer “ergenlik dönemindeki çocuklarının yanındaki baba” söylemini ortaya attı.
Şu kesinlikle göz ardı edilmemeli ve unutulmamalıdır ki, Ekrem İmamoğlu çok büyük bir halkla ilişkiler ve propaganda projesinin sahne önündeki ismidir. Attığı her adım, konuştuğu her kelime, paylaştığı her fotoğraf, şimdilerde sesi soluğu çıkmayan ama gerektiğinde omzuna vuranların tartıp biçerek yaptırdığı şeylerdir.
Ekrem İmamoğlu’nun işi pişkinliğe vurması çalışılmış bir durumdur. Bunu yapmasının arkasında ise AK Parti’nin 23 Haziran’da sandıktan çıkan mesajı sonrası yapması gereken şeyleri yaptırmamak ve “gerek yok” hissi uyandırmaktır.
Biraz daha açayım. Böyle bir büyükşehir başkanının 2023 yerel seçimlerinde yeniden seçilme ihtimâli yoktur. İstanbul’u çöp dağlarına mahkum eden Nurettin Sözen bile bu kadar umutsuz bir vaka olmamıştır. Ekrem İmamoğlu’nun pişkinliği üzerinden oynanan oyunu iyi görmemiz gerekmektedir. Oyunun amacı, başta İstanbul olmak üzere AK Parti teşkilatlarındaki silkelenmeyi engellemek ve AK Parti’nin yenilenmesinin önüne geçmektir. Böylece AK Parti önce 2023’teki cumhurbaşkanlığı seçimlerine, daha sonra da yerel seçimlere teşkilatlardaki yenilenme ve gençleşmeyi tamamlamadan girme rehâvetine düşürülmek istenmektedir. Bugün Ekrem İmamoğlu’nu eleştiren CHPliler de, o gün geldiğinde siyâset sahnesinden çekilme hazırlığı içindeki olacak olan Ekrem İmamoğlu’nun çoktan unutacak ve AK Parti’ye verdiği rehâvet sebebiyle müteşekkir olacaktır.
Plânlı eskime taktiği
Kullandığımız teknolojik cihazların eskisi gibi uzun ömürlü olması söz konusu değildir. Bir kaç ay sapma ile ne zaman eskiyip kullanılamaz hâle geleceği plânlanmakta ve alışverişte taksit sayıları bile bu plâna göre ayarlanmaktadır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısına çıkacak “lider adayı” olarak hazırlandığı iddia edilen Ekrem İmamoğlu’nun bekleneni verememesi, teknolojik ürünlerdeki “plânlı eskime” gibi bir şeydir. Belediye başkanlığında daha bir yılı dolduramadan bocalamaya başlayan, durumu pişkinliğe vurup idâre etmeye çalışan ve lider olamayacağını gösteren bir siyâsî figür ile karşı karşıyayız. Bu figür, Recep Tayyip Erdoğan için “kolay lokma” gibi gözükmektedir. Ekrem İmamoğlu, siyâsette ne zaman eskiyeceği plânlanmış bir isimdir. CHP’den gelen eleştirilere bakıp “İmamoğlu’nun üstü çizildi” zannedilmesin. Çizilen bir şey varsa, o da hesâbı çok iyi yapılan, dikkatle kesilip çizilen ve Ekrem İmamoğlu’na verilen bir roldür.
Kutadgu Bilig’te der ki…
Dört şeyin küçüğü olmaz: 1- Bilgi 2- Düşman 3- Ateş 4- Hastalık. Biz buradaki düşmanı, rakip olarak anlayalım. Tıpkı futboldaki gibi siyâsette de rakibin küçüğü olmaz. Ekrem İmamoğlu, önce “rakip adayı” olarak şişirilmiş ama şimdi kendini küçük ve önemsiz rakip olarak göstermektedir. Ama ormanları kül eden yangınların küçük bir kıvılcımla başlaması gibi, Ekrem İmamoğlu “kolay lokma” rolüyle AK Parti’yi rehâvete sürüklemektedir.
İki bin yıllık devlet aklını en üst seviyede devreye sokan makamların bunu görmediğini düşünmüyorum. Ama özellikle AK Parti seçmeninin de bunun bilincinde olması gerekmektedir. CHP’liler siyâsî kültürlerinde olmaması rağmen, kendi içlerinden birini ve hele hele “geleceğin cumhurbaşkanı” olarak lanse ettikleri birini eleştiriyorsa, burada mayalanması için zamâna bırakılan bir tuzak vardır.