AMERİKAN SEÇİMLERİ VE TRUMP

Hasan KÖNİ 11 May 2016

Hasan KÖNİ
Tüm Yazıları
Amerikan Cumhuriyetçi partisinin artık başkanlığa aday olacak ismi belirlendi. Bizim gazetelerde yabancı basından etkilenerek Turmp'ın korkutucu yanı ortaya konuyor ve Trump şeytanlaştırılıyor.

Amerikan Cumhuriyetçi partisinin artık başkanlığa aday olacak ismi belirlendi. Bizim gazetelerde yabancı basından etkilenerek Turmp’ın korkutucu yanı ortaya konuyor ve Trump şeytanlaştırılıyor. Başkan adayının hakkında söylenenleri şöyle sıralamak mümkün: Meksika sınırına Çin seddi gibi duvar örülecek, Amerika yeniden şahlanacak, Amerika, dünyada tek ve rakipsiz  bir güç olacak, parazit olan göçmenlerden kurtulunulacak, Amerika’nın kapıları Müslümanlara kapatılacak, Çin’e haddi bildirilecek, dış kaynak kullanımı sona erdirilecek, Amerika’ya yük getiren NATO kaldırılacak, Putin’le işbirliği yapılacak, Amerikan ordusu güçlendirilecek.

Bir  çok ülke Trump’ın söyleminden rahatsız oluyor. Ancak gelişmelere  Amerikan ortasınıfı ve işçileri gözünden baktığımızda durum biraz değişik. Önce, Meksika olayından başlayalım. Her sene binlerce Meksikalı California,Texas, New Mexico sınırlarını geçerek Amerika’ya çalışmaya geliyor. Bir kısmı Amerika’da kalıyor ve Amerikalıların işlerini çalıyor. Amerika, Kanada, Meksika arasında kurulan ekonomik işbirliği örgütü NAFTA’ya rağmen Meksikalılar ekonomilerini düzeltemiyorlar. Tuhaf bir şekilde aynı durum Avrupa’da da var. Latin kökenli; Fransa, İtalya, İspanya, Portekiz ve tabii bunların dışında kalan Yunanistan, ekonomilerini düzeltemiyorlar. Aynı durum Kanada’nın Latinlerin oturduğu Quebec bölgesinde de aynı. Quebec bölgesi İngiliz asıllıların oturduğu diğer yerlerden ekonomik olarak daha geride. Çin’e gelince zaten Obama yönetimi Çin’i Kuzey ve Güney Çin denizinde sıkıştırıyor, Japonya’yı Çin’e karşı kışkırtıyor, bizim Uygur Türklerini tahrik ediyor, Nepal, Myanmar üzerinden Çin’i tehdit ediyor, Çin’in petrol yollarını tıkıyor. Tek yapamadığı kendi iş adamlarının ucuz iş gücü kullanmak için Çin’de üretim yapmaları. Amerika’nın durduramadığı iş adamları Amerikan işçisinin  işlerini kaybetmesine ve aç kalmalarına yol açıyor. NATO konusunda, Amerika’nın müttefiklerine büyük yardımları var. Elli senedir teknoloji üretemeyen müttefiklerine yardım ediyor. Onları korumak için tam  sekiz yüz askeri üs açmış bulunuyor. Şimdi bu üslerin masrafını ödeyin diyecek. Müttefik ülkeler korunmak istemiyorlarsa NATO’dan ayrılabilirler. Sizce bunu yapacak ülke var mı? Avrupa ve diğer Amerikan müttefiklerini kendilerini koruyabilirler mi? Amerikan ordusunun güçlendirilmesine gelince; yılalrdır milyarlarca dolar harcıyan askeri-endüstriyel yapılanmadan gittikçe fakirleşen Amerikan orta sınıfı bıkmış durumda. Amerikan halkı kendisinde petrol bulunmasına rağmen niçin Ortadoğu’da altı trilyon harcanıp savaşıldığını anlamıyor.

Trump’ın söylemlerinden acaba korkmak mı gerekiyor? Bu konuyu Başkan Obama’nın politikalarına bakarak cevaplandırabiliriz. Başkan Obama, George Bush’dan sonra iktidara geldiğinde dünyayı sevinç kaplamıştı. İlk ziyareteni Ortadoğu’ya, Türkiye’ye yaptı, Mısır’a gitti ve İran’a barış için elini uzatttı. 2008 yılında yapılan savaşlar ve havadan yaratılan fonlar yüzünden Amerika iflas etmiş ve Amerikan halkı Wall Street denen sermaye piyasasını basmıştı. Ancak iki sene içinde yaratılan ümitler suya düştü. Ortadoğu, Ortadoğu baharı denen hareketlerle karıştı. Mısır’da askeri darbe oldu. Amerika, Suriye’de demokrasi kurmaya rejim değiştirmeye kalktı. Avrupa, Ortadoğu birbirne girdi ve binlerce kişi göç etmeye başladı. İnsansız hava araçlarıyla binlerce Arap öldürüldü. Yemen’de savaş çıktı. Ortadoğu barışını  kurmak için Obama İsrail’i zorlayınca, İsrail Başkanı Netanyahu Amerikan parlamentosu önünde Obama’yı fırçaladı. Obama sessiz kalıp İsrail’e daha fazla askeri yardım yapmak zorunda kaldı. Çin’e yapılan baskı, Obama’nın, ”Çin Pivot”u politikasıyla çoştu. Rusya  ile Gürcistan, Ukrayna, Baltık, Arktik bölgede ve Türkiye üzerinde çekişmeler arttı. Hatırlatalım ,Başkan Obama Nobel Barış Ödülü almıştı. Başkan Obama’nın fakirlerin sağlık sigortasına kavuşmaları için yasalaştırdığı “Obamacare” adlı yasa kuşa dönüştürüldü. Belki Küba ile yaptığı barış anlaşması ve İran’la yaptığı, ancak seçimlerden sonra geleceği belli olmayan, nükleer anlaşma onun barışa hizmeti olarak anılacak. Barışçı Obama mı Trump mı daha korkutucu?

Demek ki lobilerin Amerikan anayasal sisteminin üstünde rol oynadığı bir yapıda hiçbir başkan adayının seçim sırasındaki atışları asla korkutucu veya ümit verici olmamaktadır. Amerika’daki değişik lobilerin istekleri, baskıları ve seçim sistemine soktukları paralar izlenecek politikaların yönünü tayin etmektedir. Zaten seçime girecek adayların hepsi büyük Musevi kurluşu olan AIPAC önünde ne gibi faydalı işler yapacaklarkını anlatmışlardır. Geri kalan Turmp’ın seçimi ile ilgili  analizlar ve gazete  yazıları basının geçinmesini sağlayan laf ve gösterilerden ibarettir, diyoruz.