KALKINMADA KADIN VE HAKLARI

Prof. Dr. Rana Atabay KUŞÇU
Tüm Yazıları
Kadın, rakamlarla kutlanan, hatırlanan günden fazlasıdır.

Her yılın bir günü sorunlarının konuşulması, çözümler üretilmesi, lanetler okunmasından da fazladır.

Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının beşincisi (SKA5), “cinsiyet eşitliği” diyor. Cinsiyet eşitliğini, hak eşitliğine indirgemek hatadır. Hedef ve alt göstergeleriyle SKA5; kadın ve kız çocuklarının eğitimde fırsat eşitliğine sahip olmasını, işyerinde liderlik pozisyonlarında temsil edilmesini, zorla evlendirmelerin engellenmesini, fiziksel, psikolojik, cinsel şiddete maruz kalmamasını, ücretsiz ev ve bakım işlerinde erkeklerle benzer şartlarda yaşamasını ve daha fazlasını anlatır.

Birleşmiş Milletler verileriyle;

·         Dünya genelinde yaklaşık 2,4 milyar kadın erkeklerle aynı ekonomik haklara sahip değil.

·         Kadınlar aynı iş için erkeklerden yüzde 10 ila 30 daha az ücret alıyor. 

·         39 ülkede kadınlar ve erkekler eşit miras hakkına sahip değiller.

·         Kadınlar ücretsiz ev ve bakım işlerinde erkeklerden yaklaşık üç kat daha fazla saat harcamaktadır.

·         Kadınların işyerinde güç ve liderlik pozisyonlarında eşit olarak temsil edilmeleri için 140 yıl, ulusal parlamentolarda eşit temsile ulaşmaları için 47 yıl gerekmektedir. 

·         Engelli kadınların fiziksel veya cinsel şiddet mağduru olma olasılıkları herhangi bir engeli olmayan kadınlara kıyasla en az iki kat daha yüksektir.

·         49 ülkede kadınları aile içi şiddetten koruyan yasa bulunmamaktadır.

·         20-24 yaş arasındaki her beş kadından biri 18 yaşından önce evliliğe zorlanıyor.

·         15-49 yaş arasındaki her 10 kadından en az 3’ü hayatlarının bir döneminde fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kalmaktadır.

Kadın, hayatın yarısıdır. Varlığını, bitmeye bir yarış içinde sürdürmekten, hak arayışı içinde çırpınmaktan kurtulmalıdır. Ne yazık ki bunu da erkekler sağlayacaktır. Çünkü yasa yapıcılar ve karar vericiler arasında; alınan bir dizi karar, atılan bir dolu imzaya rağmen, sayısı, konumu ve gücü hala çok yetersiz durumdadır.

“Ama sen kadınsın” sözünü yasaklamakla başlamalı büyük adımlar. Üç kelimeyle, tarih boyunca süregelen adaletsizlikler yüzüne vurulmamalı. Yasalar, ‘insan hakları’ üzerinden değil, ‘kadın hakları’ üzerinden bakabilmeli.

 

Sivil örgütlenme güçlenmelidir

Yasal zemini oluşturma çabası, STK’lardan güç almadan gelişmiyor. Birbirinden değerli kadın dernekleri, platformları, çok farklı alanda mücadele oluşturuyor. İnşaat Ve Kadın Derneği (İVKAD), Teknolojide Kadın Derneği (WTECH), Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER), Yanındayız Derneği, Yenidenbiz Derneği, Yönetim Kurulunda Kadın Derneği (YKKD), Yeşil Yakalı Kadınlar Derneği (YEYKAD)…

Bir çırpıda akla gelen her biri değerli oluşumlar, ilgili vakıflar, önemli güç kaynaklarıdır. Başta UNDP olmak üzere tüm uluslararası yapılar kadın hareketine öncelik veriyor. IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi) 2024 Paris itibari ile kadın-erkek sporcu sayısı eşit olacak diyor. Her alanda değerli adımlar atılıyor ve yetersiz kalıyor. Dünya nüfusunun yarısını oluşturan kadın ve kız çocukları kalkınma süreçlerine dahil edilmelidir. Topluma eşit ve tam katılım olmadan, sürdürülebilir kalkınma olamaz.