İstanbul'un karanlık bir gecesinde, Ümraniye ilçesi sessizdi. Fakat bu sessizliği bir polisin yüreğini hedef alan kurşunlar bozdu.

Şeyda Yılmaz, henüz 27 yaşında, güzellik baharında, sevdiklerine veda etmeden son görevine çıkmıştı. Genç yaşta, devlete hizmet verenlerin onurunu taşımasına rağmen Şeyda suçla, suçlularla mücadele ederken hayatını kaybetti.

O gece, sıradan bir operasyonda olduğu gibi. "Motosiklet hırsızlığı" suçundan firar eden şüpheliyi yakalamak için ortaya çıkan polis ekipleri, belki de en korkunç senaryoyu hiç düşünmemişlerdi. Ancak işler biraz ters gitti. Firari şüpheli, yakalandığı sırada bir polis memurunun silahını ele geçirdi ve silahın soğuk namlusunu görevli polislere doğrulttu.

İhanetin ve çaresizliğin en keskin şekliyle Şeyda Yılmaz, kurşunların hedefi oldu. Bir polis memuru olarak canını vatanı için ortaya koymuştu, ancak sonu böylesine trajik olmamalıydı. Şeyda, yere yığıldığında henüz 27 yaşındaydı.

Hayatı daha yeni başlıyor, gelecekteki parlak umutlarla doluydu. Ancak kahraman polis memuru, ağır yaralarla tedavi edildiğinde, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Görev aşkı, onu hayatta tutmadı. O, vatanı uğruna, görev başında şehit verdi.

En acı taraf ise, Şeyda'nın bu sabah ailesine kavuşmak için 5 günlük izne çıkmaya başlayacak olmasıydı… Sevdiklerine sarılacak, belki de çocukluğunun geçtiği sokaklarda tekrar huzur bulacaktı. Ancak hayat ona bu fırsatı tanımadı. Hain bir kurşun, tüm bu hayalleri yarım bıraktı O, görevine sadık kaldı.

Şeyda Yılmaz, sadece bir polis memuru değil, aynı zamanda hayalleri, umutları ve sevdikleri olan genç bir kadındı. Yaşama sıkı sıkıya bağlıydı, ancak görev her şeyin önüne geçti. Bu vatan, güzel canlar bağrına bastı, ama Şeyda'nın hikayesi, muhteşem bir fedakârlığın sembolü oldu. Şimdi geride kalan ailesi, sevenleri ve meslektaşları, Şeyda'nın acısını yüreklerinde taşıyor.

Şehitler ölmez, vatan bölünmez derler. Şeyda Yılmaz, sonsuzluğa kanat açan kahramanlarımızdan biri oldu; Şeyda yalnız değildi, birlikte görev yapan meslektaşı KHS de yaralı, şüphelinin annesi PG gibi. Şimdi hastanede hayat mücadelesi veriyorlar.

Şeyda Yılmaz, yalnızca bir polis memuru değil, aynı zamanda bir evlat, bir kardeş ve bir kahramandı. Geriye kalan yalnızca gözyaşı değil, aynı zamanda onun hatırasını yaşatacak bir fedakarlık destanı. Belki ailesine kavuşamadan, yarım kalan hayalleriyle bu dünyadan göçtü.

Ancak Şeyda, adını Türk polisinin onurlu şehitlerinin arası yazdırdı. Şehitler ölmez, vatan bölünmez. Şeyda Yılmaz da bu kahramanlar arasında, cesareti ve fedakârlığıyla her zaman hatırlanacak.