SUÇA sürükleyenlere platform ve medya desteği sağlanırken, suça sürüklenen çocuklar ve bireyler mahkemelerde yargılanıyor... Böyle çarpık bir çağda yaşıyoruz.

Ekran zorbalığına maruz kaldığımız anların haddi hesabı yok! Hesabı kesilen var mı derseniz o da yok! Duyduğum kadarıyla birkaç diziye yayın durdurma cezası verilmiş. Daha öncede verildi bir şey değişmedi.

RTÜK yayıncılardan duyarlılık bekliyor. Ailece vakit geçirmeye elverişli olmayan ekran zorbalıklarına karşılık; elinde saz adeta türkü söylüyor! Reel yaşamda uygulandığında, kanunda karşılığı olan suçların ekranda suça sürükler şekilde izlenmesine olanak sağlıyor. RTÜK konumunun hakkını vermiyor, veremiyor... Durdurduğu yayınların ‘dönüşü muhteşem olacak’ yanılgısında mı bilmiyorum ama sözde denetimi, milletin gazını almaktan öteye geçemiyor.

***

Sahneler kanal fark etmeksizin +18 ayarında...

Şiddet/cinsel içerikli dizilerin izlenme yaşı +7...

Birbirini taciz eden erkek ve kadın yığınları...

Birbirinin mahremiyle kurulan yakın ve çarpık ilişkiler...

Kendi düşüncesinden olanı yücelten, karşı tarafı küçük düşüren replikler...

İslam adabını ağdalama...

İlginç olanı da din ve devleti birbirinden soyutlamak isteyen Kemalistlerin her alanda din üzerinden geçinmeleri...

Ama bel altından ama yalan yanlış...

Değer ve ahlaktan bahsedince gerici damgası vurulacak biliyorum. Ama asıl gericinin, cinsel içerikten başka üretkenliği olmayan zavallılar olduğunu söylemeliyim.

Çift dikiş ahlaksızlık reyting rekorları kırıyor!

Öfkenin, şiddetin, çarpık ilişkilerin, adam öldürmenin kısacası tüm suç teşkil eden davranışların reel yaşamda fazlasıyla yaşanmasının yanı sıra bir de ekranlarda gösterime girmesi adeta çift dikiş bir ahlaksızlık emaresi ve şiddet eğilimli toplum modeli...

Aile fertlerinin bir arada olduğu saatlerde sinema, dizi, show ve tiyatro sektörü adeta ahlakımızın üzerinde tepiniyor. Bilinçli bir şekilde, ahlaken çökertilmek üzere dizayn edilen ekran zorbalığı belli ki birilerinden güç alıyor.

Sabahtan akşama kadar eğitilmek üzere kurduğumuz, yorduğumuz çocukları akşamdan sabaha kadar da bozmak için mi bu çaba?

Tamam. Kadınlar çalışsın, kadınlar da topluma karışsın ama hiç mi şaşmaz arkadaş; her başrol oyuncusu kadın, neden patronuna aşık edilir? 'Helalinden çalışmak mümkün değilmiş gibi' gösterilir!

Kadının bir asaleti vardır ama serseri rolünde oynuyor...

Kadın namustur, verilen rolde kötü yola düşüyor...

Kadın helalinden anne olmalıdır ama dizide nedense tecavüz çocukları peydah oluyor...

Kadın ayakları üstünde durmalı, rolde zengin koca avcısı...

Kadın normalde huzurun adresi iken; rolde patolojik bir vaka...

Kadın birleştiren güçtür, rolde fitne membaı...

Kadın özgür değil miydi; rolde neden hep tutsak?

Kadın gizlidir ya hu rolde neden aşikar?

Kadın şifredir, deşifre ediliyor...

Kadın zariftir ve giyinmelidir ama rolde çıplak ve zorba...

Kadın sevilendir, rolde ihanete uğruyor...

Kadın cennettir, rolde cehennem kazanı...

Kadın doğrudur, rolde yalancı...

Neydi “rol için her kılığa girerim” demek profesyonellik miydi, yoksa cesaret mi demeliyim? Doğru ya tabii en taviz vereni alkışlanıyor ve ödüllendiriliyor. En profesyoneli, en cesuru olma rantında güme giden kadın olurken; garibim bir de kendini nimetten sayıyor! Kadın ölçüsü sadece bedenden ibaret kalırken; ölçüsüz tüm rollerin baş aktörü kadın bozuk para gibi harcanıyor. Bu rezaleti benim; ne vicdanım ne ahlakım ne de midem kaldırıyor.

Mütemadiyen “Kadına şiddete hayır!” diyenler mesailerini şiddet uğrunda harcıyor. Dizi ve filmlerde kadınlar neden hep dövülen, sövülen, mağdur edilen rollerde?  Neden hayalini kurdukları saygıyı izletmiyorlar bize, neden kadının hak ettiği değeri yansıtmıyor oynadıkları hiçbir rol?

Ekran zorbalığı; din, değer, toplum ve nesil açısından çok yönlü bir sorun elbette ama bir de sektörel adaletsizlik söz konusu... Cümlelerimi seçerek yazıyorum eğer haddi aşarsam, bunun bir bedeli olacağını biliyorum. Basın özgürlüğünün dahi bir hududu varken; neden oyunculuğun bir sınırı yok, doğrusu çok merak ediyorum?

Ben bir gazeteci olarak, toplumun çoraklaşmış ahlakına bir fidan dikebilmek uğruna gayret gösterirken; sözde ve gözde kurumların bu uğurda kaydadeğer bir adım atmayışları, bilakis gayr-i ahlaki içerikleri desteklemeleri kanıma dokunuyor. Doğruyu yaymak isteyenler azınlıkta olduğu sürece; yanlışın meydanı asla boş kalmaz. Doğru sözler desteklenmediği sürece; yanlış sözlerle dolar dimağlar... Siz doğruyu yazmazsanız; el gelir eğriltir tüm doğruları...

Neticede toplum ahlakı ve nesiller için daha güzel bir gelecek isteniyorsa kurumlar birbirinden bağımsız olmamalı! Biri yaparken, diğeri yıkmamalı! RTÜK görevini yerine getirmekte aciz kalıyorsa lütfen Milli Eğitim Bakanlığı ve Aile Ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bu işe bir el atsın. Kimin eli kimin cebindeyse çıkartılsın. Haklı vezirli bir denetim görelim ve artık gördüklerimizi sindirmek zorunda hissetmeyelim.

Duyarlı yetkililere arz olunur.