​ANKARA'DA NE DİYORSAK BEYAZ SARAY'DA DA ONU SÖYLEDİK

Ekin GÜN 19 May 2017

Ekin GÜN
Tüm Yazıları
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Trump arasında uzunca süredir beklenen o kritik görüşme gerçekleşti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Trump arasında uzunca süredir beklenen o kritik görüşme gerçekleşti. Kendi açımızdan olaya baktığımızda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’de ifade ettiğini ABD’de de söylediğini net bir şekilde görebiliyoruz.

Başından beri Türkiye haklı bir şekilde kendi güney sınırında PYD eliyle kurulmak istenen “terör devletine” karşı çıkıyor. Bu noktadaki talebimiz de ABD’nin PYD’yi diğer tüm terör örgütlerinden farklı görmemesi. Biz bu konuda netiz. ABD’nin PKK ile PYD’yi ayırmasına da karşı çıkıyor, güney sınırımızı tehlikeye itecek olan bu terör örgütüne kararlı bir şekilde karşı çıkıyoruz.

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’de dillendirdiği bu gerçeği Trump’la birlikte düzenlemiş olduğu ortak basın toplantısında da dile getirdi. Ankara’da neyi söylüyorsa Beyaz Saray’da da aynı cümleyi kurdu. Trump’ın terör örgütü PYD ile bir cümle kurmaması ama PKK ve FETÖ’ye karşı Türkiye’nin yanında olduğunu ifade etmesi ABD’nin PYD’ye karşı bakışını değiştirmediğini bize gösterebilir.

Çok fazla konu edilmese de önemli noktalardan biri Trump’ın “Türkiye’nin istediği silahlar için çalışacağız” sözü. ABD Türkiye’nin PKK ile mücadelede ihtiyacı olan silahların satışına yaklaşık üç yıldır izin vermiyor. Trump’ın bu sözünün o açıdan kayda değer olduğunu söylemekte fayda var. Başka bir açıdan da yukarıda da bahsettiğim gibi Türkiye’nin PYD ile PKK arasında bir fark görmediğini ve ikisini de terör örgütü olarak kabul ettiğini Beyaz Saray’da da söylemesi. 

Açıkçası Cumhurbaşkanı Erdoğan burada söylediği sözleri orada da söylemiş oldu. Yapmamız gerekeni yaptık. Bundan sonrasına bakacağız. Türkiye sınırını tehlikeye atacak her türlü terörist unsurun karşısında olmaya devam edecek ve kurulmak istenen “2. İsrail Devleti’ne” karşı tavrını da ortaya koyacak.

***

Bu nasıl bir yayıncılıktır? 

İlk olarak bu konuyu Melih Altınok köşesine taşıdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ABD Başkanı Trump’ın ilk buluşmasında tüm kanallar canlı yayına geçmişken TRT World Sharapova özel yayınındaydı!

Nereden bakarsanız bakın bu kabul edilebilir bir şey değil. Devletin İngilizce yayın yapan resmi kanalının konudan bu derece bihaber olması kabul edilemeyeceği gibi böyle bir yayın anlayışının ne amaç taşıdığını da tüm iyi niyetimle düşünmeye çalışıyorum.

Ama gelin görün ki işin içinden çıkamıyorum. Herhalde Sharapova’nın özel yayını TRT World’e göre daha çok önem atfediyordu!

***

FETÖ tahliyeleri kabul edilemez! 

Önce FETÖ sanığı Ömer Faruk Kavurmacı tahliye edildi, ardında da FETÖ sanığı Serdar Seyitoğlu. Her ikisinin de tahliye edilme gerekçeleri “hasta olmaları” ama her ne sebeptense mahkeme tarafından kamuoyunu bu noktada tatmin edici açıklamalar yapılmıyor.

Milletin FETÖ konusundaki hassasiyeti ortada. 15 Temmuz’dan sonra istisnasız bir şekilde millet devletin içine sızan bu terörist yapıdan kurtulmak istiyor. Devletinde bu noktada daha etkin ve hızlı adımlar atmasını talep ediyor. Bu haklı talebin giderek yükseldiğini söylemekte mümkün.

Açıkçası ben de bu tahliyelere karşıyım. FETÖ’yle mücadelede sıfır tolerans ve sıfır taviz duruşundan caymamak gerek. 249 şehidimize ve binlerce gazimize borcumuz var. Bunu da ancak FETÖ’yü bu topraklardan silerek ödeyebiliriz.