ORTADOĞU HALKLARI VE TRAVMALARI

Vehbi BAYSAN 09 May 2016

Vehbi BAYSAN
Tüm Yazıları
Suriye'deki ölümler manşetlerden çoktan düştü, hatta haber değeri dahi taşımaz oldu. Oysa, ortalama her 25 dakikada bir kişi doğrudan veya savaşın oluşturduğu şartlar nedeniyle ölüyor.

Suriye'deki ölümler manşetlerden çoktan düştü, hatta haber değeri dahi taşımaz oldu. Oysa, ortalama her 25 dakikada bir kişi doğrudan veya savaşın oluşturduğu şartlar nedeniyle ölüyor. Yemen gözlerden iyice uzakta, Irak ve Libya'da olup bitenler artık fazla ilgi çekmiyor. Irak'ta hemen hergün patlayan bombalar binlerce masum insanın hayatını kaybetmesine yol açıyor. Hem de insanların en savunmasız oldukları yerlerde; çarşılarda,  pazarlarda, camilerde alçakça patlıyor bombalar.

Yemen'de bombalar gökyüzünden yağıyor. Ölüm insanların üzerine kara bir bulut gibi iniyor, çoluk çocuk ayrımı yapmıyor. Dünyanın en fakir ülkelerinden biri olan 25 milyon nüfuslu Yemen'de, Birleşmiş Milletler raporuna göre 50 ile 60 milyon arasında silah mevcut. Libya'daki silah miktarını ise tam olarak bilen yok. Her türlü gurubun elinde yüksek teknoloji ürünü her tür silah mevcut. Muammer Kaddafi'nin devrilmesi ve ölümüyle sonuçlanan ayaklanmalar ertesinde Fransa devrimcilere binlerce silah dağıttığını duyurmuştu. Üstelik, bu silahları kimlere ve ne miktarda verdiklerinden uluslararası kuruluşları haberdar etmemişler. Suriye başta olmak üzere, kimi bölgelerde altyapı tamamıyla çöktüğü için tedavi edilebilir pek çok basit hastalık nedeniyle insanlar hayatını kaybediyor.

Kimi bölgelerde yoğun bakım ünitelerinden vazgeçtik, normal bakım üniteleri dahi yok. Doğumhaneler çalışmıyor, gencecik anneler giderilebilir rahatsızlıklar, hastalıklar nedeniyle hayatını kaybediyor. Küvez yok, bebeklerin basit hastalıklarıyla ilgilenecek ne bir doktor ne de bir hemşire var. Bebeler, kendilerini korumaları beklenen 'kelli felli büyüklerinin' yarattığı ve ısrarla sürdürdüğü savaş nedeniyle pisi pisine ölüyor. Kimi bölgelerde egitim yok, okul yok. Belki de iki, hatta üç jenerasyon bu gezegendeki yaşıtlarından çok geride sürdürecek hayatını. Suriyeli olmaktan başka hiç bir suçları yok onların. Onlar ki mucizevi bir şekilde hayatta kalmayı başarabilmiş olanlar. Onlar ki insanlık tarihinin gördüğü en büyük vahşetlerin tanığı ve travmasını yaşamış olanlar. Onlar savaş bölgesinden kaçmakla da felaketlerden kurtulamayanlar. Onlar vardıkları ülkelerde yaşamlarını mülteci, sığınmacı, 'misafir' gibi adlarla 'kimliksiz' sürdürenler..

Günümüzde hükümetlerin milyonlarca dolar harcadığı ve ciddiye alınması gerekli psikolojik rahatsızlıklar listesinde bulunan PTSD (Post Travmatic Stress Disorder - Travma Sonrası Stres Bozukluğu) tedavilerini duymamış dahi olacaklar. Hayatlarının geri kalanını 'normal' bir şekilde sürdürmeleri beklenecek. En ufak bir 'toplum normlarına aykırı davranışları' affedilmeyecek. Cezalandırılacak, ağır bedeller ödeyecekler. Kendileri de toplum da uzun yıllar aralarında neyin yanlış gittiğini anlamakta zorlanacak. Bireysel yaşamlarında zorlanacak olmalarının yanı sıra evlilikleri de çeşitli sorunları beraberinde getirecek. Onların çocukları ebeveynlerinin 'arizi' davranışlarına anlam veremeden büyüyecektir.

Üstelik bu durum Irak'ta uzun yıllardır, Suriye'de ve Libya'da neredeyse beş yıldır, Yemen'de neredeyse dört yıldır böyle devam ediyor. Ama, bu kimi bölgelerde silahın her çeşidi mevcut. İnsanları nasıl daha iyi öldürebileceğinize göre tasarlanmış silahlar... İnsanlar Suriye'den kaçmaya devam ediyorlar. Bunca zaman direnmiş olmaları dahi birer kahramanlık hikayesi. Ürdün, sınır geçişlerine olağanüstü koşullarda sıkı kontroller neticesinde çocuklu ailelere öncelik tanıyarak izin veriyor. En büyük korkuları sığınmacılarla birlikte ülkeye sızması muhtemel cihatçılar. Kaçıp gelen ve sınırı geçmeyi başaranları zor günler bekliyor. Su gibi en temel ihtiyaçların karşılanmasından fazlası yok gelenlere. Olsun! diyorlar, heran ölüm tehdidi altında yaşamaktan iyidir.

Yemenlilerin kaçıp gidecekleri fazla yerleri yok maalesef. Zira saldırılar en büyük sınır komşuları olan Suudi Arabistan'dan geliyor. Libya, sıradan halkın ve örgütlerin elinde bol miktarda bulunan silahları toplama denemelerinin tümünde başarısız oldu. Kampanyalar düzenlendi silahını teslim edenlere ödüller verildi. Sonrasında, toplanan silahlar depolardan çalındı yeniden piyasaya sürüldü. Milyonlarca insanı mülteci konumuna getiren, yerinden yurdundan eden savaşların ne zaman sona ereceği ise henüz belli değil. 

Süregelen savaşlar sihirli bir değnek ile bugün bitirilse dahi yıkımların telafisi yıllar, yarattığı travmalar ömürler boyu sürecek.