İçinde bulunduğumuz ay, yıllık rapor ve değerlendirmelerin de ayıdır. Avrupa Birliği’nin birkaç farklı ve büyük yapısı, ayrı denizlere çıkan raporlar sununca kafalar karıştı.

Şimdi neler olduğunu birlikte inceleyelim. Hydrogen Europe Research, bu alandaki araştırmaları raporlayan yapıdır. Avrupa'daki çeşitli hidrojen projeleri için 4.18 milyar Euro kadar para toplandığını açıkladı.

52 proje haritalandı ve 90’dan fazla yatırımcı dahil oldu. Bu büyük rakamların yüzde 42’si ABD, yüzde 21’i ise Çin fonlarından geldi. Sadece yüzde 37'si Avrupa'dan geldi. Birinci çıktı, Avrupa fonlarının yeterli olmadığı veya AB hidrojen projelerinden yeterince etkilenmediği anlamında yorumlandı.

Bir başkası, AB Enerji Düzenleyicileri İşbirliği Ajansı (ACER), yakın zamanda revize edilen ve kabul edilen Hidrojen ve Karbondan Arındırılmış Gaz paketi sayesinde, gelişen hidrojen pazarının izlenmesi amacına hizmet eden ilk hidrojen izleme raporunu yayınladı. Rapordaki ana bulgular, sektör için sorgulayıcı bir süreç başlattı:

Düşük hidrojen talebi: Avrupa düzeyindeki mevcut tüketim 7,2 Mt seviyesinde ve bunun yüzde 99,7'si fosil yakıtlardan üretilmektedir. AB'nin 2030 stratejik hedefi olan 20 Mt yenilenebilir hidrojen tüketimini kaçırması muhtemeldir. AB'nin yenilenebilir enerji ve karbondan arındırma hedefleri, 2030 yılına kadar yenilenebilir ve düşük karbonlu hidrojen talebini artırabilir, ancak alım yavaş seyrediyor.

Sınırlı elektrolizör kapasitesi:

o Avrupa'daki elektrolizörlerin toplam kurulu gücü 2023 yılında 216 MW oldu.

o 2030 için 70 GW daha planlandığı duyuruldu ancak çok azı ilerleme kaydetti.

o Genel olarak planlanan kapasite, AB'nin 2030 yılına kadar 10 Mt yenilenebilir hidrojen üretim hedefine ulaşmak için gereken 100 GW'ın üzerindedir.

Yüksek maliyetler yenilenebilir hidrojen alımını engelliyor: Yenilenebilir hidrojenin maliyeti şu anda doğal gazdan üretilen hidrojenden 3 ila 4 kat daha yüksek, bu da onun erken alımını engelliyor.

Altyapı yetersizliği: Önemli altyapı planlanıyor ancak uygulamada belirsizliklerle karşılaşılıyor:

-Gelecek on yıl için 42.000 km'lik hidrojen boru hatları, çok sayıda depolama projesi ve terminal planı var, ancak hidrojen talebi belirsizlikleri projeyi destekleyenler için önemli zorluklar oluşturuyor. Bu nedenle yalnızca yüzde 1'i nihai yatırım kararına ulaştı.

-Şebeke gelişiminin yeterli hızda sağlanması ve elektrolizörlerin optimum şekilde konumlandırılması için ağ operatörleri tarafından entegre planlama yapılması gerekmektedir.

AB’nin bu alandaki en değerli yapılarından biri de Hydrogen Europe (HE). Türkiye’den Yeşil Hidrojen Üreticileri Derneği de üyeler arasında. CEO’su, eski bir AB parlamenteri olan Yunanlı Jorgo Chatzimarkakis, şöyle yorumluyor: Bardağın yarısı boş mu yoksa yarısı dolu mu? Çin ve ABD'deki özel yatırımlar, Hidrojenin, temiz teknoloji rekabet gücünün ayrılmaz bir parçası haline geldiğini gösteriyor. Eğer Avrupa bu yarışa katılmak istiyorsa taahhüdünü yerine getirmesi gerekiyor. Draghi Raporu son derece açıktı ve patent durumu göz önüne alındığında hidrojenin akıllı ve sürdürülebilir bir yatırım olacağını da vurguladı.

Chatzimarkakis’in söz ettiği Draghi raporunda, AB ekonomisinin gelecekteki büyümesine ışık tutacak veri ve analizler sunuluyor. Raporda, hidrojen, önemli başlıklar arasında. ACER raporunun aksine, gelişmede öncü alanlardan gösteriliyor. Ticaretin ve inovasyonun değişen dinamikleri sorgulanıyor.

İnovasyon Vadileri Ağı, Sıfır Hızlanma Vadileri gibi, büyük şehirlerden uzağa yayılacak ticair çözüm yapılanmaları içine Hidrojen Vadileri de alınıyor. Draghi raporu finans konusunda şu yorumu sunuyor:

“AB, Avrupa ekonomisinin kaynaklarını aşırı zorlamadan bu yatırım ihtiyaçlarını karşılayabilir ancak özel sektörün planı finanse etmek için kamu desteğine ihtiyacı olacak.”

Resim net değil. Büyük çalışmalar, büyük hedefler var ve iklim krizi, tarihin akışını bir kum saatine çevirmiş durumda.  Yeşil hidrojen, temiz enerji dünyasının yıldızı. Ülkemiz açısından da hem cari açık hem de enerji arz güvenliği için güçlü ve kalıcı çözüm aracı. Zaten bu yüzden gerek Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dr. Alparslan Bayraktar gerekse Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fatih Kacır tarafından dikkatle takip edildiğini biliyoruz. Ancak veriler, karar mekanizmasının daha hızlı çalışması gerektiğine işaret ediyor. Ana başlıklardan finans, farklı kurumlar ve elbette kamu desteği ile çözülebiliyor. Ancak regülasyonlar, standardizasyon, sertifikasyon gibi öncelikli başlıklar hala oluşturulamıyor.

