EKONOMİDE KIRILGANLIK

Bora YARGIÇ 27 Şub 2024

Bora YARGIÇ
Tüm Yazıları
İngilizce'si "Economic Vulnerability" olarak tanımlanan "Ekonomi kırılgan" ifadesi, bir ekonominin dengesiz veya hassas olduğunu ifade ediyor.

Economic Vulnerability, ekonominin çeşitli iç ve dış etmenlere karşı dirençsiz olduğu anlamına geliyor.

Kırılgan bir ekonomi, küçük bir dış şok veya iç kriz durumunda hızla kötüleşebilir ve ciddi zarar görebiliyor.

Kırılganlık, bir ekonominin yapısal sorunları, mali dengesizlikleri, siyasi belirsizlikleri veya dış ticaret dengesizlikleri gibi faktörlere bağlı olabilir.

Örneğin, bir ekonomide yüksek enflasyon, dış borçlar, düşük tasarruf oranları veya politik istikrarsızlık gibi faktörler, ekonomiyi kırılgan hale getirebilir.

Ekonomi kırılgan olduğunda, genellikle hükümetler ve merkez bankaları bu kırılganlıkları azaltmak için politika önlemleri alıyorlar.

Bu önlemler arasında mali disiplini sağlamak, dış borçları yönetmek, para politikasını düzenlemek ve yapısal reformları uygulamak gibi adımlar bulunur. Bu önlemler, ekonominin dayanıklılığını artırarak kırılganlığı azaltmaya yardımcı olabilir.

 

Bugünkü yazımda, yükselen piyasa ekonomilerde kırılgan ekonomiler ve konunun detaylarına bir göz atalım..

 

EKONOMİK KIRILGANLIK NEYİ İFADE EDİYOR?

 

Ekonomik kırılganlık, bir ekonominin ekonomik açıklıktan kaynaklanan dışsal şoklara maruz kalması olarak tanımlanırken, ekonomik dayanıklılık, bir ekonominin bu tür şokların etkilerine dayanma veya bu etkilerden kurtulma konusundaki politika kaynaklı yeteneği olarak tanımlanıyor.

 

Yine, ekonomik kırılganlık, bir ekonominin dış etkilere veya iç dinamiklere karşı direncinin zayıf olduğu durumu ifade eder.

 

Bu kırılganlık, çeşitli faktörlere bağlı olarak ortaya çıkabilir ve ekonomiyi olumsuz etkileyebilir.

Örneğin:

Dış Ticaret Dengesi: Bir ekonominin dış ticaret dengesizlikleri, ithalat ve ihracat arasındaki dengesizlikler, döviz kuru dalgalanmaları gibi faktörler kırılganlık oluşturabilir.

 

Mali Sektör Sorunları: Bankacılık sektöründeki sorunlar, kötü kredilerin artması, banka iflasları veya likidite sorunları gibi durumlar ekonomik kırılganlığa neden olabilir.

 

Kamu Borçları: Yüksek kamu borçları ve buna bağlı olarak artan faiz ödemeleri, ekonominin kırılganlığını artırabilir.

 

Politik Belirsizlik: Siyasi istikrarsızlık, belirsizlik ve politik çalkantılar, yatırımcı güvenini azaltabilir ve ekonomik kırılganlığa yol açabilir.

 

Doğal Afetler ve Dış Şoklar: Doğal afetler, uluslararası krizler, enerji fiyatlarında ani artışlar gibi dış şoklar ekonomik kırılganlığı artırabilir.

 

Gelir Eşitsizliği: Yüksek gelir eşitsizliği, sosyal huzursuzlukları artırabilir ve ekonomiyi kırılgan hale getirebilir.

Bu faktörlerden herhangi biri veya birkaçı bir araya geldiğinde, bir ekonominin direnci azalabilir ve kırılganlık artabilir.

Bu nedenle, bir ülkenin mali idaresi ve ekonomi politikasını uygulayıcıları, ekonominin kırılganlığını azaltmak için bu faktörleri dikkate alarak politikalar geliştirmeye çalışırlar.

DÜNYA EKONOMİSİNDE KIRILGANLIĞA BAKIŞ NASIL?

 

Birleşmiş Milletler tarafından; dünya ekonomisinin iyileşme sinyalleri verdiğini ancak, küresel ekonomik büyümenin hala kırılgan olduğunu, iş kayıplarının devam ettiğini belirtiliyor.

 

Küresel Kalkınma Merkezi tarafından yayınlanan endeks, bir dış şokun gerçekleşmesi durumunda hangi ülkelerin ekonomik ve mali açıdan en fazla etkileneceğini açıklamıştı.

 

Bu endekse göre, Sri Lanka ve Arjantin'in küresel mali koşulların kötüleştiği ortamda bir şok yaşanması durumunda en kırılgan ekonomiler olduğu belirtildi.

