"Geleceğin protein kaynakları nasıl değişebilir?"
Bugün, son dönemde çok fazla ilgimi çeken bir konuyu paylaşmak istiyorum sizinle..
Çünkü gelecekte karşılaşacağımız en önemli sorunlardan birisi gıda kaynakları
Bilim insanlarının uzun süredir üzerinde çalıştığı soru şu:
“Geleceğin protein kaynakları nasıl değişebilir?”
Ekosistemin dönüşümü, nüfus artışı ve dengesizliği, iklim değişiklikleri, biyolojik çeşitliliğin azalması, bugünden bakıldığında felaket sinyallerini her gün yaşıyoruz.
Çağın olması gereken en önemli gündemi gıda, tarım, kültür, sanat gibi farklı alanlarda sürdürülebilir çözümler…
Avrupa Birliği çevre ve besinlerin sürdürülebilirliği için yoğun bir çalışma başlatmış.
Kaynakları nasıl daha verimli kullanabiliriz?
Sera gazı oluşumunu nasıl azaltabiliriz?
Hayvansal yiyeceklerin tüketiminin azaltılması ve tarımsal uygulamaların arttırılması hedefleniyor…
Amaç,
Et, balık, süt, yumurta gibi temel hayvansal protein kaynaklarının, daha sürdürülebilir olan besinlerle yer değiştirmesi…
Bunu için de bilim insanları böcek ve yosunların tüketimini öneriyor…
Yeni protein kaynakları olarak böcekler ve yosunları işaret eden bilim insanları Uzakdoğu ülkelerini de örnek gösteriyor.
Keza
Hayvan yetiştiriciliği ile elde edilen protein miktarına ulaşmak için yenilebilir böcek yetiştiriciliği için araştırma ve geliştirme çalışmaları ve bu konulara yatırım yapan gıda firmaları bile var…
Bu öneriyle de doğaya salınan toplam sera gazı ve doğal kaynak kullanımının daha düşük olacağına inanılıyor…
Bilim insanları yenilebilir 1400 böcek türü olduğunu açıkladılar.
Ve yenilebilir böceklerin kaliteli protein ile posa içeriğinin de yüksek olduğunu belirtiyorlar…
İşte bu nedenle de yenilebilir böceklerin yetiştirilme ve beslenme koşullarının uygunluğu üzerinde çalışmalar tam gaz devam ediyormuş.
Tabaklarımıza serpiştireceğimiz böcek proteini tozları, şaseler, haplar…
Esas sorun ise böcek yeme konusunda dünya kamuoyunun nasıl ikna ve teşvik edileceği…
Elbette gelecekte karşımıza çıkabilecek yiyecek sorunu ile yüzleşmeli, farklı yöntemleri alternatif besinleri yavaş yavaş ortaya çıkarmalıyız
Ancak,
Bilim insanları “Böcek yeme” değişikliğini bize nasıl anlatacak, nasıl kabul ettirecek işte zor soru bu.
Kültürler yok olmaz sadece değişir ve dönüşürler, Eklenerek gelene an be an değişene zaman diyoruz…
***
Kaybolan hayatımız…
Dünya yangınlarla boğuşuyor.
Biz de bu yıl tarihimizin en büyük orman yangınını yaşadık.
Oksijen depolarımıza gelen en büyük darbeydi bu.
Kısa zamanda söndürebildik ama ne kadar yandık ortada.
İtalya, Yunanistan, Balkanlar, Rusya…
Hala yangınların devam ettiği ülkeler. Ne acı ki insanların hayatını kaybetmesi kadar ormanın gerçek sahipleri olan binlerce canlı türünün de yok olduğuna şahit oluyoruz.
İstatistikler ise korkunç.
Bakın henüz geçen yıla kadar, Dünya 1990'dan bu yana 178 milyon hektar orman kaybetmiş.
Düşünün ki sadece,
2019’da başlayıp tam 240 gün süren Avustralya’daki orman yangınlarında 3 milyar koala kanguru ve Avustralya'ya özgü hayvan hayatını kaybetti…
143 milyonu memeli, 2,46 milyar sürüngen, 180 milyon kuş, 51 milyon kurbağa alevlerden etkilendi.
Doğal Hayatı Koruma Vakfı'nın verdiği bu rakamlar felaketin boyutunu ortaya koymuştu.
Bugünlerde yaşadığımız yangın felaketleri ile bu sayı kaça katlandı, bir düşünün.
***
Biliyor muyuz?
Ormanlar tam 60 bin farklı ağaç türünü barındırıyor.
Farklı canlı türlerin yüzde 80'ini,
Tüm kuş türlerinin yüzde 75'ini ve tüm memelilerin de yüzde 68'i de bu ormanlarda yaşıyor.
***
Bir söz
“Yaşamdan yakınmamızın nedeni karşılaştığımız zorlukların büyüklüğü değil, gücümüzün azlığıdır…” Pierre Corneille