​CHP'DE YAŞANAN TAHT KAVGALARI

Ekin GÜN 10 May 2017

Ekin GÜN
Tüm Yazıları
16 Nisan tarihi itibariyle artık partilerden ziyade kişilerin ön plana çıkacağı bir sisteme geçmiş olduk.

16 Nisan tarihi itibariyle artık partilerden ziyade kişilerin ön plana çıkacağı bir sisteme geçmiş olduk. Dolayısıyla liderlik kabiliyeti olan, belli bir programı ve vizyonuyla göz dolduran, topluma karşı iddiası ve sözü olan kişi 2019 seçiminde ipi göğüsleyecek.

Pek tabi bu kolay bir şey değil. Mevcut sisteme baktığımızda Tayyip Erdoğan dışında ikinci bir ismin olmadığını ve liderlik vizyonu taşıyan kişinin yine aynı şekilde Erdoğan olduğunu söyleyebiliriz. 2002 yılından bu yana da bu böyle gelişiyor, AK Parti’den ziyade Erdoğan’ın karizmasının hep önde olduğunu görebiliyoruz.

Muhalefet cephesinde ise bunu gören ilk isim Deniz Baykal oldu. Baykal’ın son dönemde yapmış olduğu açıklamalar 16 Nisan referandumunun neler getirdiğini ilk anlayan kişinin o olduğunu bizlere gösteriyor. Öyle ki 16 Nisan’la birlikte partilerden ziyade kişilerin ön plana çıktığını ve CHP’nin liderlik vizyonuna sahip bir kişiyi çıkaramazsa 2019 seçimlerini şimdiden kaybedeceğini Deniz Baykal da anlamış olmalı ki son dönemde tuhaf açıklamalar yapıyor.

Çünkü 2019 seçimlerinde %50+1’i bulamayan kişi Cumhurbaşkanı seçilemeyecek. Haliyle böyle bir kişinin toplumun yarısından fazlasının rızasını alması gerekiyor. Böyle bir tıynete sahip kişi de durum itibariyle CHP’de yok. Baykal’ın Abdullah Gül önerisi de buradan geldi. Gül üzerinden yapmış olduğu açıklamalar bana göre başka bir açıdan Kılıçdaroğlu eleştirisine de tekabül ediyor. Ve üzerine şunu söyleyebiliriz ki, Baykal genel başkan olmak istiyor. “CHP’nin genel başkanı aynı zamanda Cumhurbaşkanı adayı olmalı” diyerek kastettiği de bu.

Kılıçdaroğlu’nun 2019 seçimlerinde Cumhurbaşkanı adayı olacağını ben şahsen düşünmüyorum. Olmaması demek, “bu seçimi biz kaybettik” demenin başka bir açıklaması. Kılıçdaroğlu da eldeki milletvekilliğinden olmamak için kendini riske atmayacaktır ama partide kaynayan kazanlar onu 2019’a nasıl taşıyacak onu da hep birlikte göreceğiz.

Baykal’ın Gül önerisi, Gül’e bayıldığından falan değil. Özellikle Türkiye toplumunun muhafazakâr hassasiyetlere önem verdiğini çok iyi biliyor ve bununla birlikte toplumun CHP’li olmayan kesimlerinden oy alabileceğini düşünüyor. Bu önerinin özetle sebebi bu. Başka bir açıdan ise AK Parti’de karışıklık çıkartmanın hesaplarını yapıyor ama AK Parti’nin bu oyuna geleceğini söylemekte hata olur. Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan’da Baykal’a gereken cevabı verdi.

CHP’de Selin Sayek Böke’nin istifası, Fikri Sağlar’ın disipline sevk edilmesi, Muharrem İnce’nin Kılıçdaroğlu’nu eleştiren açıklamaları CHP’de suların durulmayacağını bizlere gösterebilir. Lakin bakıldığında CHP’ye gelen genel başkanların ilk icraatı delege sistemini değiştirmek olmuştur. Olası bir kurultayda şuan itibariyle Kılıçdaroğlu’nu devirebilecek kimse yok. Çünkü delegelerin çoğu Kılıçdaroğlu’nun getirdiği delegeler ve dolayısıyla Kılıçdaroğlu’nun karşısına dikilen adayların onu ne kadar zorlayacağı da ayrı bir soru işareti.

CHP’de 16 Nisan’dan sonra yaşanan ve Kılıçdaroğlu’nun ortamı geren konuşmaları koltuğunu konsolide etme gerçeğiyle örtüşebilir. Çünkü gerek CHP tabanı gerekse de toplumun büyük çoğunluğu Kılıçdaroğlu’yla başarı gelmeyeceğini çok net biliyor. Kılıçdaroğlu’nun almış olduğu oy oranının da Erdoğan karşıtlığından kaynaklandığı da malum. Bu zihniyet yapısıyla ve toplumun belli bir kesimine hitap eden marjinal anlayışla 2019 seçimlerini şimdiden Erdoğan’ın kazandığını söylesek yanlış olmaz.

Tabi gelecek günler neler gösterir bilinmez. CHP’de yaşanan gelişmeler, Kılıçdaroğlu’nun bu durumu kontrol edememesi ve tüm bunların sonucunda olağanüstü bir kurultayın olup olmayacağı zaman içerisinde belli olacak. Ama CHP’de her ne kadar kazan kaynasa da bu kazan koltuk savaşları için kaynıyor bu kazanın kaynayıp taşması sonucunda topluma hitap edebilecek bir liderin ve anlayışın çıkması zor. Hatta imkansız bile denebilir.