 

Açıklanan endekse göre; Türkiye, Brezilya, Angola ve Ekvador gibi ülkelerin peşinde yer alarak, kırılganlığı artan ülkeler arasında mali verilerle gösterilmişti.

Raporlarda da belirtilen finansal verilere göre; özellikle gelişmekte olan ülkelerin genel olarak ekonomide daha kırılgan olduğunu söylememiz mümkün.  

Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası ve hükümetler tarafından yayınlanan verilere dayanan raporlara göre de bir dış şokun gerçekleşmesi durumunda ülkelerin ekonomik ve mali açıdan en fazla etkileneceğini belirtelim. 

Dünyadaki ülkelerin ekonomik kırılganlığına baktığımızda, Türkiye dış finansmana en fazla ihtiyaç duyan ülkeler arasında yer alıyor.

Küresel Kalkınma Merkezinin yayınladığı raporları incelediğimizde, Arjantin, Tunus, Sri Lanka ve Türkiye'nin en yüksek dış finansman ihtiyacı oranına sahip ülkeler olduğu belirtilmiş.

Gelişmekte olan ekonomilerde özellikle ekonomik kırılganlığın yüksek olduğu ülkeleri incelediğimizde, bu ülkelerin borç yüklerinde azalmanın olmaması durumunda ülke ekonomisinde iyileşme ve refaha kavuşmanın zor olacağını ilave olarak hatırlatalım.

Dünyada bölgesel olarak krılgan ekonomisi olan ülkeleri ve bölgeleri incelediğimizde;

·         Afrika'da bazı Sahra Altı ülkeleri, düşük gelir seviyeleri, yüksek dış borçlar, politik istikrarsızlık ve doğal afet riskleri nedeniyle kırılgan ekonomilere sahip olabilirler.

  • Orta Doğu'da, petrol gelirlerine dayalı ekonomiler, petrol fiyatlarındaki dalgalanmalara son derece hassas olabilirler ve bu da ekonomik kırılganlık yaratabilir.

 

  • Latin Amerika'da bazı ülkeler, yüksek dış borçlar, siyasi belirsizlik ve dış ticaret dengesizlikleri gibi faktörler nedeniyle kırılgan ekonomilere sahip olabilirler.

 

EKONOMİDE KIRILGANLIĞI AZALTMAK İÇİN NE YAPMALI?

Ekonomideki kırılganlığı azaltmak için bir dizi politika ve strateji uygulanabilir. Bu ekonomilerde kırılganlığı azaltmak için alınabilecek bazı önlemleri sıralayalım:

Makroekonomik Stabilite Politikaları: Enflasyon, işsizlik ve dış ticaret dengesi gibi makroekonomik göstergeleri izleyen ve yöneten politikalar ekonomik istikrarı sağlayabilir. Bu politikalar arasında para politikası, bütçe politikası ve mali politika yer alır.

 

Dış Ticaret Dengesi İyileştirmesi: İhracatı artırmak ve ithalatı azaltmak için ticaret politikaları ve ticaret anlaşmaları yoluyla dış ticaret dengesini iyileştirmek ekonominin kırılganlığını azaltabilir.

 

Mali Sektör Reformları: Bankacılık düzenlemeleri ve denetimleri güçlendirilerek bankaların sağlamlığı artırılabilir. Ayrıca kötü kredi yönetimiyle mücadele etmek ve finansal piyasaları daha şeffaf hale getirmek de önemlidir.

 

Kamu Borç Yönetimi: Sürdürülebilir bir borç politikası izlemek ve kamu borçlarını kontrol altında tutmak ekonominin kırılganlığını azaltabilir. Bu, kamu harcamalarını dengelemek ve etkili vergi politikaları uygulamak anlamına gelir.

 

Kurumsal Güçlendirme ve Yönetişim Reformları: Yolsuzlukla mücadele etmek, kurumsal şeffaflığı artırmak ve hukukun üstünlüğünü sağlamak, ekonominin güçlenmesi ve kırılganlığın azalması için önemlidir.

 

Yatırım ve İnovasyon Teşvikleri: Yatırımı teşvik etmek ve yenilikçiliği desteklemek, ekonominin çeşitlenmesine ve rekabet gücünün artmasına yardımcı olabilir. Bu, gelecekteki dış şoklara karşı daha dirençli bir ekonomi yaratmaya yardımcı olabilir.

 

Sosyal Güvenlik Ağlarının Güçlendirilmesi: Sosyal yardım programları ve sosyal güvenlik ağlarının güçlendirilmesi, ekonomik şoklara karşı vatandaşları koruyabilir ve ekonominin kırılganlığını azaltabilir.

Bu önlemler, ekonominin kırılganlığını azaltmak için genel bir çerçeve sunar. Ancak her ülkenin benzersiz koşulları ve ihtiyaçları olduğu için, uygulanacak politikaların belirlenmesi için dikkatli bir analiz ve değerlendirme gerektiğini de hatırlatalım..