ABD ve İngiltere öncülüğündeki koalisyonun 21 yıl önce Irak'ta Saddam Hüseyin'in kitle imha silahları ürettiği iddiasıyla başlattığı işgal, ülkeye sözü verilen "demokrasi" yerine bedelini sivillerin ödeyeceği büyük bir kaos getirdi.
Irak Sağlık Bakanlığının verileri üzerinde çalışma yapan bağımsız "Iraqcountybody" organizasyonuna göre, Irak'ta 2003-2011 yılları arasında çatışmalardan kaynaklı yaklaşık 120 bin sivil hayatını kaybetti. Irak'ta 2004 yılının başlarında Ebu Gureyb Cezaevi'nde bulunan mahkumlara yönelik ABD askerlerinin yaptığı işkence, tecavüz, psikolojik ve cinsel istismar görüntüleri kayıt altına alındı.
Vietnam'da insanlığın öldüğü an: My Lai Katliamı
16 Mart 1968 günü sabah saatlerinde, Amerikan Ordusu askerleri, "Pinkville" olarak adlandırılan, Viet Kong güçleri tarafından kontrol edilen bir bölgede ara-tara-yok et görevi için My Lai 4 adlı mezralardan oluşmuş Vietnam köyüne girdi. Amerikan askerleri herhangi bir düşman askeriyle karşılaşmadılar. Buna rağmen mezradaki kulübeleri teker teker ateşe verdiler. Orada yaşamakta olan kızlara ve kadınlara toplu tecavüz suçunu işlediler. 50 kadarı dört yaşın altında çocuk olmak üzere yaklaşık 500 silahsız sivili oracıkta katlettiler. Hatta bir askerin derisinin canlı canlı Viet Kong askerlerinden birisi tarafından yüzüldüğü bilinmekte...
Afganistan’da yabancı güçler tarafından işlenen insanlık dışı suçlar
Afganistan’da bir sivil öldürmek kaç dolar?
4 Eylül 2009’da Kunduz şehri yakınlarında, aralarında çocukların da olduğu 100’den fazla sivilin hayatını kaybettiği saldırının emrini Alman Albay Georg Klein vermiş, Amerikan uçakları da saldırıyı gerçekleştirmişti. Amerikan askerlerinin Afganistan’daki katliamlarında hayatını kaybeden sivillerin sayısı ise on binleri aşıyor. Örneğin Kandahar Katliamı diye bilinen olayda, Robert Bales isimli bir Amerikan askeri 11 Mart 2012’de, aşırı alkol aldıktan sonra Kandahar eyaletinde bir köydeki üç evde dokuzu çocuk ve üçü kadın olmak üzere 16 sivili katledip bazılarının cesetlerini yaktı.
Doğu Türkistan dramı
Doğu Türkistanlılar, kısa süreli bağımsızlık dönemleri yaşamışlarsa da uzun yıllardır Çin’in etnik asimilasyon politikaları ile ezilmektedirler. Komünist Çin Halk Cumhuriyeti’nde sistem, ulusal çıkarlar doğrultusunda şekillenmiş; Çin’in 1949 yılından bu yana yürüttüğü politikalar Doğu Türkistanlıları asimilasyon ve etnik temizliğe maruz bırakmıştır. Öyle ki, Türkistanlıların sayısının 35 milyon gibi rakamlara ulaştığı belirtilmektedir. 1949-1952 yılları arasında 2 milyon 800 bin, 1952-1957 yılları arasında 3 milyon 509 bin, 1958-1960 yılları arasında 6 milyon 700 bin, 1961-1965 yılları arasında da 13 milyon 300 bin kişi ya Çin ordusu tarafından öldürülmüş ya da rejimin politikaları doğrultusunda oluşan kıtlık sonucu hayatını kaybetmiştir. 1965’ten sonraki katliamlarla birlikte, öldürülen Doğu Türkistanlı sayısı 35 milyon gibi inanılmaz bir rakama ulaşmıştır.
