Epik bir zincirleme reaksiyon başlattı, Afrika'nın yiğit ve mert delikanlıları, eğer yarın oynanacak maçta Afrika'nın sömürgelileştirilmesinin baş aktörü Fransa'yı da saf dışı bırakabilirlerse bu mağdurların muktedirlere karşı elde ettiği en büyük sportif zafer olacak hiç kuşkusuz.
Dünya Kupaları tarihinde ilk kez bir Afrika kıtası takımı yarı finale adını yazdırarak tarihe geçti. Önce İspanya’yı ardından da Portekiz’i eleyen “El Magrib” şimdi Fransa’yı geçerek finalde Arjantin-Hırvatistan galibi ile oynamanın peşinde.
Epik bir zincirleme reaksiyon başlattı, Afrika’nın yiğit ve mert delikanlıları, eğer yarın oynanacak maçta Afrika’nın sömürgelileştirilmesinin baş aktörü Fransa’yı da saf dışı bırakabilirlerse bu mağdurların muktedirlere karşı elde ettiği en büyük sportif zafer olacak hiç kuşkusuz.
Fas bizim uzak diyarlardaki akrabalarımızdan birisi, gerçi hiç Osmanlı egemenliğinde olmadı o beldeler ama (himayemizdelerdi) bizim desteğimizle (Sultan 3. Murat Han 10 bin Yeniçeri ve 34 sahra topu yollamıştı tek seferde) ve yerel dinamiklerin doğru konumlanması sonucunda Portekizlileri yenerek (Kasr-ül Kebir/Vadi-üs Seyl Savaşı ile) Portekiz Krallığı’nı tarihe gömmüş, büyük bir başarı kazanmışlardı.
Bu sefer sonrasında memlekete dönen Osmanlı askerleri yanlarında çeşitli ganimetlerle birlikte yerli halkın şapkası “fes”i de getirerek dünya moda trendlerine mütevazı bir katkı da yapmış oldular. O gün bugündür fes var İslam coğrafyasında, Malezya’dan Mısır’a kadar birçok ülkede. Hatta bizim ülkemizde bunun fabrikası bile vardı Eyüpsultan İlçemiz sınırlarında şimdi âtıl durumda olan Feshane-i Amire adıyla.
Neyse işte tarihi arka planı oldukça renkli ve karmaşık bir Fas muhabbetimiz vardır bizim oldum olası. Onlar kendilerini El Magrib diye tanımlarlar, batılılar onlara Morocco veya Maroc derler. Merakeş isimli egzotik Fas kentinden ilham alarak. Yani hepsi aynı kapıya çıkıyor. Fas/Morocco/Maroc/Merakesh ne derseniz deyin aynı beldeyi kastetmiş oluyorsunuz. (Voleybolcu kızımız Ebrar bunu bilmediği için anlatamamış Fas ile Morocco’nun aynı yer olduğunu takım arkadaşlarına).
Faslı futbolcuların hemen tamamı Fas dışında futbol oynayan ve genellikle sömürgesi oldukları Fransa’nın futbol akademilerinde sivrilmiş yetenekli ve özel çocuklardan oluşuyor. Bir başka açıdan; karşılaşacakları Fransa’nın kalecisi hariç geri kalan tüm oyuncuları da gene Faslılar gibi sömürgelerinden devşirilmiş çocuklardan oluşuyor. Yok aslında birbirlerinden farkları orijin olarak.
Fransa, Belçika, Hollanda spor altyapısında hep bu sömürge/devşirme gençlerle başarılı oluyor yıllardır. O gariplerim de üçüncü sınıf insan olmaktan yırtabilmek için var güçleriyle çalışıp futbolcu/sporcu oluyorlar da ancak sosyal statü olarak kendilerini “efendi”leriyle öyle eşitleyebiliyorlar.
Geçenlerde İtalya’nın yeni Başbakanı hanımefendi elinde Fransızların sömürgeleri için bastırdığı Afrika Franklarını sallayarak Macron’a hitaben bunu en ağır şekilde söyledi ama Fransızlarda nerede ondan hicap duyacak kabiliyet. Onlar bakarlar cukkaya, etik, metik sökmez onlara.
Fas futbol takımı tam bir sistem/hoca takımı. Şu ana kadar kendi kalelerine attıklarından başka gol yemediler. “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır, o satıh bütün vatandır” gibi savunuyorlar kalelerini gole karşı. Teknik direktörleri taktik olarak çok sağlam analizlerle rakibe karşı çok iyi hazırlıyor ekibini, e çocuklar desen hepsi üst düzey Avrupa takımlarında yıllardır profesyonel olarak kendi zirvelerindeler, bu kadar gayret ve çabanın karşılığı olarak Allah da biraz yardımcı olunca önlerindeki engellerin bir-bir devrilmesi kaçınılmaz oluyor.
Seyahatleri biraz bizim 2002 Japonya/Kore maceramıza benziyor. Biz de o dönemde çalışma, gayret, çaba, inanç ve biraz “İlahi” destekle kendimizi Dünya Kupası üçüncüsü olarak bulmuştuk. İnşallah Faslı kardeşlerimiz bunu daha ileriye götürsünler. Amin.
Sağlıklı ve mutlu bir hafta dileklerimizle.