Darbe, ordu veya diğer hükümet taraflarınca görevdeki lideri görevden almak için yapılan yasa dışı ve açık bir girişimdir.
Suriye'de gördüğümüz durum bir darbe değil; adeta bir devrim... Suriye'de Rafizî-Nusayri Esed'in Baas Rejiminin devrilmesi ile katil Esad'ın ülkeyi terk etmesi bir darbe olarak değil dünya çapında bir devrim olarak nitelendirildi. Çünkü Esad'ın sadece Esad'tan ibaret olmadığı muhalif mücahitlerin devrimi ile ortaya çıktı. Suriye, Baas rejiminin zehirli larvalarından bir bir temizlenmeye devam ederken İran, Hizbullah ve Esad marifetiyle Suriye'de;
• 2.6 milyon insanın katledildiğini,
• 3.5 milyon insanın yaralandığını,
• 12 milyon insanın ülkesini terk ettiğini,
• 2 milyon çocuğun yetim ve öksüz kaldığını,
• Lübnan'a sığınan kadınların satıldığını,
(Bakire olanların 1500 dolara, dul olanların 500 dolara...)
• Halkın açlık ve yoksulluktan öldüğünü,
• 30.000 kadının zindanda yaşadığını, unutmamak gerekir.
Baas Rejimi'nin çökmesiyle;
-Suriye, Esad rejimi döneminde çoğunlukla Lübnan üzerinden kaçakçılığı yapılan ve son derece bağımlılık yapan Captagon uyuşturucu üretiminde "küresel bir lider" haline gelmişti. Küresel çapta yasa dışı en büyük uyuşturucu şebekesi çökertildi.
- Sednaya gibi hapishanelerde tutukluların asıldıktan sonra preslendiği akıl almaz işkenceler,
- Kadınların ayaklarından asılıp şok verildiği ve tecavüz edilerek hamile bırakıldığı yürek burkan hadiseler,
-Sapkın Nusayri ve Molla Rejimi düşüncesiyle ilahlık taslayanların, insanları diri diri gömmeleri,
-Kendi düşüncesinden olmadıkları için hatta Müslüman dahi olmayanların mezhepçi sapkın ideolojiyle yaptığı katliamlar son buldu.
-Suriye, yaşadığı devrim neticesinde bugüne kadar kendini süper güç ilan edenlerin güç gösterisi yaptığı bir ring olmaktan çıktı. Büyük devrimin neticesinde varlığını koruma çabasında olan süper güçlerin(!) devrim ateşinden kaçmaları, Suriye'nin özgürlük zaferini taçlandırdı.
Suriye artık; ezilen, üzerinde tepinilen bir toprak parçası değil! Nasıl ki; bir Esad sadece bir Esad değilse, Suriye'nin de yalnızca bir Suriye olmadığını tüm dünya gördü.
Özgür Suriye halkının ve Özgür Suriye ordusunun mücadelesi neticesinde yıllar yılı yangın yeri olan bölge yeniden yeşerecek, karanlığa mahkum edilen yüzü, güneşe dönecek ve yerin yedi kat dibinde mahkum edilen tutsak halk gün yüzü görecek! Nihayetinde bir devrim bin devrimi doğuracak!
Suriye Devrimi, İran'ın mezhep taassubuyla sapkın ideolojisini de devirecek! Suudi Arabistan'ın 'ılımlı İslam' anlayışıyla batı severliği de artık saygı görmeyecek! Darbe seven Sisi'ler, sapkın Bibi'ler dahil olmak üzere tüm bölge sözde devletleri dönüştürülecek. Suriye ile başlayan bu şuur Gazze'yi diriltecek, Filistin'i özgürleştirip, Mekke ve Medine'yi de sarıp sarmalayacak, adeta kalkan olacak!
İslam'ın gerçek sancaktarları devraldı bayrağı... Bir devrim ki bu bin devrimi doğuracak. Nasıl ki niceliği, niteliği, lideri, bayrağı değişmişse; batının koyduğu makûs ismi de söküp atacak üzerinden; 'Ortadoğu' kavramı 'Yakın Doğu' olarak akıllara kazınıp aidiyetini ortaya koyacak.
ABD, İngiltere, Rusya, Almanya gibi sözde güçler bölgeden nemalanmak için ağızları açık yıllarca zulümle abad olmayı beklediler. Bugünse tabanları yağlayıp kaçtıklarını görüyoruz. Kaçarken de en önemli müttefikleri İsrail'e silah depolarını bombalattılar, kirli belgeleri yok ettirip, çalıp çırpıp gittiler ama bedel ödemekten kaçamayacaklar.
Türkiye ise; Yakın Doğu'nun mimarı bir güç olarak bu coğrafyanın en önemli ve en güçlü müttefiki... Hamas'a "Mücahit" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan yine ÖSO ve HTŞ'ye verdiği destekle dostluğunu ispatladı. 13 yıldır yaptığı ev sahipliği de en sadık müttefik olduğunun bir kanıtı...
Yakın Doğu cüssesizleri içinde eriterek, küllerinden doğdu. Kavuştuğu onur ve heybetiyle yeni dünyanın süper gücü ve artık Yakın Doğu'su...
Bugün olan bitenleri yanlış okuyanlar, hadsizce yorumlayanlar ve sığ düşünceyle ezberden konuşanlar yalancı şahitler olarak geçecek tarihe... Suriye Devrimi, ne ideolojik ve mezhepsel, ne de PKK'ya indirgenerek okunur. Bu devrim, tüm bölge ve bölgenin tarihi nazara alınarak okunur... Tıpkı Türkiye'nin okuması gibi... Nitekim devletimizin mücavir coğrafyalardaki tüm hamleleri hep bu büyük okumadan neşet etti.
Bilenlere selam olsun...