Kültür medeniyetlerinin beşiğinde, Datça'da, tek nefli bazilikal yapıdaki tarihi kiliseye adımını attığında, henüz sabahtı.
Misafirlerini ağırlamaya hazırlanan tatlı telaşın arasından süzülerek, halkın ibadet ettiği orta nefe doğru ilerledi. Her bir ses binanın muhteşem akustiği ile kulaklarına yansıyordu. Sahne, kilisenin doğu kısmında ayinlerin yapıldığı kutsal alanda yer alıyordu. Yedi cehpeli bir apsisten oluşan yarım daire şeklindeki alan, Türk Müziği ve Batı Müziği buluşmasını kucaklamaya yetiyor görünüyordu.
- Türk Müziği ve Batı Müziği
Özenle dizilmiş ahşap sandalyelerden birine ilişti. Birbirine benzer gülümsemeler ile etrafına bakan kızları gördü. Birazdan sahnede yer alacak, dünyaca ünlü bu kızlar, babaları ve ağabeyleriyle ilk defa aynı sahneyi paylaşmanın heyecanındaydılar.
- Baba ve Çocuklar
Başını tavana doğru kaldırdı. Beşik tonoz sistemi ile örtülmüş bu mekanda geçmişte, yükselen sesleri hayal etti. İnsan olmaya dair yakarışlara, dileyişlere, şükürlere tanıklık eden Taksiarhon Kilisesi’nde ruha yolculuğu duyumsadı. “Ahirette onbeş akçe yerine elli akçenin hesabını vermek ağır olur” diyerek kendisine yapılan teklifi kabul etmeyen Hızırşah’ın gönlü ile tüm gönülleri yüreğinde buluşturdu.
- Hızırşah ve Taksiarhon Kilisesi
Konukların gelmeye başladıkları andan itibaren sahne telaşını görmek istemeyen gözlerini, konuk sanatçılara çevirdi. İkiz kardeşler Ferhan ve Ferzan Önder, ağabeyleri Dr. Ömer Önder ve Ahmet Kadri Rizeli derin bir musıki sohbeti içindeydi. Önce sahnenin kutsallığına saygı ile başlayan, ardından sanatçılara ve daha sonra da dinleyenlere ulaşan saygı yüceliğine tanık olduğu konserleri anımsadı. ‘Hanende’ ve ‘Sazendeleri’ seyircilerin arasından ciddi duruş içinde, gülümseyişlerle ‘Hoş geldiniz’ diyerek sahnede yer almalarını bekledi. Başını kilisenin arka kapısına çevirdi. Kuvvetli bir ışık seli içeriye süzülüyordu. Gözleri kamaştı. Başını sahneye çevirdiğinde Refik Fersan’ın yeğeni Sezer Üneri açılış konuşmasını samimi bir anlatımla yapmaya başlamıştı. Hayalindeki detayları açık kapıdan salıverdi. Arkasına yaslandı. Işığın, müzikle tüm gönüllere yayıldığını hissetti.
Datça Klasik Türk Musıkisi Topluluğu, Nihavent Fasıl ve Solo Şarkılar eşliğinde konserin birinci bölümünde yer aldı. Konserin merkezinde yer alan baba Güngör Önder, kendi bestesini okurken oğlu Dr. Ömer Önder piyano ile eşlik etti. İkinci bölümde, ikiz kızlar Ferzan ve Ferhan, bedenlerinin birbirine dolaştığı, dört el piyano icrası ile muhteşemdi. Brahms-Macar Dansları, Franz Liszt-Hungarian Rapsody, Fazıl Say-İstanbul’da Bir Kış Sabahı, Lieber Tango Dört El Piyano Uyarlaması ve “Bis” Fazıl Say-Kumru ile minor başlayan konser minor olarak bitti.
Ömrünü okumakla geçirmiş mütevazi Hızırşah topraklarında, ömrünü öğrenmekle geçirmiş mütevazi müzisyenler, ömrünü evlatlarına adamış mütevazi bir baba himayesinde, ünü dünyaya ulaşmış mütevazi çocuklar, mütevazi Taksiarhon Kilisesi’nde buluştu.
Dünyadan yüz çevirmiş gönüllerin buluşabildiği müzik, hizmetine devam edecek!