Beşiktaş seçimli olağanüstü genel kurul toplantısının yapılmasına bir hafta kaldı, çoğunluk sağlanamadığı takdirde ise sürecin son iki haftasındayız diyebiliriz. Taraftar üzgün, yorgun, kırgın ve bir o kadar da öfkeli. Bugünlere nasıl gelindi gerçekten anlam veremiyorum.
Sayın Hüseyin Yücel kendine yeni bir yönetim kadrosu ile yola devam edeceğini dile getirdi, Sayın Serdal Adalı ise henüz yönetim kadrosundan bahsetmedi ama Beşiktaş’ın ne zaman ihtiyacı olsa ben hep buradayım dedi. Şu an gerçekten kafaların karışık olduğu bir süreçten geçiyoruz. Bu kadar birikmiş borç ve yokuş aşağı sürüklenen bir takımın başına kim neden geçmek ister inanın ben anlayabilmiş değilim. Şu saatten sonra taraftarın kesinlikle duygusal sözlere kanacağına inanmıyorum. Çok net bir şekilde para çoğunluğu kimdeyse oy çoğunluğu da onda olacak.
Serdal beye yaptığı basın toplantısında birçok soru yöneltildi, ‘Beşiktaş'ın 1 lirasına zarar veren herhangi bir hareket gördüğüm anda hukuka başvuracağım, bunu herkes bilsin. Bu tarafta Beşiktaş olduğu zaman samimi söylüyorum babamı bile tanımam’ sözlerini özellikle vurguladı. Sayın Yücel’in ise para ile ilgili bir açıklaması da bugüne kadar harcamış olduğu paranın bir kısmını bağış, bir kısmını sponsorluk sayıp geri kalanını borç olarak geri isteyeceğini dile getirdi. Bir yandan da seçime gidilmesini Hüseyin Yücel ve yönetimi tarafından adil bir kaçış yolu gibi mi adlandırmalıyız, yoksa gerçekten adil bir şekilde koltuğa oturmak istediğine mi inanmalıyız? Artık inanacak hiç gücümüzün kalmadığı da aşikar. Adaylar listelerini açıkladıktan sonra yorumlarımızı daha net bir şekilde belirtip bizde sürecin değerlendirmesini yapacağız. Taraf olmak yerine matematiksel doğruları konuşmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bakalım önümüzdeki günlerde ne gibi gelişmeler yaşayacağız.