Başka hiçbir çatışma Suriye Savaşı'nda olduğu kadar çok sayıda uluslararası aktör içermiyor. Buna rağmen; İdlib, Hama, Humus, Dera ve Şam...
Suriye'nin en kritik şehirleri muhaliflerin kontrolüne geçti. 8 Aralık’ta Suriye tarihinin en kirli ailesinin Baas Rejim yönetimi son buldu. Şam esaret zincirlerini kırdı, zalimden düşerek; aslına ve ehline rücû etti. Görüldüğü üzere bölgede en önemli aktör hiç şüphesiz Türkiye...
Suriye Devrimi, İran üzerinden mezhepsel ve ABD ekseninde küresel boyutlarıyla ele alınıyor olsa da esasında komşu ve ev sahipliği yapmış bir ülke olarak Türkiye için sosyopolitik açıdan yeni bir sürecin başlayacağının da sinyalini veriyor.
***
Suriye Devrimi'nin Türkiye’ye etkilerini üç ana başlık altında incelemek mümkün;
Sosyolojik;
-Suriyeliler, Kemalist ve ırkçı kesimlerce bir katil, bir hırsız, bir gaspçı olarak haberlere artık aparat edilemeyecek.
-Gündem oluşturma çabasıyla Suriyeli paketlemesi yapılamayacak.
-Suç unsuru olarak parmakla gösterilemeyecekler.
-Suriyeli halkın ülkelerine geri dönüşleri toplumumuzda ahlaki bir yükselme oluşturmayacak bilakis kendi toplum ahlakımızla ve suç eğiliminin toplumsal bir gerçeklik olduğuyla yüzleşmemizi sağlayacak.
Siyasi;
-Partililerin Suriyeliler üzerinden siyasi ikbal kurma planları suya düşecek.
-Artık ne Suriye karşıtlığı ne de Suriye yandaşlığı argümanları kullanılabilecek.
-Dolayısıyla muhalefet kürsülerinde sessizlik hakim olacak ve iktidara yönelik yeni karşıt bir söylem geliştirme dönemi başlayacak.
Ekonomik;
-İş gücüne yönelik nitelikli ara eleman boşluğu doğacak. Serbest meslek ve zanaatkarlık alanlarında oluşacak bu boşluk oldukça önemli...
-Kolay para kazanmanın birçok yolunun olduğu ve meslek edinmeye yönelik gayretin düşüşe geçtiği çağımızda, çırak olmadan ustalık pozisyonu almayı umut eden gençler için yeni mesleki politikalar üretilmesi gerekecek.
-Zorluklarla yoğrulmuş bir halkın, kalifiye işçilikle çalışma potansiyelinin kıymeti karşısında; baba parası yemeği adet edinen şımartılmış ve sanal kolaylıklar üzerinden zaafa düşmüş gençlerimizin açtığı boşluk yadsınamaz ve o boşluğu yıllardır hakkınca dolduran Suriyelilerin çalışkanlığı tartışılamaz.
-Fahiş ev kiralarının haksız bedeli Suriyeliler üzerinden tayin edilemeyecek. Barikattan inşa edilmiş kulübeler boşa çıkacak, yaşam alanı diyerek kakalanamayacak.
Türkiye hanesine yazılacak müthiş bir ahlaki üstünlük var
Türkiye, milyonlarca insana on üç yıldır ev sahipliği yaptı. Zor bir süreçti, ama değerdi. Ev sahibi olmak büyük sorumluluk gerektirir hele ki; psikolojik olarak çöküşte olan bir halka ev sahibi olmak yürek ister. Her şeye ve herkese rağmen yüreklice ağırladık misafir kardeşlerimizi... Katledilmek yerine eğitim aldılar, öldürülerek azalmak yerine evlenerek çoğaldılar, babası şehit olmuş çocuklar Erdoğan'a "baba" dediler, yüzlerce bebeğin doğum yeri oldu Türkiye...
Türk Bayrağı Halep'e neden dikildi diye soruyorlar?
Onlara şöyle cevap verin; Suriyeli mazlum halk vefa ve hürmet ile varlığını Türk varlığına armağan etmiştir. Bu üstün tutum ve net duruş o halkın, bölgede Türkiye’nin asil ve vekil gücü olacağının bir emaresidir. Müslüman kardeşlerimizin varlığı bize çok şey kattı. Yedikleri, içtikleri helali hoş olsun. Biz bize yakışanı yaptık. Onlar da üzerlerine düşeni...
***
Şii, Dürzî, Rafızî-Nusayrî ittifakı sona erdi. Arap laikliği devrildi. Bir zamanlar kahraman olarak pazarlanan ve toplumu kirli ideolojilerine kurban edenler tarihin çöplüğündeki yerini aldı;
SURİYE'DE;
√ Hafız Esed
√ Rıfat Esed
√ Mustafa Tlas
√ Beşşar Esed
√ Mahir Esed
√ Ali Hamaney
√ Kasım Süleymani
√ Hasan Nasrallah
TÜRKİYE'DE;
√ Kemalistler
√ Irkçılar
√ Faşistler
√ Nutukçular
√ Apocular
√ Selocular
√ Siyonistler
Suriyeli kardeşlerimizle seyrettiğimiz ufuklar, içtiğimiz sular ve yürüyeceğimiz yollar asla değişmeyecek. Lazkiye, Tartus ve Münbiç'te dananın kuyruğu kopacak. Sırada Şam'ın şerefli kardeşleri olan Mekke, Medine, Kudüs, Beyrut ve Sana var. Henüz buralar fethedilmemiş olsa da Suriye Devrimi'nin başarıya ulaşmasına kimse engel olamayacak.
SONSÖZ: Tereyağından kıl çeker gibi, ADAM KAZANDI; Suriye halkı kazandı, Türkiye kazandı. Bu vesileyle "Bir beş yıl daha bu ADAM olmalı" kanaati hafızalara kazındı!