Amritsar Katliamı
1919 yılında Britanyalıların, sömürgeleri altındaki Hintlere karşı yürüttükleri sistematik katliam... 13 Nisan 1919 tarihinde Hindistan, Pencap'taki Amritsar şehrinde beş Britanyalı vatandaşı isyan karşıtı tedbir olarak hazırlanan Rowlatt Tasarısı'nı protesto eden Hintler tarafından öldürüldükten bir sonraki gün 14 Nisan'da tahminen 10.000'den fazla Hint, tasarıyı tekrar protesto etmek amacıyla Amritsar'da toplandı. Dağılmayı reddeden Hintlere, Britanyalı Tuğgeneral Reginald Dyer'dan (1864-1927) verilen bir emirle Gurkha birlikleri tarafından ateş açıldı. Resmi rakamlara göre 379 Hint öldürüldü ve yaklaşık 1.200 Hint yaralandı.
Srebrenitsa Katliamı
1995 yılının Temmuz ayında Sırp güçleri sistematik olarak yürüttükleri katliamlarda sadece Srebrenitsa’da beş gün içinde 8.372 Boşnak’ı öldürdü, yüzlerce kadın ve küçük yaştaki kız çocuğuna tecavüz etti. Bir gün içerisinde 20.000’in üzerinde mülteci Srebrenitsa’dan zorla çıkarıldı.
Bosna Savaşı
Bosna’da üç buçuk yıl devam eden savaşta 312.000 kişi hayatını kaybetti, 2 milyon kişi evini terk etmek zorunda kaldı. 27.734 kişi resmî kayıtlara kayıp olarak geçti. Toplu Mezarları Araştırma Enstitüsü’nün 18 yıldır sürdürdüğü çalışmalarda 20.000 kaybın cesedine ulaşıldı, bunlardan yaklaşık 18.000’inin kimliği belirlendi. Toplu mezarlarda bulunan cesetlerin çoğu parçalandığı ve yakıldığı için kimlik tespit çalışmaları zorlukla sürdürülüyor. Bosna-Hersek Kayıpları Arama Enstitüsü verilerine göre, 1995 yılından bu yana ülke genelinde 500’den fazla toplu, 5.000’in üzerinde müstakil mezar bulundu.
Sahoviçi Katliamı
Sırpların yaptığı en büyük katliamlardan biri olan Şahoviç Katliamı’na dünya şahitlik etmiştir. 7 Kasım 1924’te Karadağlı Ortodoks Komitacılar, Kolaşin Bölge Jandarma Kumandanı Sırp Boşko Boşkoviç’i öldürür. Fakat Sırplar suçu Müslüman Komitacı Jusuf Mehonjiç’in üstüne yıkarlar. Mehonjiç, cinayet işlendiği yerde olmadığını, o sırada Arnavutluk’ta bulunduğunu kanıtlamasına rağmen, inandıramaz. Şahoviç ve Pavino Polye’de yaşanan katliamların nedeni olarak gösterilir. Boşkoviç’in cenazesinde intikam için hazırlıklar yapılmıştır. Hükümetten iki bin silahlı Ortodoks komitacıya iki gün verilir. Ne yaparlarsa yapsınlar, müdahale edilmeyecektir. Boşnaklar kendi kaderlerine terk edilir. Katliamcılar 9 Kasım 1924’te Şahoviç ve Pavino Polye köylerine girerler. Müslüman evlerini yağmalayıp ateşe verip, Müslümanları 2 gün boyunca katlederler.
Sovyet hükümetinin Ahıska Türklerine karşı gerçekleştirdiği zorunlu tehcir
14 Kasım 1944 tarihinde gerçekleşen tehcirde 212 köyde yaşayan 92.307 ila 94.955 Ahıska Türkü zorla Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne (günümüzde Gürcistan) bağlı Mesheti bölgesinden Orta Asya'ya sürgün edilmiştir. Sığır vagonlarına doldurulan Ahıska Türklerinin çoğu Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne gönderilmiştir. Operasyon sırasında Kürtler (Sovyetler Birliği'ndeki Kürtlerin sürgünü), Hemşinliler (Müslüman Ermeniler) ve Lazlar da dahil olmak üzere toplamda yaklaşık 115.000 kişi sürgün edilmiştir. Sürgün edilenler zorla çalıştırılmak üzere görevlendirildikleri özel birimlere yerleştirildi. Sürgün ve sert koşullar, en az 12.589 ila 14.895 arasında insanın ölümüne sebep oldu.
