Fransa'nın Cannes şehrinde düzenlenecek 77. Cannes Film Festivali için geri sayım başladı. Hafta içi yapılan basın toplantısıyla festivalin resmi seçkisi açıklandı. Ve sinema dünyasının yıldızları bu büyük etkinlik için hazırlıklarını tamamladı.
Bu yıl Cannes Film Festivali’nde, Barbie filmiyle gündeme gelen yönetmen-oyuncu Greta Gerwig'in jüri başkanlığını üstleneceğini öğrendim. Ne yalan söyleyeyim, tüylerim diken diken oldu. Ana yarışmada Altın Palmiye için yarışacak olan yönetmenler arasında Yorgos Lanthimos, David Cronenberg ve muhteşeeemmm Francis Ford Coppola gibi isimler dikkatimi çekti. Tabii ki gözüm kapalı “Coppola” diyorum!
Lanthimos'un "Kinds of Kindness", Cronenberg'in
"The Shrouds" ve Coppola'nın çekerken beklenmedik bir dolu sorun
yaşadığı, merakla beklenen bilim-kurgu "Megalopolis" adlı filmi kıran
kırana yarışacak gibi görünüyor. Ancak bu ünlü yönetmenlerin yanı sıra, Magnus
Von Horn, Paolo Sorrentino, Paul Schrader gibi birçok yetenekli yönetmenin de
festivaldeki yapımları merakla bekleniyor.
Listede yer alan diğer filmler arasında "The Girl With
The Needle", "Parthenope", "Oh Canada", "Wild
Diamond" gibi pek çok ilginç başlık bulunuyor. Toplamda 20 filmlik bir
seçkiyle, 77. Cannes Film Festivali 14-25 Mayıs tarihleri arasında, sinemaseverlere
unutulmaz bir deneyim sunmaya hazırlanıyor.
Hocam…
Yıllardır, büyük emeklerle edinilmiş kusursuz bir imaj “Nasıl
bir anda, yerle bir edilir?” diye soracak olursanız, Yılmaz Erdoğan’a bakın… “Özel
hayat, zevk, renk meselesi kimseyi ilgilendirmez!” diyeceğim amaaa maalesef
diyemiyorum!
İşin Aslı astarı; kimse Yılmaz Erdoğan’dan
kusursuz zevkler, hatasız, günahsız bir manastır hayatı beklemiyordu. Fakat
bunu da hiç beklemiyordu! Yıllardır onu koyduğumuz bir yer var. Üstelik o yere
bir anda, durup dururken gelmedi. İlmik ilmik dokuyarak, bile isteye ve bence
çok yorulup çok da ödün vererek geldi. Benim nazarımda Yılmaz Erdoğan ununu
eleyip, eleğini çoktan duvara asmıştı. Kimselere yaranmayan, minnetsiz, müdanasız
yaşantısına çoktan geçiş yapmış, yaban evrimini tamamlamıştı. “Hoca” diyerek,
ardından takip edilecekler listesine girmişti. Şimdi
ucuz bir hikayede, birkaç gün konuk oyuncu oldun diye, seni harcamak da bize hiç
yakışmayacak be hocam.
Kısıtlanıyor!
“Atatürk” filmi skandalıyla Disney Plus, ülkemizde çok
sayıda abonesini kaybetmişti. Şimdi hala abone olanları ilgilendirecek bir
haberim var. Disney
Plus, hesap paylaşımını kısıtlayacağını, Mart ayında abonelerine duyurmuştu.
Nisan ayında uygulamaya konulacak bu karar, Nisan ayında olmamıza rağmen hala
uygulanmadı. Eli kulağında bu kararı bekleyenler, boşuna sevinmeyin karar iptal
edilmemiş! Sadece ötelenmiş. Haziran ayında uygulamaya konacakmış. Şirket,
abonelerine hane dışı şifre paylaşımı için sınırlama getireceğini, e-posta aracılığıyla tekrar bildirecekmiş.
Özellikle Haziran ayında belirli ülkelerde başlayacak olan
bu kısıtlamanın, Eylül ayından itibaren tüm ülkelere yayılması planlanıyor. Yeni
düzenleme ile artık Disney Plus içeriklerine erişmek isteyen kullanıcıların
kendi profillerini açmaları ve ödeme yapmaları gerekecek.
Bu değişiklik, Disney Plus'un abonelik modelinde önemli bir
dönüşümü temsil ediyor ve gelecekte diğer dijital platformlar için de benzer
uygulamaların gündeme gelebileceğine işaret ediyor. Abonelerin değişikliklere
hazırlıklı olmalı ve hesaplarını güncellemeyi de unutmamalı.