Bir kez daha izlersin, bir kez daha okursun ya da bir kez daha dinlersin.

Düşün dünyamıza, duygu dünyamıza, katkı yapan,

aklımıza, kulağımıza, gözümüze hitap eden işler vardır… Projeler.

Bir kez daha izlersin, bir kez daha okursun ya da bir kez daha dinlersin.

İşte onlardan biri ''Bir Ses İki Hareket'' Projesi…

Konservatuvar mezunu öğretmenler bir araya gelip önemli bir işe imza attılar.

Halk oyunları bölüm mezunu müzik öğretmenlerinin oluşturduğu “Öğretmenin Doğuşu” halk oyunları topluluğu ilginç ve güzel gösterileriyle son günlerde gündemde.

Halay, horon, zeybek, balkan dansları…

İnanılmaz bir sahne performansı ile izleyeni tam anlamıyla esir alıyor, “Öğretmenin Doğuşu”

Gösteri, bir öğretmenin doğumundan mesleğe uzanan yolculuğunu danslarla konu ediniyor.

“Öğretmenin Doğuşu” bir bebeğin anne karnındaki hareketleriyle başlıyor, ileride öğretmen olarak hayatına devam edecek bir insanın büyüme süreci ve öğretmen olmadan önceki üniversite yıllarının tasviriyle devam ediyor…

Bu özel projeyi hazırlayanlar ise 50 kişilik ortaokul ve lise kademesinde görev yapan bir öğretmen ekibi.

Proje, müzik, halk oyunları ve spor alanında kapsamlı çalışmalar içeriyor.

Mimarları ise “Bir Ses İki Hareket” projesini şöyle özetliyor:

“…Çocukların ve gençlerin müziğin ritmini yakalayarak sanatsal gelişimi, kültürel/geleneksel değerlerimizin halk oyunları aracılığıyla aktarımı ve spor kültürünün yaygınlaşması sağlanarak aktif ve sağlıklı yaşam alışkanlığı kazanımı…”

50 öğretmen bir anda çığ gibi büyüttü projeyi.

Projenin mimarları “Bir Ses İki Hareket” ile birlikte okullarda müzikal çalışmalara, sportif faaliyetlere ve halk oyunlarına ilginin bir hayli arttığını söylüyor.

2018-2019 Eğitim Öğretim yılında başlayan “Bir Ses İki Hareket” okul öncesinden liseye kadar her kademede 23 bin öğrenciyi bünyesinde tutuyor…

14 bin kız, 9 bin erkek öğrenci halk oyunları çalışmalarına başlamış bulunuyor.

Ayrıca proje kapsamında İstanbul'un 39 ilçesinden 865 öğretmenin katıldığı 'ilçe öğretmenler halk oyunları ekipleri' de kurulmuş.

Anlayacağınız epey bir emek var bu projede.
Meslektaşlarımı bu özel projeyi bizlere kazandırdıkları için tebrik ediyorum.
Yolları açık olsun…

Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’nde bir müzik yolculuğu…
Öyle zengin bir müzik geçmişimiz var ki…
Bakın örneğin musiki üstatlarına.
Onlar, Türkiye’nin müzik kültürünün can damarları
Farabi, Urmiyeli Safiyüddn, Abdülkadir Meragi, Dimitrius Cantemir, Nasır Abdülbaki Dede,
Muallim İsmail Hakkı Bey, Neyzen Emin Yazıcı, Tanburi Cemil Bey, Bestekar Refik Fersan…
***
Bu can damarı isimler, ilk kez bir sergide buluşturuldular.
Musiki üstatları Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’nde deyim yerindeyse dile geldi.
“Saz ve Söz Türk Müziği Tarihi Sergisi”nde üstatların eserleri ve anıları sergileniyor.
Birbirinden kıymetli el yazması musiki kitapları,
Eski yüzyıllarda yaşamış üstatların icat ettikleri nüzhe, mugni ve saz-ı murassa gibi artık kullanılmayan bazı enstrümanlar ilk kez karşımıza getiriliyor.
Üstatların eserlerindeki kendi el yazıları ile orijinal notalarını da görebiliyoruz…
***
“Saz ve Söz Türk Müziği Tarihi Sergisi ayrıca beş farklı kategoride 30'dan fazla sanatçıya ait eser bulunduruyor.
Sadece musiki üstatları değil, Türk Halk Müziğinden Türk Pop Müziğine, çok sesli klasik müzikten askeri ve dini müziğe kadar çeşitli eserler de var.
Tam anlamıyla müzik tarihinde özel bir yolculuğa çıkıyorsunuz.
15 Ağustos'a kadar Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi Selçuklu Müze ve Sergi Salonu'ndaki bu yolculuğu kaçırmayın derim.
Muallim İsmail Hakkı Bey, Neyzen Emin Yazıcı, Tanburi Cemil Bey ile bestekar Refik Fersan'ın eserlerinin kendi el yazıları ile orijinal notaları,
Bektaşi sazı, Karadeniz kemençesi, Yörük kemençesi, çifte kaval, zurna ve tulum,
Aşık Veysel'e ait saz,
Kazancı Bedih'e ait cümbüş,
Aşık Mahzuni Şerif'in sazı, plak ve el yazısı notlar,
Nida Tüfekçi'ye ait saz, Çekiç Ali'ye ait saz ve plak,
Neşet Ertaş'a ait saz ve el yazısı notlar.
Klasik, halk, dini ve askeri müzikler…
Hepsi sizi bekliyor.