​ "İSTİKRAR MUCİZEDİR"

Cemalnur SARGUT 27 Nis 2017

Cemalnur SARGUT
Tüm Yazıları
İbadetin çokluğundan çok, onun sürekli yapılabilmesi önemlidir.

İbadetin çokluğundan çok, onun sürekli yapılabilmesi önemlidir. Düzenli ve intizamlı yapılan ibadetten daha çok feyiz ve daha çok haz alırız. Biz buna “İstikrar” diyoruz. Kenan er-Rıfaî Hazretleri, “İstikrar mucizedir” buyuruyor. Yani insanı en çok Allah’a yaklaştıran şey, vazgeçmeden çalışmaya devam etmektir. Efendimizin şu sözünü alabilirsin; “Yürü, ölüm bile seni yolda bulsun”. Aslında “İstikamet; herkesin kendi ismine doğru yürümesi” demektir. İstikamet: Yürümek demektir. İstikrar da: Bu yürüme üzerinde sabit kadem olmaktır yani vazgeçmemek demektir.

İbadetin niteliği önemlidir. “İbadet”in kelime anlamı: Kul ile Allah’ı birleştirmek, kulun Allah’ını hissetmesi, O’nu idrak etmesi, kendini O’nun bir parçası olduğunu hissetmesidir, görmesi ve idrak etmesidir. Bu da insanı, Allah’ın huzurunda sabit tutar. Allah’ın huzurunda sabit olunca da, insan huzurlu olur. İşte “Onlar için korku ve hüzün yoktur” Ayet-i Kerime’si bu tür insanlar için gelmiştir. Çünkü başarılı olmaktan çok bu yolda olmanın öneminden bahsedilir. Karınca hikayesini bilirsiniz; karıncaya “Senin Kâbe’ye gitmen çok zor” demişler. O da cevaben  “Yolundayım” demiş. İşte karıncanın hâli bile bize örnektir, çünkü insanı en çok şaşırtan şeylerden biri; kendisinin çok hatalı olduğunu ve ibadet etmeye yetkili olmadığını düşünmesidir. Hâlbuki insanın ibadetinden gaye zaten, kendi eksikliğini ve hiçliğini bilerek, tamamlanmak için Allah’a yönelmesidir. Hatalıysa, daha çok ibadet etmesi gerekir. “Ben hatalıyım benim nasılsa ibadetim makbul değil” gibi, saçma sapan düşüncelerden uzaklaşmak gerek. Böyle psikolojiden kurtulmak gerek. Özellikle  “İbadetim sayesinde ben tekrar idrake kavuşacağım, Allah’ı idrak edeceğim” deyip, henüz çok büyük zevk almasa bile ibadette devamlılık şarttır.

Burada da gördüğümüz gibi, şeriata uymak ve bu uymayı da çok idrak edemediği halde yapmak teslimiyetin birinci şartıdır. Teslimiyet de gayreti gerektirir ve gayrete götürür bizi. Amelden de maksat istikamettir. İstikamet de istikrarı gerektirir. İstikrar kesintisiz olarak  bizim ibadetlerimizde devamlılığımızı sağlar.

Bir işte devamlılığı sağlamak zordur elbette. Yani insanlar içerisinde baktığınızda iyi şeylere başlanıyor ve sonu gelemeyebiliyor. Hani bu sırf ibadet için değil, diyete de başlayan insan bir hafta sonra bırakıyor mesela. Mürit olmak, “Kendi vücudunu irade etmek” demektir. İnsan, Allah’ına mürit olursa, vücudunu sevgilisinin hatırı için bazı zararlı isteklerden alıkoyar ve sevgiliye yakın olmak için devamlı yollar arar. İşte bu yakınlık ancak neyle sağlanıyorsa, o ibadettir zaten. Dolayısıyla insan âşık oldu mu devamlılık ister, sevgilisiyle hep görüşmek, hep beraber olmak ister. Ancak insani mecburiyetler, korku gibi duygularla ibadet yaparsa, işte o zaman ibadeti sanki mecburiyetmiş gibi yapar. İbadet gönülden yapılan bir ameldir. Onun için devamlılığı sağlayan şey de aşktır, Allah aşkıdır. Parçanın bütüne olan ihtiyacından doğar ki bu da, Allah’ın bir parçası olduğu şuuruyla kul ibadetlerini yerine getirir. Tasavvufî anlamda baktığınızda; aşk ve eğitim de en önemli unsur haline geliyor. İnsanın elindeki en büyük kalemi, silahı bu yolda, eğitim yolunda; aşktır. Çünkü aşk insana hem enerji verir, hem harekete geçirir, her ânını sevgilisine yönelmek üzere harekete geçirir, hem de kendi nefsiyle olan irtibatını kesmiş olur. Çünkü “Aşk” kelimesi “Işk” dan gelir ve sarmaşık gibidir. Nasıl sarmaşık bir evin etrafını sararsa, aşk da sararsa vücudunu, nefsani bütün arzu ve istekler gider, kul bütün haliyle Allah’a teslim olur. İbadetlerinde devamlılık ve istikrar olur. İstikâmet artar.

İbadetlerimizde iradeli bir şeklide devam edebilmek ve iradeyi sabit kılabilmek için. Allah’a bağımlı olmamız gerek. Yani dünyevi şeylere bağımlı olmak değil, Allah’a bağımlı olmamız lazım. Bu da bir mecburiyettir. Çünkü cüz küll’e bağımlıdır. Bunu idrak ettiği ölçüde insan insandır, yani kendinin Allah’ın bir parçası olduğunu idrak ettiği sürece... İşte bu idrak başlarsa, parça daima bütüne doğru hareket edecektir; bu da devamlılık sağlar. Bu bakımdan aşkın rolü çok büyüktür.