O da kabul görecek türden insani ve evrensel standartlarda bir davranış biçimi olmalı. Öyle üç beş gazeteci çağırıp önceden hazırlanan vitrini gösterip, dükkanın içini saklayarak olmaz o işler. 6, 7 yıl öncesinin doğal havası esmeli en azından.
İşin özü, hani derler ya, 'köprüden önceki son çıkış' diye, işte Çin için vaziyet oraya doğru gidiyor. İşte tam bu noktada tavsiyelerim olacak. Aynı akıbeti Çin de yaşamak istemiyorsa acilen bazı normalleşme adımlarını atması gerekiyor. O yüzden Çin'in yerinde olsam, bir an önce Uygurlara şimdiye kadar yapılan ve halen yapılmakta olan tüm zulümlere 'adam akıllı bir son verildiği imajını' samimice dünya aleme gösteririm. Olması gerekeni aslında...
O da kabul görecek türden insani ve evrensel standartlarda bir davranış biçimi olmalı. Öyle, üç beş gazeteci çağırıp önceden dizayn edilen vitrini gösterip, dükkanın içini saklayarak olmaz bu işler. 6, 7 yıl öncesinin doğal havası esmeli. Herkes de bu havayı hissetmeli. Doğal olarak. Bilakis, Çin'in bugünlerde Filistin'e dair aldığı pozisyonun üzerine, hemen o türlü olumlu bir adımı Uygur meselesinin çözümü noktasında da atması -Amerika sevmese de- tüm dünyadaki "imaj, algı eğrisini” Çin lehine olumlu yönde biraz da olsa değiştirir kanaatindeyim. Havayı, rüzgarı yakalamak da önemli. Aynı 'sörf' de olduğu gibi. Ve şimdi bu hava esiyor.
Bu adımlar öyle lüks adımlar da değil ha, evrensel insan hakları kapsamındaki insani haklar! İşaret ettiğim adımların atılması özellikle İslam alemi ve Türk dünyası gözündeki 'Çin' algısına 'pozitif bakma' eğilimini kesinlikle gündeme getirir. Bakın dünya nereye gidiyor, baskıcı rejimler çatır çatır yıkılıyor. Ya, yeni daha yaşanılası bir dünya olacak, ya da hep beraber sıkıntı çekeceğiz. Baskı, korku imparatorluğunu kendisine kalkan yapanlar sonunda rezil rüsva oluyorlar. Geçmişte efendim 'Çin şöyle yapmıştır, allem gullem etmiştir, işin üstesinden gelmiştir' falan filan. O işler günümüzün realitesinden çok çok uzakta artık. İşte realite Filistin! 70 yıldır süren Filistin meselesi ve güya karşısında dünyanın en kuvvetli ordusu ve istihbaratının olduğu İsrail. Hali ne peki? Bence hiç iyi değil, vursa kırsa, vahşice cinayetler işlese de. Halkı huzurlu yaşayabiliyor mu dünya da, her yerde, hayır. Böyle devam ederlerse mümkün de gözükmüyor...
Düşman belledikleri Filistinlilere bakın birde, ellerinde ne var, ne ile savaştılar yıllarca? Sapan taşıyla başlayıp, sonrasında sıradan silahlarla, keleş, havan topu vb gibi modası geçmiş silahlarla değil mi? Üstelik savaşan da bir avuç insan! Hem de özellikle son 50 yıldır bu insanları gece gündüz rahatsız eden, evlerine, arazilerine el koyan, habire öldüren, binlercesini esir eden, hapse atan, psikolojik harp yapan, yıldıran bir İsrail'e rağmen. Peki ne oldu, Filistinliler bittiler mi, yoksa mücadele azimleri daha mı keskinleşti, bu mücadeleyi yapmakla daha meşru bir zemin mi edindiler kendilerine, tanındılar, iyice bilindiler, hangisi?
Filistin'e dair bir tespit daha... Bence şu an hiç olmadığı kadar meşrulaştı Filistin davası. Bakın devlet olarak 'tanıyacağız' diyen birçok ülke çıktı bu işin sonunda. Bunun daha ileri de ekonomik, sosyal ve toplumsal negatif etkileri olmayacak mı İsrail için, o da olacak...
Menfaatleri her yerde baltalanacak. O kadar ölen insanın yakınları, çocukları daha da keskin düşman olacaklar. Artı, İslam coğrafyası bu olanları bir 'Kırmızı mürekkep' ile gönlüne ve aklına yazdı. Unutulacak türden bir vahşet değil bu. Vahşetin en belirgini, en katmerlisi yaşandı çünkü.
Kanaatimce, özellikle Ortadoğu coğrafyasında Amerika ve uzantılar bundan böyle rahat yüzü göremeyecekler. Halklar bunu yapacak, bazı Ortadoğu ülkelerinin yönetimleri de er geç değişecek. İç çatışmalar, kargaşalar yaşayacaklar bu süreçlerin ardı sıra. Vicdanı olan Ortadoğu halkları, bu zulmü yapan İsrail ve hamilerini, onları destekleyenleri asla affetmeyecek. Onlara bu vahşetin bir faturası olacak...
