Kanallarda gündüz kuşağında yıllardır izlenilen belli başlı programlar var.
Kanallarda gündüz kuşağında yıllardır izlenilen belli başlı programlar var. Bunlardan biri de Kanal D’de yayınlanan Gelinim Mutfakta. Geçen yıl Seda Sayan’ın sunduğu programı, bu yıl Demet Akalın sunmaya başladı. Demet’in reytingleri de iyi gidiyordu. Ama bana gelen dedikodulara göre; uzun süredir Gelinim Mutfakta da durumlar öyle göründüğü gibi güllük gülistanlık değilmiş. Kuliste sorun üstüne sorun yaşanıyormuş. Hatta geçtiğimiz haftalarda Demet Akalın programdan ayrılma kararı almış. Yaşanan sorunlarla ilgili yapımcı ile uzlaştıktan sonra, Demet çekimlere devam etmiş. Fakat geçen hafta ipler tekrar gerilmiş. Ve bu kez kopmuş. Programın yapımcısı sık tekrarlanan sorunlar ve sürekli gitme kararı alan Demet Akalın’la bu kez yollarını ayırmış. Kapalı kapılar ardında Demet’in bilinçli sorun çıkardığı konuşuluyor. Pandemi döneminde mekanların kapanması ile televizyon programlarını tercih ettiği, şimdi de sahneyi tercih ettiği için programı bırakmak istediği konuşulanlar arasında.
Yılların Malisi…
15 yaşından 75 yaşına kadar bütün kadınlar bilir, Mehmet Ali Erbil çapkındır. Yıllar geçti, yaş aldı ama huylu huyundan vazgeçmedi. Hoş; zaten Mehmet Ali de bunu hiç inkar etmedi. Bir kere çıkıp ‘’Ben duruldum, köşeme çekildim.’’ demedi. Hatta yakın zamanda, Instagram’dan kızlarla tanışıp, yazıştığını kendi itiraf etti. Şimdi kadının biri çıkmış Mali ‘’Benle uyumak istedi! Beni taciz etti!’’ diyor. Nişanlı olmasına rağmen, günlerce mesajlaştıktan sonra diyor. Hediyelerini kabul ettikten sonra diyor. Kameraların karşısına geçip ve şarkısının tanıtımını yaptıktan sonra diyor. Şimdi siz; “Bütün bu olanlara rağmen, Mehmet Ali Erbil’in yaptığı doğru mu?” diyeceksiniz. Tabi ki değil! Fakat Mehmet Ali’nin yedi düvele mal olmuş “çapkın” etiketine rağmen onunla gece gündüz konuşmak, ne kadar doğru? Uzunca bi süre adamın yaptıklarını, söylediklerini anlamazdan gelip salağa yatmak, ne kadar doğru? İşi için adamı, ismini kullandıktan sonra, işler sarpa sarınca Mehmet Ali Erbil’e “tacizci” demek, ne kadar doğru? Ve esas mesele tacizse, davaya açmasına rağmen hala demeçler vermesi ne kadar doğru? Bi kadın olarak şunu bilir, şunu konuşurum. Eğer ki karşımızda hasta ve sapkın bir adam yoksa! “Erkek yürür, kadın onu istediği yerde durdurur.” Gerisi lafı güzaf.
Sandıklarınız
Sevgi; at binme ya da Fransızca öğrenmek gibi, eğer ki çocukken öğrenilmezse sonradan öğrenilmesi zordur. Sevmeyi bilmeyen anne babalar, sevmeyi bilmeyen çocuklarını sokaklara salıyorlar. Büyüdü adam oldu, okul bitirdi, iş güç sahibi oldu diye “oldu” sandıkları çocuklarını. Kalbini eğitmeden, ruhunu doyurmadan “oldu” sandıkları çocuklarını. İşte o çocuklar sokaklarda düşe kalka, yara bere içinde öğreniyorlar sevmeyi, sevilmeyi. Filmlerden replik çalarak sevgisini anlatmaya çalışıyorlar. Ağabeylerinin, ablalarının yaptıklarını taklit ediyorlar. Sevgisine saygı katmadan hunharca sevmeye çalışıyorlar. Olmayınca kırıp döküp yaralıyor, yaralanıyorlar. Travmalar yaratıyorlar. Beceriksizce adına “sevgi” dedikleri şeyi deneyimlerken, ortalığı kan revan içinde bırakıyorlar. Ve maalesef sandığınızdan çok çocuk, sevmeyi öğrenmeden bu dünyadan göçüp gidiyor.