Çanakkale Savaşı
Çanakkale Savaşı, Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin savaştığı cephelerden biridir. Savaş, 1915-1916 yılları arasında gerçekleşmiş olup Türk tarihinde çok önemli bir yere sahiptir. Çanakkale Savaşı sırasında yalnızca askeri görevi olan kişiler değil, lise öğrencileri de dahil olmak üzere pek çok kişi savaşa katılmıştır. Verilen kayıplar nedeni ile o yıl çoğu okul mezun verememiştir. Savaşta savaş meydanında vefat edenlerin yanında hastanelerde vefat eden pek çok asker de olmuştur. Kayıtlı verilere göre 21 bin asker hastanede şehit olurken 56 bin kişi savaş anında şehit olmuştur. Ancak kayıp kişiler de hesaba katıldığında Osmanlı Devleti'nin toplamda 250 bin kişiye yakın şehit verdiği düşünülmektedir.
İsrail Soykırımı: 7 Ekim öncesi/ 7 Ekim sonrası
Filistin Merkezi İstatistik Kurumu'na göre, İsrail'in işgal yoluyla sözde kurulduğu tarih olan 1948'den (Nekbe-Büyük Felaket) bu yana Filistin içinde ve dışında yaklaşık 134 bin kişi öldürüldü, 1967'den bu yana ise yaklaşık 1 milyon kişinin gözaltına alındı. İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırıların kurbanlarının yüzde 69'unun çocuklardan ve kadınlardan oluştuğu belirtildi. Saldırılarda, 17 bin 210 çocuk, 11 bin 742 kadın olmak üzere 50 bine yakın insan öldürüldü, 100 bin 544 kişi de yaralandı.
İran, Hizbullah ve Esad marifetiyle Suriye’de;
• 2.6 milyon insan katledildi.
• 3.5 milyon insan yaralandı.
• 12 milyon insan ülkesini terk etti.
• 2 milyon çocuk yetim ve öksüz kaldı.
• Lübnan’a sığınan kadınlar satıldı;
• Bakire olanı 1.500 dolara satıldı.
• Dul olanlar 500 dolara satıldı.
• Halk açlık ve yoksulluktan öldü.
• 30.000 kadın zindanda yaşıyor.
• On binlercesi Avrupa’ya göç yolunda öldü.
• Binlerce kadın fuhuş mafyasınca kullanıldı.
• On binlerce çocuk kaçırıldı ve bir daha bulunamadı.
• Her türlü ırkçılık ve nefrete muhatap oldular.
• DEAŞ ve YPG ile ortaklık kurarak Türkiye’nin bölünmesi için fiili planlar üretildi. Şam’da yaklaşık 75 bin cesedin olduğu tahmin edilen 150 toplu mezar bulundu. Esed Baas Rejimi’nin tutup sorguladığı işkence yaptığı kişilerin cenazeleri gruplar halinde 20 metre derinliğindeki çukurlarda gömülü...
Uluslararası hukukun dahi aciz kaldığı bu katliamlar karşısında ve güçlülerin hukukunun hüküm sürdüğü dünya düzeninde adaletin yeniden tesisi şart... Din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin sistematik bir şekilde insanların katledildiği ve vicdanların yaralandığı bu katliamlar, daha niceleri ve güçlülerin hukukuna rağmen; açılan yaralar, vicdanların susturulamaz gücünü ortaya koyacak bir hukuk sistemi ile onarılabilir ancak. İnsanlığın refahı için güçlülerin cinayet getiren hukuku yerine; adaleti sağlayan bir hukuk olmazsa olmazdır. Ve ben bir hukukçu olarak inanıyorum ki; zalim güçler(!) elbet bir gün adalet önünde hesap verecek ve hiç şüphesiz zulüm ile abad olanın ahiri de berbat olacaktır.