​KOSOVA'NIN DOKUZ YILI

Halil İbrahim İZGİ
Tüm Yazıları
Bundan dokuz yıl önce 2008 yılında Kosova dünyanın en genç ülkesi olarak bağımsızlığını ilan etti.

Bundan dokuz yıl önce 2008 yılında Kosova dünyanın en genç ülkesi olarak bağımsızlığını ilan etti. Bu bağımsızlık, Sırbistan’ın özerk bir parçasının kopmasından çok daha fazlasıydı. Kosova olarak tanımlanan topraklar 1389 yılında Osmanlı ülkesine dahil olmuştu. Aradan geçen 500 yıldan fazla süre içinde farklı kültürlerin bir arada yaşadığı tipik bir Osmanlı toprağıydı. Geçtiğimiz yüzyılın başlarında Balkan Savaşları’na kadar da böyle devam etti. Kosova, Türkiye için hala önemini koruyor. Bugün Türkiye topraklarının içindeki birçok ilden daha fazla Osmanlı toprağı olarak kalmış ve yetiştirdiği devlet adamlarıyla tarihin öznesi olmayı başarmış yer. Bugün de Kosova diasporasının nitelikli insan kaynağı ile Türkiye’de önemli bir yer tuttuğunu söyleyebiliriz. Bağımsızlık arifesinde bu yeni ülkenin bayraklarının Türkiye’de hazırlanarak gönderilmesi ilişkilerin mahiyetini izah açısından gösterge olabilir. 

1989 yılında Sırp lider Miloseviç’in Gazimestan’da yaptığı konuşmanın ardından Yugoslavya’nın parçalanmasını getiren süreç Kosova’da başlamıştı. Balkanlar, hafızanın taze tutulduğu bir coğrafya ve aradan 600 yıl geçse de bazı şeyler daha dün gibi hatırlanıyor. Niyetim eski defterleri açıp Sırplar şöyledir, Arnavutlar böyledir, Türkler de işte böyledir demek değil. Tarih hükmünü veriyor ve her millet o hükümden payına düşeni alıyor. Ancak son zamanlarda Kosova etrafında alevlendirilmeye çalışılan ateşe dikkat çekmek istiyorum. Sırbistan’ın tren seferlerini başlattığı Kosova sınırları içindeki Mitroviçe yeni bir laboratuvar olarak kullanılıyor. Etnik farklılıkların kaşınarak yeni bir hesaplaşmanın başlaması şu aşamada ekonomik olarak zor durumdaki ülkelerin kendi başlarına isteyeceği bir şey değil. Yaklaşık iki milyon nüfusa sahip bu genç ülke kendi ordusunu kurma iradesiyle gelmekte olan sıkıntılı günlerin işaretini aldığını gösteriyor. 

Ülkenin üzerindeki ABD ve AB gölgesi bayrağının rengi ve şekline dahi sirayet etmiş durumda. Kosova, farklı ajandaların harekete geçirileceği bir test merkezi olarak kullanılmak isteniyor. FETÖ’nün önemli kuluçka merkezlerinden biri de Kosova’daki topraklarındaki çok uluslu güç KFOR’du. Sultan Murad’ın şehit kanlarıyla sulayarak aldığı bu topraklar şimdi, ABD, AB ve Rusya merkezli bilek güreşlerinin yeni arenası olmaya doğru hızla ilerliyor. Buna bir de Vehhabi düşüncesi öncülüğünde kök salmaya çalışan IŞİD’i eklerseniz bölgenin patlamaya hazır bir barut fıçısı olduğunu tahmin edebilirsiniz. Mevcut yöneticilerin, büyük güçlerin vekilleri olarak faaliyet gösterdiği ülkede iyimser olmak için sebepler yok değil. Bunların başında Türkiye’nin Balkanlar’da uzun zamandır izlediği geniş perspektifli ve dengeli diplomatik hamleler geliyor. Kosova’yı ziyarette Arnavutluk’u da dahil eden, Bosna-Hersek kadar Sırbistan’ı da gözeten bir dış politika aklından söz ediyoruz. Uzaklardan esmeye başlayan ufak bir rüzgar Kosova ovasında kasırgaya dönüşüyor. Bunu önlemenin belki de en akılcı yolu, aynı masalara daha fazla oturan devletleri teşvik etmektir. Bölgenin bir bütün olarak ses vermesi çözümünü olmazsa olmaz şartı. Değilse küçük lokmalar herkesin iştahını açıyor. Hele de dokuz yaşında küçük ve yeni devletseniz. Kosova’nın nice yıllara barış ve mutluluk içinde ulaşması temennisiyle.