18 yaşında bir genç, istediği silah dükkanına gidiyor, istediği silahı alıyor, istediği yeri basıp katliam yapabiliyor…

18 yaşında bir genç, istediği silah dükkanına gidiyor, istediği silahı alıyor, istediği yeri basıp katliam yapabiliyor…

ABD’de yaşanan bu korkunç olay hepimizi- tam tabiri ile- yine yerinden oynattı.

Ülkede yıllardır silahlanma adına bir yarış var.

ABD’lilerin çoğu silah sahibi olmanın bir kültür olduğunu düşünüyor.

Ki son ilkokul katliamından sonra silah satışına yasak gelebilir endişesi ile pek çok bölgede silah dükkanları önünde kuyruklar oluşmuş.

Fotoğrafları internetten görebilirsiniz.

İnanılması güç.

Silah bayilerine akın eden ABD’liler sayesinde de silah şirketlerinin hisseleri uçmuş.

Yapılan son kamuoyu yoklamalarında ise silahlanmanın yasaklanması istenmiyor…

İlginç verileri ABD basınından okudum.

Örneğin,

ABD’liler, dünyadaki mevcut 857 milyon sivil silahın 393 milyonuna sahip…

Yani dünyadaki sivil silah stokunun yaklaşık yüzde 46’sı.

Ülkede pandeminin başlangıcından bu yana iki milyondan fazla tabanca ve tüfek satılmış.

Neredeyse her beş haneden biri Mart 2020’den bu yana silah satın almış.

ABD, her 100 kişiye 120,5 oranında silah düşmesiyle dünyada ilk sırada.

Düşünün.

O ülkede neler olmaz…

***

İç savaşı en derinden yaşayan bir ülke ABD.

1860 yılında Abraham Lincoln'un başkan seçilmesi Güney eyaletlerindeki endişeyi artırmıştı.

Nedeni ise Lincoln’ün köleliği kaldıracağını deklare etmesiydi.

11 Güneyli eyalet bağımsızlıklarını ilan edince de Amerikan iç savaşı başlamış oldu.

Sonuçta, yaklaşık 600 bin kişinin öldüğü bir iç savaş yaşanmış, tamiri mümkün olmayan bir trajedi, Amerika kıtasında derin izler bırakmıştı…

Bugün rakamlar, ülkede 1968-2017 yılları arasında 1,5 milyon kişinin ölüm nedeninin silahlı saldırı olduğunu ortaya koyuyor.

Ve uzman yorumlarına göre bu rakam,

“… 1775'te başlayan Amerikan Bağımsızlık Savaşı'ndan bu yana yapılan her çatışmada ölen toplam ABD'li asker sayısından daha fazla…”

Medyadaki popüler kültür ürünleri, maalesef silahlanmayı hızlandırıyor. Bu durum hem ülkemiz hem de dünya ülkeleri için büyük tehdit.

Örneğin bir mafya babasının özendiriciliği,

Yeraltı örgütlerini legalize eden diziler,

Bir aktör ya da aktristi kendisine rol model alan gencin yönelimi,

bireysel silahlanmayı tetikliyor.

Medyanın artan etkisiyle yeniden üretilen şiddet gün geçtikçe toplum sağlığı sorunu haline geliyor…

***

Bir araştırmayı da paylaşmak isterim,

Uluslararası Af Örgütü’nün son verileri.

Ateşli silahlarla işlenen cinayetlerin en fazla hangi ülkelerde olduğunu ortaya koyuyor.

%91,1 El Salvador

%72 ile Brezilya

%58,9 ile Honduras

“…Küresel olarak, Latin Amerika ve Karayipler'deki ülkeler, El Salvador, Venezuela, Guatemala, Kolombiya ve Honduras ile birlikte en yüksek ateşli silah cinayet oranlarından muzdarip…”

Avrupa ülkelerinde ise en fazla silah barındıran ülkeler arasında İsviçre ve Finlandiya yer alıyor.

İki farklı dünya…

Soru: İnsanlar uzaya gittiklerinde ne yiyecekler?

Yanıt: Uzayda yapay et üretilebilir

İnsanoğlu bir yandan kendini yok ediyor,

Diğer yandan ise yeni yaşam alanları oluşturmak için dünyayı terk etmeye hazırlanıyor.

Milyarderler uzayda koloni kurmak istiyor. Bilim dünyası Mars’a ayak basmaya çalışıyor.

İşte o noktada sorulan soru “peki ne yiyeceğiz?” sorusu

İlk defa et üretimi için havyan hücreleriyle deney yapıldığını okuduğumda, önümüzdeki 50 yıl ya da daha yakın bir zamanda uzayda yaşam alanları oluşturulabileceğini kurguladım…

Bakın habere göre,

Uzmanlar, hayvanlardan alınan hücrelere, büyümeleri için gerekli olan aminoasitler ve karbonhidratlar veriyor, çoğalan hücreleri de kas haline getirmeyi planlıyor…

Bilim insanları arasındaki tartışma uzayda yapay et üretiminin mümkün olup olmadığı noktasında devam ederken, görevli astronotların test kitleriyle dünyaya dönüşü merakla takip ediliyor.

Yazıyı 4 yıl önce hayatını kaybeden dünyaca ünlü fizikçi Stephen Hawking’in

“Hayat varsa, umut da vardır” sözüne atıfta bulunarak bitirmek isterim.

İyi pazarlar…