PEYGAMBERİMİZ VE ÇOCUK

İsmail ÖZCAN 19 Haz 2016

İsmail ÖZCAN
Tüm Yazıları
Bugünün çocuğu, yarının büyüğüdür. Ülkenin ve milletin kaderinin kendisine emanet edileceği varlıktır. Bunun için bütün dünyada sonucu en garantili yatırım çocuğun maddi ve manevi bakımdan iyi yetişmesi için yapılan yatırımdır. Hz. Ali'nin buyurduğu üzere çok önemli bir nokta da çocukları kendi yaşadığımız zamana göre değil, onların yaşayacakları zamana göre eğitmemizdir.

Bugünün çocuğu, yarının büyüğüdür. Ülkenin ve milletin kaderinin kendisine emanet edileceği varlıktır. Bunun için bütün dünyada sonucu en garantili yatırım çocuğun maddi ve manevi bakımdan iyi yetişmesi için yapılan yatırımdır. Hz. Ali’nin buyurduğu üzere çok önemli bir nokta da çocukları kendi yaşadığımız zamana göre değil, onların yaşayacakları zamana göre eğitmemizdir.  

Dinimizde çocuğa çocuk olarak yaklaşmak en önemli ilkedir. Çocuk çocuktur, robot değildir. Onu otur denince oturan, kalk denince kalkan bir varlık olarak eğitmek asla doğru bir eğitim değildir. Her çocuk çocukluğunu yaşamalıdır. Çocukluğunu yaşaması için de gerekli ortam hazırlanmalıdır. Bu da ana babaların başta gelen görevleridir. Peygamberimizin çocuğa ilişkin uyarısı bu noktada gündeme geliyor. Şöyle buyuruyor Efendimiz: "Çocuğu olan, onun hatırı için çocuklaşsın (Gerekiyorsa çocukça davranışlarda bulunsun). 
Hz. Peygamber bütün hayatı boyunca çocuklara yakın olmuş, onları anlamış, çocukluklarını kolaylık içinde geçirmeleri için tavsiyelerde bulunmuştur.  Medine’de bir gün bir çocuğun kuşu ölmüş. Peygamberimiz çocuğun buna çok üzüldüğünü duyunca ziyaretine gitmiş ve “Kuşunun öldüğünü duyunca ben de çok üzüldüm” diye onun üzüntüsünü paylaşmış. Benzer bir durumda bugün bile bu inceliği gösterecek yetişkinlerin sayısı çok azdır. Onun imam olan kişilere, namazı kısa tutmaları uyarısının bir sebebi de, cemaatin içinde anneler olabileceği düşüncesidir. Ayrıca şöyle buyurmuştur: "Bazen cemaate namazı uzunca kıldırmak düşüncesiyle namaza dururum da, bir çocuk ağlaması duyarsam hemen kısaltırım. Çünkü ağlayan çocuğun annesi benim cemaatimin içinde olabilir, diye düşünürüm."

Tanıdığı, tanımadığı her çocuğa şefkatle yaklaşan Allah resulü, öksüz ve yetimlere ayrı bir ilgi gösterir, herkese de onları kollamalarını tavsiye ederdi. Bir gün uzaktan gelen bir adam peygamberimizin torunları Hasan ve Hüseyin’i öpüp koklayarak sevdiğini görünce “Benim on tane çocuğum var, hiçbirini böyle sevmedim” dedi. Peygamberimiz de ona, “Senin kalbinde sevgi yeşermediyse ben ne yapabilirim” buyurdu. Bir adam da Efendimize, “Kalbimin katılaştığını, merhametimin azaldığını hissediyorum" diye şikâyette bulundu. Efendimiz bu adama, "Yetimin başını okşa ve buna devam et. Kalbinde merhametten yana bir kıpırtı hissedeceksin" tavsiyesinde bulundu. Âlemlere rahmet olan peygamberimizin sözleri içinde, özel bir dikkatle değerlendirmemiz gerekenler var. Bunlardan biri şöyle: "Sizden biri çocuğunu, komşu çocuklarının sahip olamayacakları pahalı oyuncaklarla onların arasına göndermesin." Yani mali gücü iyi olup, çocuğuna istediği lüks ve pahalı oyuncakları satın alabilen aileler, bu imkâna sahip olamayan ailelerin çocuklarını bu yolla imrendirmekten, gözlerinin kalmasına sebep olmaktan kaçınsınlar. Peygamberimizin bu tembihi de değerini ebedi olarak koruyacak çok büyük bir inceliği içermektedir. Çocukları her bakımdan kollanması gereken bir varlık, bir değer olarak ele aldığının ifadesidir.