Pasifik Okyanusu'nda Porto Riko, Florida ve Bermuda arasında yer alan meşhur Bermuda Şeytan Üçgeni, yıllardır gemilerin ve uçakların esrarengiz kazalar geçirmesi ile efsanelere konu olan bir bölge. Komplo teorisyenleri, bölgenin mistik manyetik alanı olduğunu bunun da gemilerin ve uçakların navigasyon sistemlerini bozduğunu öne sürüyordu. Bermuda Şeytan Üçgeni, yıllardır pek çok uğursuz kaza haberine konu oldu. Geçen hafta ise kazasız bir haberle gündeme geldi. Bu sefer ise yıllardır sahip olduğu kötü şöhretin asılsız olduğunu öğrendik.
Bilim insanı Karl Kruzselnicki, Bermuda Şeytan Üçgeni'nde yıllardır batan gemi ve uçakların oranının dünyanın herhangi bir bölgesinden daha fazla olmadığını söyledi. 

Kruzselnicki, Bermuda Şeytan Üçgeni'nin ekvatora yakın zengin bir bölgede yer aldığını bu nedenle de ulaşım trafiğinin yoğun olduğunu belirtti. 

Üçgen'e dair efsane, 1. ve 2. Dünya Savaşları'nda üst düzey askeri konvoy ve kurtarma aracının batmasıyla başladı. Gerçekte ise kötü hava koşulları ve insan hataları sebebiyle o dönemlerde pek çok deniz ve hava aracı kaza geçirip kayboldu ya da battı. Pilotların navigasyon hataları ile yönlerini kaybetmesi, uçuşlardan önce fazla alkol alması hatta düzgün uçuş ekipmanlarını almadan uçuşa çıkması sık rastlanan durumlardı.

Bermuda Şeytan Üçgeni'nde gerçekleşen kazaların çoğunda enkazlar ve kişilerin bedenleri bulunamadı. Bu da aslında ilginç değil son derece sık rastlanan bir durum çünkü Üçgen'in bulunduğu alanda okyanus çok derin. Günümüzde bile rezonans ve takip teknolojilerindeki büyük gelişmeye rağmen uçak ve gemi enkazları nadiren bulunabiliyor. 

Son yıllarda Bermuda Şeytan Üçgeni'nin manyetik alanında ya da diğer özelliklerinde sıra dışı durum olmadığı ispatlanınca komplocular bölgede yoğun metan gazı salımı nedeniyle gemiler ve uçakların okyanusa çekildiğini iddia etti. Son olarak bu iddia da bilim dünyası tarafından çürütüldü. Bermuda Şeytan Üçgeni'nin altında metan gazı rezervi bulunmuyor. 

Karaya vuran balina Paris'teki turistleri şok etti



Geçen hafta Paris'teki insanları Sen Nehri kıyısına vuran bir balina şaşırttı. Etraftan geçenler, kıyıya vuran 17 metre uzunluğundaki ispermeçet balinasını gördü. Balinanın cesedi insanlardan kordonla ayrılarak Kuzey Denizi Balina Derneği'nden gelen adli bilimciler tarafından incelendi. Sosyal medyada çokça paylaşılan balina, aslında Captain Boomer Collective isimli Belçikalı bir grup sanatçı tarafından tek gecede üretildi. Ekip, ölü balina kokusunu bile üretecek kadar detaylı çalıştı. 



Projenin amacı insanların doğa üzerindeki olumsuz etkisini çarpıcı bir örnekle göz önüne sermekti. Kuzey Denizi'nde yaşayan ispermeçet balinalarının Sen Nehri'ne yollarının düşmesi normal şartlarda mümkün değil. Birleşik Krallık'ta balina kurtarma ekibinden Proje Müdürü Rob Deaville, yılda ortalama 2 ila 5 arası ispermeçet balinasının sadece Birleşik Krallık sahillerine vurduğunu, tüm Kuzey Denizi kıyıları düşünüldüğünde bu sayının çok daha yüksek olduğunu söyledi. 2016'da bir ay içinde düzinelerce ispermeçet balinası İngiltere kıyılarına vurmuştu. Bu verilerin ışığında Captain Boomer Collective'in projesi doğru bir konuyu gündeme getirdi.

Nevrotik insanlar, rahat insanlara göre daha uzun yaşıyor



Nevrotiklik, insanların temel 5 psikolojik özelliğinden birisi. Diğerleri de yeni tecrübelere açık olmak, dışa dönüklük, uyumluluk ve bilinçlilik. Nevrotiklik, endişe, korku ve asabiyet duygularına yoğun yönelim hali olarak tanımlanıyor. Geçmişte araştırmalar nevrotiklikle depresyon, fobiler, panik atak, madde bağımlılığı gibi durumlarla ilişkisini incelemeye odaklanıyordu. Bunlar da sağlığınız için hiç de iyi olmayan şeyler. Son yapılan bir araştırma ise nevrotikliğin aslında ölüme karşı gizli bir fayda ve koruma sağladığını ortaya koydu.

Edinburgh ve Southampton Üniversitelerinden araştırmacı Catharine R. Gale, nevrotikliğin aslında kişileri sağlıkları söz konusu olduğunda rahat kişilere göre çok daha evhamlı yaptığını böylece sağlık sorunlarının erken tespitine neden olduğunu söyledi. Birleşik Krallık Biobank'tan 37 - 73 yaş arası 502.655 kişinin verileri, araştırmacılarca toplandı. 

Kişilere kendilerini ne kadar sağlıklı hissettikleri soruldu ve kişilik testi yaptırıldı. Ayrıca kişilerin fiziksel sağlık bilgileri, hastalık teşhis geçmişleri ve sigara içip içmedikleri, ne kadar hareketli oldukları gibi alışkanlıkları eklendi. Kişiler ortalama 6 yıl boyunca takip edildi.

Bütün verilerin ışığında araştırmacılar, kişiler kendi sağlıkları konusunda ne kadar evhamlı olursa kanser dahil pek çok sebepten ölüm risklerinin bir miktar düştüğünü ortaya koydu. Gale; "Sigara içmek, egzersiz, diyet, alkol tüketimi gibi alışkanlıklarla evham ve endişeli ruh halleri arasındaki ilişkiyi ortaya koyuyordu. Biz de endişeli ve nevrotik kişilerin daha sağlıklı yaşam tarzlarına yöneldiğini, kendi sağlıklarını yakından takip ettiklerini bu durumun da hastalıklara bağlı ölüm risklerini azalttığını gördük." dedi.