Ömer Nazar Hocayı epeyce bir süredir tanırım. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmakla birlikte kendisi bir 'Uygur Türkü'. Üstelik zeki ve çalışkan, buna şahit oldum.
Ömer Nazar Hocayı epeyce bir süredir tanırım. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmakla birlikte kendisi bir 'Uygur Türkü'. Üstelik zeki ve çalışkan, buna şahit oldum. Detaylandırayım bu kısmı, mesela İlkokulu daha küçük yaşta üstün zekalı olduğu için 3 senede bitirmiş. Sadece bu kadarla kalsa iyi, hayır! Bir de yaşadığı ülkede 'Profesör' olma yaşı kanunen 54 olmasına rağmen, zekası ve bilimsel çalışmaları sayesinde 1986 yılında, daha 36 yaşındayken bu unvanı da kapıvermiş. Hem de üç ayrı tıp dalında (modern tıp, Çin tıbbı, geleneksel Uygur tıbbı)...
1983 yılında Uygur Tıp Ansiklopedisi'nin tarih, sinir sistemi hastalıkları ve şeker hastalığı bölümlerini yazmış. 1986 yılında 'şeker hastalığı' konusundaki kitabını, 1987 yılında da; 'İnsanların Mizaçları Ve Karakter Hastalıkları' kitabını hazırlamış, ardı sıra her ikisini de 'Uygurca' yayınlamış.
Efendim, işte bu başarılı bilim insanının saydıklarım dışında yazdığı üç kitap bir ay kadar önce bana ulaştı. Hepsi Türkçe yayımlanmış üstelik. Kitapların isimleri; 'Geleneksel Tıbba Giriş', 'Böbrek Taşları Konusunda Bilimsel İnceleme Ve Araştırmalar', 'Parmak İzi İle Karakter Belirlemeler'. Alanım olmaması nedeniyle hocanın bana ulaşan ilk iki kitabı için fazlaca bir şey söylemeyeceğim. Genel kültür edinme mahiyetinde inceledim, okudum ama şunu söyleyebilirim; ilgili 2 kitabın dili, tıp dili 'Latince' olmasına rağmen o kadar ağır ve anlaşılmaz değil. Hoca, biraz sadeleştirmiş içeriği. Herkes alıp, okuyabilir.
Gelelim Ömer Hocanın 3. Kitabına, yani 'parmak iziyle' ilgili olanına... Aslında o bir kitapçık. İçinde de hepinizin merak edebileceği türden bazı notlar var. Örneğin; dünyada 'parmak izsiz' ailelerin olduğu gerçeğini ilk kez bu kitapta okudum. Nedenini, gerekçelerini vesaire konuları da...
Kanaatimce, ilk iki kitap daha çok doktorlar yine Tıp Fakültesinde okuyan 'Geleneksel Tıbba' ilgi duyan öğrenciler için belki çok daha faydalı ve anlam ifade eder. İşin özü, benim yaptığım, bu kitapların isimlerini buradan siz okurlara ulaştırmaktan ibaret. Gerisi size kalmış.
***
İlk kez bu satırlarda duyacağınız bir kitap haberi var şimdi sırada. Biliyorsunuz, Doç. Dr. Mustafa Çalışkan; 2018 yılında '15 Temmuz Kıyam(et) Gecesi Ve Milli Vuruş' İsimli bir kitap yayınladı. Bu Türkçe basılan kitap daha sonraları tercüme edilerek; İngilizce, Rusça, Fransızca olarak da basıldı.
İşte bu kitap şimdilerde, Çin'in İstanbul Başkonsolosunun şahsi marifetiyle, yaklaşık üç yıl süren bir uğraşı sonrasında ve iki ay kadar önce 'Çince' olarak, Bilim Yayınevi (Çin'in bir yayınevi) tarafından Çin'de basılıp, yayımlanmış. İlgili kitaptan bir tane bana da ulaştı. Kitap şu sıralarda Çin'de okunmaya başlanmış, ayrıca devlet yöneticilerine ve akademisyenlere de dağıtılıyormuş.
Anlayacağınız, FETÖ için dünyanın öteki ucunda bir yerde dahi olsa 'okkalı bir bariyer' veya bir 'kıskaç' daha oluştu. Yine, BETA yayınevinden aldığım başka yeni bir habere göre de Mustafa Çalışkan'ın bu kitabı 'Almanca' olarak tercüme edilip, yayınlanacakmış. Tercüme çalışmalarına başlanmış. Bu da demek oluyor ki; bu kitap bir süre sonra Türkçe dilinden sonra 5 ayrı dile daha çevrilmiş olarak, tabiri caizse Çin'den Maçin’e kadar kitap raflarında göze çarpacak. Daha ileri bir vakitte bu kitabın basım süreci öncesi ve sonrası serüvenine dair, yazarın paylaştığı bazı ufak tefek notları da yine sizlerle paylaşacağım...
Hasılı, uluslararası bağlamda FETÖ ile mücadeleye dönük ehemmiyetli bir gelişme. Tahmin ediyorum ilgili kitap şu anki haliyle FETÖ ile ilgili Türkiye'de yayımlanan ve 5 dile çevrilen ilk bir iki kitaptan birisi olarak tarihe geçecek. Yazar farkıyla tabii ki. Çünkü kitabı yazan, FETÖ ile mücadelenin içinde geçmişten günümüze kadar bulunmuş, geçmişte de FETÖ'ye 'bulanmışlığı', 'bulaşmışlığı' hiç olmayan, hiçbir zaman 'övgüler'de dizmemiş biri! 'Hayat seyrine' bakıldığında, öyle bir profile sahip olduğunu benim gibi herkes görebilir.
Efendim, yeri gelmişken bu konulara dair tavsiye mahiyetinde bir iki de öneri yapayım. Bugün için, FETÖ'ye dair olguların kamuoyunda daha iyi bir algıya dönüştürülmesi ve bunun sürekli gündemde tutulması, pazarlanması konusunda olandan fazla bir gayret lazım. Aynı 'kamu spotları' gibi FETÖ'ye dair bazı 'kırmızılıkların' altını çizmek adına akılda kalıcı spotlar hazırlamak, ara ara da bunları hem sosyal medyada hem de görsel ve işitsel, elektronik tüm platformlarda sürekli olarak yayınlamak, döndürmek, işlemek lazım. Bıkmadan, usanmadan. En az, bir 5,10 yıl daha belki...
***
Son olarak rahmetli Sezai Karakoç'un yeni çıkan iki kitabından bahsetmek istiyorum. Daha doğrusu rahmetli olduktan sonra çıkan 2 yeni kitabından. Onları temin ettim lakin henüz okuma fırsatım olmadı. Bu yüzden şimdilik sadece isimlerini zikredeceğim. Okuyunca, biraz detaylı bazı notları da paylaşırım belki...
Bahsi geçen ve 'Diriliş' Yayınlarından çıkan o kitapların isimleri; ‘Hâtıralar l' ve ‘Hâtıralar ll'. Sağlıcakla kalın.