​Diyorum ki siyaset yazmayayım. Olmuyor. Aslında yazacağım şey siyaset de sayılmaz ama bir tarafından dokunacak. Bir pazar günü de kuralları gevşetelim.

Diyorum ki siyaset yazmayayım. Olmuyor. Aslında yazacağım şey siyaset de sayılmaz ama bir tarafından dokunacak. Bir pazar günü de kuralları gevşetelim.

Eskiden pazar günleri banyonun sobası yakılırdı ve tüm aile sırayla banyo yapardı. O banyo esnasında yaşça küçük olanları annesi babası yıkardı. Orada dönen muhabbetler eminim kişiliğimizin oluşumunda önemli yer tutmuştur. Banyo sobasının son demlerinde köze soğan yerleştirirdik. Güzel zamanlardı. Şimdi sobanın yerini kombilerimiz aldı. Ama anlatacağım şey banyo sobasıyla yakından ilgili değil, çocukluğumla da.

Üniversite yıllarında derslerinden keyif aldığımız Ünsal Oskay vardı. Kendisi şu anda hayatta değil. Ama dersleri ve bizlere yaşattığı güzellikler zihnimde taze. Derse girmeniz şart değil hava güzelse gidin bir film filan izleyin derdi. Yine de dersleri tıklım tıklım olurdu. Onu hayatın öznesi olmayı öğütleyen bir büyüğüm olarak hatırlamaya devam edeceğim.

Onun bir kitabının adıdır: Yıkanmak İstemeyen Çocuklar Olalım

Alman kayzeri memleketi gezerken ana babalar yavrucakları onun karşısına temiz pak çıkarmak için yıkamak isterlermiş. Yıkanmak ne demek: Sokaktan uzak kalmak demek. Çocuklar da yıkanmak istemezmiş.

Ünsal Hoca da şunu öğütlerdi: Yıkanmak istemeyen çocuklar olun. Haylazlık yapın.

FETÖ’nün beyinlerini formatladığı vatan evlatlarından istediğinin tam tersi yani.

Erdoğan, Ünsal Oskay’ın dersine hiç girmemiştir ama onu en iyi anlayanlardan biri. Cumhurbaşkanı mesela BM kürsüsünden dünyaya seslenirken aynı şeyi demek istiyor: Uslu çocuk olmayacağız. Yıkanmak istemeyen çocuklarız. Kayzer gelecek diye kendi tabiatımızdan fedakarlık yapamayız. Özetle söylenen şey bu.

Dün ortaya bir video çıktı. Muhtemelen 15 Temmuz öncesi çekilmiş. Liseli olduğu anlaşılan gençler Cumhurbaşkanı’nın olduğu bir toplantıya sızıyorlar. Ama protokole oturunca yakayı ele veriyorlar ve oradan kaldırılıyorlar. Gençler “yıkanmak istemiyor”. Neden bizi kaldırdınız diye basıyorlar itirazı. Hem de Cumhurbaşkanının bizzat kendisine söylüyorlar. Cumhurbaşkanı da diyor ki “ben içeri giriyorum beni takip edin. Aralardan maralardan dalın.”

İşte bu aralardan maralardan dalmak, dünya beşten büyüktür demenin mahalle dilindeki tercümesidir. Evet, edepli olun, evet saygılı olun ama yapmak istediklerinizden de vazgeçmeyin demek. Bu aralardan maralardan dalmak, yıkanmak istemeyen çocuklar olun demek.

15 Temmuz, darbelerle terbiye edilmiş bir milletin yıkanmak istemeyen bir çocuk olarak kendi iradesini ortaya koyması anlamına geliyordu. Aralardan maralardan daldı millet. Bunun Erdoğan’la ilgisi var tamam ama onu aşan bir şey. Elbette Erdoğan’ın katkısı önemli özgüven aşılanmasında ama millet artık bunu bir hayat biçimi haline getirdi. Hakkını arayan, geleceğe bakan gençler var. Erdoğan’ı elbette önemsiyorlar ama asıl önemli olan şey Erdoğan’ın onlarla aynı dalga boyunda ilerliyor olması.

Ünsal Oskay bu günleri görse, darbe girişimiyle ilgili neler yazardı doğrusu merak ederdim. Ama yıkanmak istemeyen bu kadar çocuğu bir arada görmek eminim onu gururlandırırdı.