IRAK'TA ARAP MİLLİYETÇİLİĞİ VE YENİ DENKLEMLER

Yaşar İÇEN 12 Mar 2024

Yaşar İÇEN
Tüm Yazıları
Irak'ta tablo her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Ve kolay kolay da düzelmeyecek gibi görünüyor. Tablonun kötüye gitmesinde etkili olan "ayrışma" başlığı dallanıp budaklandıkça emperyalizmin iştahı daha da kabarıyor doğal olarak.

Geçmişte Arap-Kürt-Türkmen-Azınlıklar olarak ayrışan Irak sonraki yıllarda Şii-Sünni ayrışmasını da aldı baş köşesine. Bu da yetmedi Şii-Şii ve Sünni-Sünni çekişmesi de eklendi ayrışma listesine. Sonra Arap-Arap, Kürt-Kürt, Türkmen-Türkmen ayrışması eklendi. Böylelikle Irak’ın ayrışma listesi bir hayli kabardı derken son dönemde “lokale özel ayrışma” denklemleri belirmeye başladı.


Benim anladığım Bağdat’taki Şii liderler, Saddam’ın başlattığı “Araplaştırma Projesine” kaldığı yerden devam ediyor.
Uzaktan bakıldığında Şii-Sünni-Kürt-Türkmen olarak ayrıştığı düşünülen Irak güç dengelerinin analizi içeriden  yapıldığında durumun öyle olmadığı net bir şekilde görülüyor.
Bir kaç ay önce kaleme aldığım yazımda “Irak’ta yükselişe geçen vatanseverlik” başlığına dikkat çekmiştim. Kapalı kapılar ardında her geçen gün güçlenen Iraklı Vatanseverler “Arap milliyetçiliğini” öne çıkarmaya kararlı. Bu milliyetçiliğin hamiliğini Şii dengeler üstlense de söz konusu Arap Milliyetçiliği olunca Sünnilerle farklı denklemler de hayata geçiriliyor.

Misal; Arap Şii liderler söz konusu Musul, Diyala, Ambar ve Selahattin’deki Şiiler olunca onlara Sünni gözüyle bakıyorlar…
Kerkük’teki halka ise Şii-Sünni ayırt etmeden Arap Milliyetçiliği gözüyle ile bakıyorlar…
Şii Türkmen’i Şii olarak değil Türkmen olarak görüyorlar. Türkiyeci olarak gördükleri Kerküklü Türkmenleri içlerine almıyorlar.
Bunun en bariz kanıtı, Kerkük’teki Araplara 5000 silahlı Haşdi Şabi gücü verilirken Şii Türkmenlere ise 1500 kişi veriliyor.
Saddam döneminden kalan Arap Milliyetçiliği şimdi kaldığı yerden devam ediyor özetle. Bu politika elbette ki etkisini her mecrada hissettiriyor. Siyasette, bürokraside, iş dünyasında, sivil hayatta, sanatta, sporda her yerde Arap Milliyetçiliği yansımalarıyla yüzleştiğimiz Irak’ta bu yöndeki en büyük etkiyi elbette ki azınlıklar ve Türkmenler hissediyor.

Zira Kürt Yönetimi pek çok anlamda gücünü ve etkisini ispat etmiş önemli bir denge şu an. Irak’taki Arap Milliyetçiliği baskısı arttıkça Kürt Milliyetçiliği de güçlenerek tepki verecektir bu duruma. Fakat aynı durum son dönemde oldukça zayıflayan Türkmenler için geçerli değil. Şu an Irak’ta azınlıklar statüsünde görülen Türkmenlerin yaşadıkları sorunlar sonrasında Araplaşmaya yenilmemeleri imkansız gibi görünüyor.

Özetle Irak’ta hiçbir şey eskisi gibi değil artık. Yeni denklemleri, yol haritaları, ittifakları, güç dengeleri ile Irak farklı bir senfoniye geçti. Bu doğrultuda Türkiye’nin de nasıl bir strateji belirleyeceği merak ediliyor.
Bununla birlikte son dönemde Irak’ta etkisini bir hayli görmeye başladığımız Azerbaycan’ı da unutmayalım derim.
Azerbaycan’ın Irak’ta olması belki de yeni bir güç dengesinin belirlenmesine sebep olacaktır. Zira Şii kodlarının hakim olduğu Irak’ta Azerbaycan’ın var olması, İran’ın oluşturduğu egemenlik zehrine karşı panzehir oluşturulması umudunu da beraberinde getiriyor. Öyle görüyorum ki Azerbaycan sosyal-kültürel anlamda Iraklı Türkmenler başta olmak üzere Irak geneline fazlasıyla etki edebilir.
Türkiye’nin son yıllarda daha geniş bir dünya çerçevesinde başarılı bir diplomasi/askeri/denge gücü olması sebebiyle sorumlulukları bir hayli arttı. Bu sebepten Azerbaycan’ın Irak başta olmak üzere coğrafyadaki sosyal-kültürel-iletişim çalışmaları yapması elbette ki önemli…