Yusuf Tekin’in eğitim alanında medeniyet inşa etme mesuliyetiyle; donanımlı, ahlaklı, Türkiye yüzyılını inşa edecek nesiller yetiştirme vizyonu ile kurduğu denklem yanlış öğretileri yıkmaya devam ederken; Lgbt’nin özgürlüğü için avazı çıktığı kadar bağıranlar, ahlaklı nesiller korkusuyla söz konusu müfredata diş biliyor.

Belli ki Bakan, zehir saçan delikleri kapatmış ve zehir tacirlerinin tabiri caizse ümüğünü sıkmış. Ahlaksızlığı Türkiye’ye davet etmekten hiç çekinmeyen kirli zihniyet ahlakın ayak seslerinden ürkmüş görünüyor. Var gücüyle püskürtmesi bu yüzden...

Algıya bakın!

Milli Eğitim Bakanı, STK’lara ayrılan bütçeden bahsetti; STK, tarikat ve cemaat olarak laik bir dile çevrildi. Medyanın sözde laik temsilcileri anlamak istediği dile çevirerek toplumun algılarıyla oynadı. Söyleye söyleye kendilerini dahi inandırdıkları yalanlarıyla her gece koyun koyuna uyuyanlar biraz da içtikleri ucuz rakının etkisiyle çakır keyif olanlar sol kepçeden salladı.

Türk milletinin evlatlarına layık görülen bir eğitim modeli inşa etmek uğruna; içinde bulunduğumuz bozuk gidişata adeta yol yardımı niteliğinde olan fikir dışlanıyor! Gayr-i milli bir fikir modeli inşa etmek isteyenler iktidarda olamayışlarının hırsıyla engelliler; dolayısıyla kavga Yusuf Tekin ile değil kavga fikrin parlaklığıyla...

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde batı severliği level atlayıp batı ile aynileşme noktasına gelirken; eeee iktidar da bu süreçte yerinde saymadı. Bizim olan; ilim, bilim, nesil, eğitim, kültür ve sanat gibi değerlerimiz de koruma altına alındı. Din özgürlüğünü kısıtlayan ve din özgürlüğünün kamusal alanda var olmasını sert bir şekilde reddeden Fransız modeli, evrensel bir laiklik yerine; yerli ve milli laiklik modelinin getirileceği endişesi bile Ateist laikleri rahatsız etti.

Çok zaman kaybetti Türkiye...

1937 tarihinde CHP Kongresi’nde:

“Biz Allah’ı da sultanla beraber tahtından indirdik” diyen Ateist söylemler CHP’nin iktidar olduğu 1998’de başörtülü öğretmenlerin mesleklerinden atılma sebeplerini ve yıllardır İslam olanlara yapılmış zulmü ortaya koyuyor. Bugün vicdan ve inanç hürriyeti esas alınırken, toplumun çoğunluğunun inancı olan İslam’ı öne çıkarmak; Ateist laiklere aykırı gelebilir ama asla laikliğe aykırı değil.

Siyonistleri dost edinen Laiklik!

Son zamanlarda özellikle bakanlara yönelik saldırılar dikkat çekici... Kemal Memişoğlu’na, Ali Yerlikaya’ya çekilen operasyonların ve Yusuf Tekin ‘istifa’ diyerek sosyal medyalarda #hashtag açanların evvela hangi planın aparatı oldukları sorgulanmalı! Yuvarlak masalarda, loş ışıklar altında CIA, MOSSAD ve CHATHAM HOUSE görevlileri ile bir araya gelen CHP’li vekilleri düşününce darbe talimatlarının alındığı kaynak belli ediyor kendini!  Zamanı geldikçe o talimatları bir bir uygulamaya geçen kimi emir kulları, muhalefetin seçilmiş mensupları “görev tamam” diyememenin bedbahtlığı içinde... Siyonistlere veremedikleri hesabın aciziyetindeler.

Milletin faydası için bir tane milli ve yerli fikir üretemeyen Ana muhalefetin laik(!) ambargocuları yıllardır iktidarla cebelleşiyor.

Neden mi?

Zannetmeyin ki; muhalefetin iktidarla olan kavgası millet için; bilakis, dışarıdan aldıkları emri uygulayamamaktan, dolayısıyla gözü dönmüşlükten... Yalandan beslenenlerin doğru bir çıkarım yaptığı nerede görülmüştür ki zaten!

‘Tekin Atatürk’ün izinden gidiyor’

Kurtuluş Savaşı’nın en buhranlı dönemlerinde; önceki dönemlerin eksik(!) eğitim uygulamaları halk arasında derin uçurumlara neden oldu ve Anadolu’nun temsilcisi olarak görev yapan TBMM, eğitimle mücadeleyi cephede verilen mücadele kadar önemli gördü. TBMM millî eğitim sorunlarına eğildi ve 15 Temmuz 1921’de I. Maarif Kongresi’ni düzenledi. Cephede düşmanla içerde cehaletle(!) savaşan Atatürk'ün bir kaygısı vardı. Bugünkü neslin cehaleti o günle kıyaslanamayacak kadar büyük! Ve bu cehaletten kurtulmak düşmanla cephede savaşmak kadar önemli.

3. Dünya Savaşı’nın kapıya dayandığı ve ülkemiz sınırlarının düşman tehdidi altında olduğu şu günlerde bundan yıllar önce Atatürk’ün iç cepheye vermiş olduğu önemden yola çıkarsak; Yusuf Tekin’in Atatürk’ün izinden gittiği ortada... Çağın ve toplumun ihtiyacına, özüne ve inancına yönelik düzenlemeler, Milli Eğitim hususunda verdiği mücadele de gayet tabii...

Biliriz ki; savaş zamanı saflar sıkılaştırılmalı...

‘Eski Türkiye yok artık!’

Batının kanunlarıyla adalet arama, batının uçaklarıyla savunma, batının emriyle söylem geliştirme, batının laikliği ile İslam’dan soyutlanma, terörü ve teröristi destekleme devri çoktan bitti! Batının çökmüş ahlakı nesillerimize çökmesin diye tüm bu çaba! Bizler, tekin yollarda emniyetteyiz, Tekinsiz yolların haramileri sinek avlaya dursun, batı cephesi kapanalı çok oldu.

Netice itibariyle; Fransız model laiklikle yıpranmış eski Türkiye hızlıca yapılanmalı! Türkiye Yüzyıl’ına yakışır bir laiklik modeli inşa edilmeli! Bu ideale set vuranlar olacak elbet ama bizi kararlılık ve birliktelik zafere ulaştıracak. Unutmayın, zafer inananlarındır.

Vesselam!