Son günlerde Almanya'nın en iyi futbolcularından biri olan Mesut Özil üzerine çok konuşuldu.
Tüm dünya kamuoyu Mesut Özil ile ilgili gelişmeleri takip etmekte. Anne ve babası, yani kökeni Türk olan Mesut Özil bugüne kadar Almanya için çok gol attı. Golleriyle ve paslarıyla Almanya’nın futbolda bir çok kez başarılı olmasını sağladı. Onun hakkında çok konuşan bazı eski futbolcular ile kıyaslandığında onlardan hiç biri futbol yaşamlarında Mesut kadar başarılı olamadılar. Ve onlardan hiç biri Alman futboluna Mesut kadar katkıda bulunmadılar. Mesut Özil aynı zamanda Almanya’nın yurt dışındaki önemli “tanıtım” isimlerinden biriydi. İster İspanya’da olsun, isterse İngiltere’de Mesut söz konusu olduğunda dünya basını “Alman futbolcu Mesut’tan” övgüyle bahsetti.
Ancak son günlerde olanlar tüm dünya kamuoyunu “şoke etti”!
Hele ünlü bir Alman futbol takımının menajerliğini yapan eski bir ünlü Alman futbolcunun Mesut’u “kasıtlı olarak Almanya için iyi oynanamamakla” suçlarken kullandığı “iğrenç” dil tam bir rezillikti. Almanya’da vergi kaçakçılığından hapis yatmış olan, yani ülkesini dolandırmış bir şahsın Mesut Özil’e yönelik çirkin sözleri aslında “yabancı ve Türk düşmanı kafa yapısını da” sergilemekteydi.
Almanya’nın en çok okunan ama “Türkiye ve Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığını” iyi bildiğimiz bir gazetesinin yazı işleri şefi ise Mesut Özil’i “kendisini kurban gibi göstermekle” suçlarken aslında “Türkiye ve Türklerle olan sorunlu zihniyetini” bir kez daha sergilemekteydi.
Bu yukarıda yazdıklarım “buz dağının” sadece görüne ucu. Mesut Özil Türkiye Devlet Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a imzalı formasını hediye ederken bir fotoğraf çektirdiği için Almanya’da bazı kendini bilmezler tarafından neredeyse “vatan haini” ilan edildi. Üstelik bu olayın ardından Almanya Dünya Kupası’nda başarısız olup grup maçlarını geçemeyince de en başta “Türkiye ve Türklerle sorunlu” Alman medyasını bildik kesimleri olmak üzere belli çevreler bunun faturasını da Mesut’a çıkarmaya kalkacak kadar alçaldılar.
Sonunda Mesut Özil tüm bu haksızlıklara ve yabancı düşmanı saldırılara tepki verince ve de eğilmeyip, dik durarak “ben artık yokum” diyerek Alman Milli Takımı’nda oynamayacağını açıklayınca “kıyamet koptu”!
Mesut Özil’in dediği gibi “Almanya için başarılı olduğunda Alman, başarısız olduğunda da Türk” olarak onu tanımlayanlar aslında kendi “yabancılarla sorunlu zihniyetlerini” sergilemekteler.
Bu beni hiç şaşırtmıyor. Geçmişte Almanya için Avrupa Parlamentosu’nda milletvekilliği, Hessen Eyaleti’nde bürokratlık ve yerel düzeyde yıllarca Gross Gerau İl Genel Meclisi’nde yerel politikacılık yapmış biri olarak Mesut Özil’in yaşadıklarına hiç şaşırmadım. Hatta yıllar önce bunun kitabını yazmıştım. “Man wird nie Deutscher/Hiç bir zaman Alman olmayacaksınız” isimli kitabımda bir Türk ya da yabancı olarak bir çok Almanya için sizi eleştiren bir çok Almandan daha da yararlı işler yapsanız da vatandaşlığınız “her zaman ikinci sınıf bir vatandaşlıktır”.
Mesut, Berlin’de geçmişte oynanan bir Almanya-Türkiye futbol maçında Türkiye’ye gol attığında “iyi bir Türk” olarak alkışlandı. Devlet Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile fotoğraf çektirdiğinde ise “kötü bir Türk” olarak aforoz edilmeye kalkışıldı. İşte Almanya’da durum maalesef bu günümüzde.
Fikir özgürlüğü nedeniyle dünyanın bir çok ülkesini eleştiren Almanya’da biz Türkler fikir ve seçme özgürlüğümüz nedeniyle “kötü Türkler” olabiliyoruz. Suçumuz AK Parti’yi desteklemek. Hele bir de Recep Tayyip Erdoğan’dan övgüyle bahsediyorsak “bizden kötüsü yok”! Bu nasıl bir demokrasi anlayışı?
Federal Meclis’te terör örgütü PKK’yı destekleyerek kariyer yapmak mümkün. Buna karşın NATO müttefiki Türkiye’nin devlet başkanını desteklediğiniz için bir siyasi partiden atılmak ya da kariyerinize son vermek zorunda kalmak da diğer alternatif.
Türkiye’ye ve devlet başkanına “hakaret edersek” o zaman biz “iyi Türkleriz”! Bunu yapmayıp bir de tüm baskılara rağmen Türkiye’nin demokratik seçimle seçilmiş Devlet Başkanı’nı desteklersek “kötü Türkleriz”!
Bu gidişat hiç iyi değil. Almanya’da bu “çifte standarda” karşı olan demokratlar artık bu gidişe karşı tavır almalılar. Mesut Özil olayı son örnek.
Almanya’yı ülke benimsemiş ve seven hatta yaşadığı topluma katkı sunan insanlar ailelerinin kökenleri nedeniyle Almanya’nın yanı sıra Türkiye’yi e sevme hakkına sahipler. Bunu onlara “yasaklamak” adil bir tavır değil.
Unutulmamalı! Almanya ve Türkiye milli maçında Türkiye’yi destekleyenlere kızmak yerine Almanya, Türkiye ile oynamadığında her zaman Almanya’yı destekleyenleri anlamak daha doğru olur!
“İyi” dediğiniz Almanyalı Türkler ile kıyaslandığında “kötü” dediğiniz Almanyalı Türkler, Almanya ve Türkiye arasındaki en başta ekonomik ilişkiler olmak üzere bir çok alanda ikili ilişkilerin gelişmesinde çok önemli rol oynamaktalar!