Hasılı İnsan, toplum fıtratı bu. İnsanlar baskı, zulüm sayesinde öyle bir hale getiriliyor ki, en sonunda da, "Madem bizim tüm özgürlüklerimizi, malımızı, mülkümüzü, evimizi barkımızı elinizden alıyorlar, köle muamelesi yapılıyor, evrensel insan haklarımız hiçe sayılıyor, nefes bile alamıyoruz, o halde biz zaten bir nevi ölü gibi yaşıyoruz, öyleyse adam gibi savaşıp ölelim, hiç olmazsa onurlu olarak savaşır, ölür, şehit oluruz" diyor ve aksiyon alıyorlar.
Sonra, o türden zulüm ve baskılar da eğer etrafınızda düşmanınız var ise onlar için de gayet elverişli bir malzeme vazifesi görüyor. Diyeceğim o ki, bir defaya mahsus olmamak üzere aynı Filistin'de olduğu gibi sürekli patlak veriyor. Tekrar Çin ve Uygur meselesine dönecek olursam, böyle giderse, aynısı er geç Çin'de de olacak. Tek istisnası, Çin'in acil olarak Uygurlar için artık normalleşme dönemini başlatması. Hatta 'Tibetliler' ve kendi halkı için de. Etrafı da giderek çevriliyor. Belki, Ukrayna Rusya, Filistin meselesi sonrası işler daha belirgin olarak o tarafa yönelecek, kim bilir?
Hani deriz ya: "Bir yerde kümes kurulursa, oraya tilkiler de dadanır" diye. Orada Uygurlar için bir 'zulüm'' var. Tibetliler için zulüm var, halkı için de baskı yoğun. Bunlar artık Çin'in 'kümesi'. Haliyle bu tür 'Tilki' dadanmaları çoktan başladı, olacak da. Bitmez. Tek yol oradaki zulme bir son vermek, inat etmemek. İnsani davranış sergilemek. Türkiye'de yandaş birkaç 'solak' ve de 'salak' adamı 'Cinlik' yapmaları için tımarlayıp, kiralayıp onlara 'kiralık' haber yaptırmakla bu işler olmaz. Yemiyor Türk milleti. Ha, bir de onların etki alanları, çapları, 'Çinlikleri' bu milleti ve dünyayı kandırmaya yetmiyor zaten!
Ayrıca gözlemlediğim kadarıyla Çin, her iştahlı kapitalist ülke gibi Ortadoğu, Rusya ve Türki Cumhuriyetleri pazarına ekonomik ve siyasi olarak girmek içinde kıvranıp duruyor. 'İpek yolu' projeleri vb işleri de var. Daha da ötesi, Türkiye'ye akraba ülkelerde rahat hareket edebilmek için bazı Çin vatandaşlarının önce Türkiye'ye gelip, Türk vatandaşlığı alıp, ardından da yukarıda işaret ettiğim ülkelere iş güç için gittiklerine dair rivayetler de dolaşıyor ortada! Nedeni açık, tüm dünyada olduğu gibi oralarda da Uygurlara yapılanlardan dolayı Çin algısı, imajı iyi değil. Ee, siz de haliyle bu kadar bozuk bir sicille, özellikle Uygurların akrabaları arasında rahat gezemez, iş yapamazsınız, yaptırmazlar. Yapsanız da huzurla yapamazsınız. Hep karşınıza çıkar...
Yok efendim, "O, Çin'in içişleri, kimse karışamaz!" falan filan gibi sözler ile yürümez o işler. O vakit Uygurların akrabaları, dostları da size dönüp: "Pıst birader, sen de bizim içlerimizde, coğrafyamızda dolaşıp durma, içimizde bu bozuk sicille dolaşmandan rahatsız oluyoruz" diyebilir! Haksızda sayılmazlar! Sonra, bu türden işler 'içişleri' meselesi olsaydı şu an Filistin ile İsrail arasında yaşanan savaşta Amerika ve envaiçeşit başka devletlerin Akdeniz'de donanması, uçak gemileri olur muydu? Ne işleri var onların orada? Hatta Çin'in kendisi de dahil! Madem iş, Filistin ve İsrail arasında idi de! Yani karışılır, karışılır. Bir güzel de karıştırılır hani...
Sonuç: Çin'in benim aklıma, tavsiyelerime ihtiyacı yoktur, orası kesin. Amma velakin Filistin de yaşanan İnsanlık dramı ve beteri artık dünyanın başka yerlerinde yaşanmasın istiyorum. Uygur Türklerinin neler çektiğini tüm dünya alem gibi, ben de biliyorum. O yüzden ben gene de bu tavsiyeleri kamuoyu adına, insani olarak hissen yapmış olayım...