İNSANLIĞIN YARATTIĞI TEHDİTLERDEN TABİATIN YARATACAĞI TEHDİTLERE

Hasan KÖNİ 31 May 2016

Hasan KÖNİ
Tüm Yazıları
Dünyamız için yapılan güvenlik araştırmalarında artık oluşan ve oluşacak tehditler ikiye ayrılıyor: İnsanların yarattığı tehditler, tabiatın yarattığı tehditler.

Dünyamız için yapılan güvenlik araştırmalarında artık oluşan ve oluşacak tehditler ikiye ayrılıyor: İnsanların yarattığı tehditler, tabiatın yarattığı tehditler. İnsanların yaratığı tehditler biliniyor. Bunları; iç savaşlar, terörizm, savaşlar, transnasyonal suç örgütleri olarak tanımlayabiliriz. Tabii bu tehditlerin arkasında devletler var, silah tacirleri var ve gene devletlerin kendilerini gizleyerek oluşturdukları  uluslararası ağlar var. Tabiatın yarattığı ve yaratacağı  tehditler arasında, çoraklık sonucu gıda güvenliği ,kuraklık, açlık, su baskınları, seller, tsunamiler, volkanlar, depremler, vs. var. İnsanların yarattığı tehditler ile tabiatın yarattığı felaketler birleşince insanlığın  kökleri sarsılıyor. İşin ilginç tarafı insanların tüketim ihtirası tabiatın dengelerini bozarak kendi yaratığı tehditlere yenilerini eklemiş bulunuyor. İşte fosil yakıtlar kullanarak çevrenin kirletilmesi, sürekli  atmosfere yığdığımız karbon gazı yeni felaketlere yol açıyor. Ancak, imzalanan ve yürürlüğe girmesi beklenen İklim Anlaşması ile artık 15-20 sene içinde fosil yağların kullanımına ve hatta kömürün üretilmesine son verilecek.

Ekonomileri  petrol ve gaz üretimine dayanan ülkeler, çıkardıkları kömürle varlıklarını sürdüren şehirler ve bu işlerde  çalışanlar ne olacak? Bunun cevabı yenilebilir enerji üretimine geçmek ve bu enerjilerin üretiminde kullanılacak  üretim tekniklerini yeni nesillere öğretmek olarak belirtiliyor. Yenilenebilir enerjiler, güneş enerjisi, rüzgar, su ve sudan ayrıştırılan hidrojen olarak belirtiliyor. Bu yeni enerjiler içinde en çok ümit bağlananı güneş enerjisi. Günümüzde on ülke güneş enerjisi kullanımında başı çekiyor. En başta  35.5 gigawat ile Almanya geliyor. Almanya elektrik kullanımına yılda 3.3 gigawat yeni güneş enerjisi kapasitesi ekliyor. Eklenen  bu enerji sayesinde  yakında bazı riskler yaratabilecek olan nükleer enerji kullanımını terk etmeye hazırlanıyor. Almanya’yı sırasıyla Çin, İtalya, Japonya, Amerika, İspanya, Fransa, Avusturya, Belçika, İngiltere izliyor. Diğer ülkelerde sıradalar.

Birçok ülkenin enerji bakanlıkları içinde kurulan araştırma laboratuvarları ile nasıl daha fazla güneş enerjisinden faydalanılabileceği araştırılıyor. Güneş panelleri ile yeryüzünde elde edilen güneş enerjisi miktarı atmosferdeki koşullar nedeniyle engelleniyor. Bu nedenle düşünülen ve yakında gerçekleştirilecek olan dünyanın geo yörüngesine dünyadan 36.00 km uzağındaki uzaya - güneş panelleri  yerleştirme çabalarına girişmiş durumdalar.[1]Amerikan Enerji Bakanlığı kendiliğinden panelleri açarak güneş enerjisini toplayacak uyduları tasarlamış bile. Bunların yanında  mikro dalga veya lazer gücü yansıtıcıları olacak. Yansıtıcılar uzaya yayılarak güneş ışıklarının güneş panellerinde toplanmasını sağlayacaklar. Bu paneller güneş gücünü mikrodalgalara veya lazere dönüştürecek ve toplanan güç bir ışın hüzmesi olarak Dünya’da bulunan güç alıcısına gelecek. Şimdilik  güneş enerjisi uyduların  uzaya nasıl yerleştirileceğiyle meşguller.

Tabii bütün bu gelişmelerin uluslararası hukuka uygun olması gerekiyor. Yörüngeye oturan enerji istasyonlarının muhtemelen radyo  frekanslarını kullanmaları zorunlu. Ancak,  Uzay Antlaşması’nın 1 ve 2 maddelerine ve Ay Antlaşması’na göre devletler yeni bir anlaşma yapmadan uzayın kaynaklarını kullanıp veya yok edip veya ticarileştirip satamazlar. Uzaydan elde edilecek güneş enerjisi gücü bütün insanlığın ortak malı olmak durumunda. Öte yandan, enerjinin taşınması için radyo frekanslarının kullanılacak olması, Uluslararası Telekomünikasyon Antlaşması’nın yeniden gözden geçirilmesini gerektiriyor. Uzaydan enerji  transferinin şimdiye kadar kullanılan radyo frekanslarıyla sağlanan iletişim hizmetlerinin aksamasına neden olabiliyor. Bu hususta da devletlerin anlaşması gerekiyor. Bir de bütün bu hizmetler için yeni teknolojileri kullanabilen personelin yetişmesine gereksinme var. Bütün bu gelişmelerin tamamlanabilmesi için dünyanın önünde 15-20 senesi var. Yeni temiz enerji kullanımı ve geliştirilme yöntem ve teknikleri gelişmekte olan ülkelere öğretilemezse, bu sefer yapılacak analizlerde insan sonrası dünya yapısı üzerinde araştırmalar yapılması öngörülüyor. Bu arada insan oğlu petrol ,din, para ve iktidar için birbirini yemeğe devam ediyor. İyi şanslar.

[1] Konunun bilimsel yönün için  iki gencimizin yaptığı bir araştırma var: Ercan Yıldız ve Alim Rüstem Aslan” Günebakan: Uzay Tabanlı Güneş Enerji Sistemi”, Havacılık ve Uzay Teknolojileri Dergisi ,Ocak 2015.