Yani ABD'de Biden döneminin başlamasıyla birlikte sadece Irak ve Suriye'de değil terör örgütü DEAŞ'ın Türkiye'deki unsurları arasında da bir hareketlilik söz konusu.
ABD’nin yeni başkanı Joe Biden, yemin edip görevine resmen başlamasının üzerinden henüz birkaç saat geçmişken, yemin töreni sırasında eski başkanlar Barack Obama ve Bill Clinton ile birlikte kendisine eşlik eden George W. Bush’un “demokrasi getiriyoruz” iddiasıyla yakıp yıktığı Irak’ın başkenti Bağdat’ta 2021’in ilk büyük katliamı gerçekleşti.
Tayaran Meydanı’ndaki bir pazar yerine eş zamanlı düzenlenen iki ayrı bombalı saldırıda 32 kişi hayatını kaybederken 100’ü aşkın kişi de yaralandı.
Şiilerin yoğunluklu olduğu bölgede gerçekleştirilen intihar saldırılarını terör örgütü DEAŞ üstlendi.
ABD’nin eski başkanı Donald Trump’ın Mayıs 2019’ta zafer ilan edip yenilgiye uğrattıklarını açıkladığı DEAŞ bir süredir Suriye, özellikle de Irak’ta varlığını yeniden hissettirmeye başladı.
Özellikle ABD’de başkanlık seçimlerini Joe Biden’ın kazandığının belli olmaya başlamasıyla birlikte bu terör örgütünün eylemlerinde artış gözleniyor.
Bir süredir küçük çaplı saldırı girişimlerinde bulunan DEAŞ’ın, bu kanlı çifte intihar saldırısını gerçekleştirdiği yer daha çok ikinci el eşya ve kıyafetlerin satıldığı bir Pazar yeriydi.
Yani pazar esnafı da ziyaretçileri de gariban dar gelirli insanlardı.
Uzmanların büyük çoğunluğunun iddiasına göre ABD’nin, dünyadaki İslam nefretini körüklemek amacıyla kurdurup büyüttüğü, önce Ortadoğu halkları, sonrasında tüm dünyanın başına bela ettiği sonrasında da onunla mücadele etme adı altında bir diğer terör örgütü PKK’nın uzantısı YPG’yi besleyip büyütmek için bahane olarak kullandığı bu yüz yılın en vahşi terör örgütü, ABD’nin yeni başkanını bu katliam ile selamlamış oldu.
Kuşkusuz komplo teorileri üzerinden yürüyüp bu katliamı ABD ile ilişkilendirme gibi bir gayret içerisinde değiliz ancak belirttiğimiz gibi ABD’deki seçimleri Biden’ın kazanmasının belli olmasının ardından DEAŞ terör örgütünün eylemlerinde artış gözlenmeye başlaması, bu terör örgütü ile savaştığı iddiasıyla desteklenen bir diğer terör örgütü YPG’nin “DEAŞ bitmedi, bize destek verilmezse yeniden canlanacak” tarzındaki açıklamaları ve adı bu terör örgütüyle özdeşleşen Brett McGurk’ün yeni yönetim tarafından Ortadoğu ve Kuzey Afrika Koordinatörlüğü’ne getirilmesi zaten başta Irak ve Suriye olmak üzere Ortadoğu’da gerginliklerin ve gerilimlerin tırmanacağının göstergesi.
Hatta DEAŞ’ın Biden’ın göreve resmen başlamasının üzerinden saatler sonra bu denli vahşi bir eyleme imza atması bu sürecin oldukça kanlı geçebileceğinin de işareti.
15 Temmuz kanlı darbe girişimi sürecinde ABD’nin Ankara Büyükelçisi olan John Bass, darbe girişiminden yaklaşık bir yıl sonraki bir açıklamasında “9 buçuk aydır Türkiye’de terör saldırısı yaşanmıyor. Bu, DEAŞ vazgeçtiği için değil iş birliğimizin sonucu” şeklinde bir ifade kullanmıştı.
Oysa Bass’ın, terör örgütü DEAŞ ve terör saldırılarıyla ilişkilerini zımni olarak kabul etmek anlamına gelen sözlerinin “iş birliği” ile ilgili boyutu doğru değildi.
Zira söz konusu terör saldırılarının azalmasındaki en büyük neden, darbe girişimi sonrası istihbarat ve güvenlik birimlerinde iş birlikçi FETÖ unsurlarının temizlenmeye başlamasıydı.
Dikkat edilirse son günlerde de yurtiçinde terör örgütü DEAŞ’a yönelik operasyonlarda ciddi bir artış yaşanıyor.
Yani ABD’de Biden döneminin başlamasıyla birlikte sadece Irak ve Suriye’de değil terör örgütü DEAŞ’ın Türkiye’deki unsurları arasında da bir hareketlilik söz konusu.
Dolayısıyla önümüzdeki dönem içinde McGurk’ün, eski görevi döneminde mücadele etmekle yükümlü olduğu DEAŞ terörünün sadece Irak ve Suriye’de değil Türkiye’de de canlandırılmaya yönelik girişimler olabilme ihtimalini göz ardı etmemek gerek.
Özellikle bölgede bir “Kürt devleti”nin kurulmasının en hararetli savunucularından biri olan ve de DEAŞ’ın herhangi bir terör eylemi gerçekleştirmediği az sayıda ülkeden biri olan İsrail’in, ABD’nin bölgedeki askeri gücü CENTCOM’un yetki alanına alınmasıyla birlikte bölgede PKK/YPG ve DEAŞ terör örgütleri, McGurk ve Tel Aviv isimlerini daha sık ve yan yana - iç içe duyabiliriz.
Bu açıdan bakıldığında Bağdat’taki kanlı eylem, hem terör örgütlerinin yemin töreninde, her biri sayısız kanlı olaya imza atmış üç eski başkanı arkasına alan Biden’a “hoş geldin” mesajı hem önümüzdeki dönemde de ABD’nin postallarından kurtulamayan bu coğrafyanın yeniden kan ve gözyaşına boğulacağının ilk sinyalleri gibi.
Türkiye’nin her açıdan gerek yurt içinde gerekse de sınır komşuları Irak ve Suriye’de her iki terör örgütünün faaliyetlerinin yeniden artma ihtimallerine, hatta türemesi muhtemel yeni terör örgütlerine karşı hazırlıklı olması şart.