CHP 'EVET' İLE 'HAYIR' ARASINDA KALANLARI KAÇIRMASIN…

Ekin GÜN 05 Şub 2017

Ekin GÜN
Tüm Yazıları
​Şimdi CHP'lileri bir telaş sardı ki sormayın gitsin.

Şimdi CHP’lileri bir telaş sardı ki sormayın gitsin.

Referandumdan “evet” çıkacak diye ödleri kopuyor, önce paket meclisten geçmesin diye bacak ısırıncaya kadar her şeyi yaptılar şimdi ise medyadaki memur yazarlarıyla halka hakaretler savurarak paslanmış zihniyetlerini gözler önüne seriyorlar.

Tabi bir de buna “mahalle” dedikleri yerden mahalle zabıtalığına soyunan bazı muhafazakârlar da destek vermiyor değil.

Ama onlar CHP’liler kadar bile olamadılar, yüreklice çıkıp ‘ben “hayır” veriyorum’ demekten de acizler.

Sözüm ona “hayır ile evet arasında” giden yazılar yazıyorlar ama serde delikanlı olmadıkları için “hayır’a” göz kırpıyorlar o nedenle direkt olarak “hayır” demeye yürekleri yetmiyor.

Anlayacağınız halleri CHP’den bile kötü, içler acısı…

Hatta durumu abartmış olacaklar ki “Hasan Cemal’leşme sendromu” yaşamalarına ramak kaldı, yakında onu bile geçecekler.

Çünkü şimdilerde “evet diyeceğim ama düşünürsem hayır” derim diye bir laf uydurdular, bu lafın etrafında dönüyorlar.

Halkı aptal yerine koymanın “mahalle zabıtalığı” hali bu olsa gerek diyeceğim de onların bilinçaltlarında tortulaşmış Kemalist tohumları bunu yapmalarına sebep oluyor.

Olay tamamen kronik yani anlayacağınız.

Açıkçası “hayır” cephesinin de “evet ile hayır arasında kalan” cephenin de birbirinden farkı yok, madalyonun ters yüzlerini bir güzel tamamlıyorlar.

E ne diyelim, 2019’da adaylıklarını CHP’den koyarlar, hiç değilse yasama faaliyetlerine katılırlar, herkes rahata erer.

Çünkü 15 Temmuz’da lideri ve ülkesi için canını ortaya koyan bu millet bugüne kadar CHP zihniyetine nasıl prim vermediyse bugünden sonra da vermez, bu zihniyete prim vermediği gibi karnından konuşan bu “çakma zabıtalara” hiç aldırmaz.

Böyle debelenip dururlar ancak.

Milletin umurunda değil çünkü, millet en kritik zamanlarda sessizce bekleyip sandıkta herkese şamar atmasını bilmiştir, bu referandumda da öyle olacaktır.

Ha tabi ola ki sandıktan ‘hayır’ çıkarsa da hep birlikte bu karara uyacağız, tahammül edeceğiz, milletin kararı neyse ona göre davranacağız.

Tabi sadece ‘hayır’ cephesinde CHP yok, Kemal Bey’in “hendekteki arkadaşları” da bu cephenin içinde.

Terör örgütü PKK ve onun siyasi uzantısı HDP’de ‘hayır’ için çalışacak, “hayır’ın” çıkması için ellerinden gelecek her türlü kirli tezgâhı ortaya koyacaklar.

Sadece bu da değil, Fetullahçı Terör Örgütü’de azılı “hayır’cılardan” elbet.

Kemal Bey en son birkaç ay önce Kanal D’nin ana haber reytingini düşürmeyi başaran Ahmet Hakan Coşkun’un CNN’deki programına katılmıştı ve “CHP’de FETÖ’cü yok, olması için bir ortam yok” demişti.

En basiti Kemal Bey’in danıştığı başdanışmanlarından Fatih Gürsul FETÖ’cü çıktı.

Beşiktaş Belediye Başkanları Murat Hazinedar’a ise 15 Temmuz alçak darbe girişiminden sonra yurtdışı yasağı koyuldu.

Bu “hayır” cephesi dediğimiz cephe birçok azılı şer grubundan oluşsa da adlarının değişikliğine kanmayın hepsi birbiriyle aynı hepsi birleşerek homojen bir yapıyı çoktan oluşturdular.

Onun için bunları ayrı ayrı değerlendirmeye gerek yok, bu cephenin bir olup da nasıl Türkiye düşmanlığı yaptıklarını biz de görüyoruz bu millette görüyor.

O kadar kısa, açık ve net.

Bir de şimdi çıktılar ve diyorlar ki: “Diktatörlük olmasın diye ‘hayır’ diyeceğiz”

E iyi arkadaş da sen Erdoğan’a şimdi de “diktatör” demiyor muydun hani, başkanlık gelince “diktatörlük” gelecekse o zaman şimdi “diktatör” değil?

Hangisi doğru ya da ne dediklerinin farkındalar mı onu bile bilmiyorlar anca sallıyorlar ya birisi tutar da oradan bir şey çıkartırızın derdindeler.

“Diktatörlük” görmeye hevesleri varsa cumhuriyet dönemlerine bakmaları yeter hatta 1950’ye kadar olan sürece bir göz atsınlar diktatörlük rejimini kendilerinin oluşturduğunu görecekler.

Zaten bu parlamenter sistemin oluşturulma amacı da bürokratik vesayetlerle kendi otoriter zihniyetlerini iktidarda olamasalar bile hep iktidarda tutmak.

Artık tarih kitaplarında yazan “kuvvetler ayrılığı” ilkesini de millete yutturamıyorlar çünkü “kuvvetler ayrılığı” dedikleri şey kuvvetler birliğinden öte bir şey değil.

Öyle bir palazlayıp bunu sunmuşlar ki bir de eğitimin içine katarak bunu “kuvvetler ayrılığı” diye reklam etmişler ki AK Parti gelene kadar bu furyaları hep iktidarda kaldı.

Zihniyetlerinin ürünü 1960 darbesine bile “devrim” demekten geri durmadılar.

Şimdi ise gerçek bir kuvvetler ayrılığı nasıl olacak onu yaşayacağız, yürütmenin yasama üzerinde baskı kurmadığı ve her erkin uzman kişilerle kendi işini yaptığı dolayısıyla da milletin gerçekten iktidar sahibi olduğu bir sistemden bahsediyoruz.

CHP bunu ister mi?

Tabi ki istemez, millete zulüm ettikleri sistem tam olarak savunmuş oldukları bu sistem olduğu için bu milletin onlara sittin sene paye vermeyeceklerini bal gibi biliyorlar.

Hal böyle olunca engellemek için her şeyi yapacaklar.

Tabi şaşırtıcı olan bu “hayır” korosunun dilinden konuşan “evet ile hayır arasında” gidip “hayır’a” göz kırpan mahalle zabıtaları.

CHP bu zat-ı muhteremleri kaçırmasın.

Koray Çalışkan’ın “analiz zekasından” daha faydalı olacaklarına kalıbımı basarım.

Hiç değilse “evet ile hayır arasında” dolanmanın profesyonelliği her “babayiğidin” harcı değildir.