İşte hidrojen alarmı, aslında bu yüzden veriliyor.

Hedef ortak, çocuklarımıza sürdürülebilir bir dünya bırakmak…

AB’Yİ KİM YAVAŞLATIYOR?

Avrupa, temiz teknoloji inovasyonunda dünya lideri ancak erken aşama avantajlarını boşa harcıyor.

Dünya çapında temiz ve sürdürülebilir teknolojiler AB'de geliştiriliyor, boru hattı hala güçlü.

AB karbondan arındırmayı uygun maliyetli bir şekilde hızlandırma peşinde. Çünkü AB ile ABD arasında finans açısından uçurum var. Yenilenebilir enerjiler, nükleer enerji, hidrojen, biyoenerji ve karbon yakalama; kullanım ve depolama ile desteklenmek zorunda. “Hem kamu kurumları hem de kitlesel seferberlik ile desteklenmelidir.” sözleri raporlarda geçiyor.

Temiz enerjinin yaygınlaştırılmasına yönelik finansmanın sağlanması, lisanslama hızı öncelikli çözüm önerileri arasında.

Çünkü tüm bu başlıklar, aynı zamanda eksiklikleri gösteriyor.

Taşımacılıkta karbonsuzlaştırmayı finansal olarak desteklemek için bir dizi seçenek mevcut olmalıdır. Bu yaklaşımların yanı sıra, ACER’i temel önerileri de öne çıkıyor:

• AB (2024) hidrojen ve karbondan arındırılmış gaz yasalarını hızla ulusal mevzuata aktarın ve uygulayın.

• Yeşil hidrojenin maliyet rekabetçiliğini artırmak için elektrik sektöründe, elektrolizörlerin konuşlandırılmasını ve karbondan arındırılmasını hızlandırın.

• Gerçekçi hidrojen altyapısı ihtiyaçlarını belirlemek, aşırı yatırımlardan kaçınmak ve yetersiz kurtarma riskleriyle ilgili maliyetleri azaltmak için tahminleri geliştirin ve entegre planlamayı hızlandırın.

• Pazar ihtiyaçlarına göre artan altyapı geliştirmeyi değerlendirin.

• Gaz ağlarının hidrojen için yeniden tasarlanmasını dikkatle değerlendirin.                                                     

• Hidrojen ağlarının finansmanında talep riskini hızla ele alın.

• Yenilenemeyen, düşük karbonlu hidrojenin rolü konusunda pazar kesinliği sağlayın.

Regülasyon, standardizasyon, sertifikasyon, daha fazla gecikmemeli. Yavaşlama durdurulmalıdır.

TRT VE FATİH ARDA İPLİKÇİOĞLU

TRT’nin tek TV olduğu yılların müthiş bir büyüsü vardı. Seçenek yoktu belki ama yayın yelpazesi, içerik kalitesiyle buluşurdu. Rahmetli müdürüm Kenan Onuk’un olimpik branşlardaki anlatımıyla, hiç görmediğimiz, yapmadığımız, bilmediğimiz sporlarla tanışır, büyük şampiyonları saygıyla izlerdik. Muhteşem coğrafyamıza rağmen, bir kış ülkesi olmamanın dezavantajı, kış sporlarında ortaya çıkardı. Sporcumuz, kültürümüz pek engin değildi ama İsveçli İngemar Stenmark’ı hepimiz bilirdik. Sonra oralarda Alberto Tomba’lara gelen bir süreç yaşandı. TV saysı kadar şampiyona ve sporcu enflasyonu da başlıyordu. Sonra, her branşa bizi sporcularımızın dahil oluşuna tanık olduk.

80’lerde ağzımız açık Armin Kogler’in kayakla atlayışlarını izledik. ‘90’larda Peterka, 2000’lerde Adam Małysz… Beyaz fonda süzüle süzüle giderlerdi. Şimdi, henüz madalyalarını görmesek de finallerde bizim de bir sporcumuz var: Fatih Arda İplikçioğlu. TRT, 132 metrelik atlayışı ile finale kaldığını duyurunca sevindik. Sosyal medyadan da gururla takip edebilirsiniz. Sadece spordaki iddiasıyla, çalışmasıyla, yarışmasıyla gündeme geliyor. Finallerden çıkaracağı dereceler de ortak gurur için, başarılar adaşım…

TFF’NİN GALATASARAY İNADI

Bir “YAPI” lafı gidiyor. İlk olarak Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un ortaya attığı iddia, son haftalarda Galatasaray’ı hedef alanlarca kullanılıyor. TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu da benzer söylemler ile GS yöneticileri ve Okan Buruk’u hedef alan açıklamalar yapıyor, yaptı.

Galatasaray-Trabzonspor maçı öncesi, TFF Başkanı maça gelecek iddiaları konuşuldu.

Bir grup, GS yönetimine şunu öneriyordu: karşılamayın, saygı göstermeyin, ‘yok’ sayın.

Bir grup, aslında konuk takımın eski başkanı olduğu için maça gideceğini öne sürüyordu.

Trabzonspor yönetiminin de “Bizim için yok hükmündedir, tüm kurullarıyla istifa etmelidir” açıklaması unutulmuş gibi görünüyordu. Ülker Stadı’nda Fenerbahçe maçlarına UEFA Başkanı ile giderken endişe yaşanmıyor. Galatasaray ile bu denli gergin ve inatlaşan TFF Başkanı, “adil ve sorumlu” davranma zorunluluğu üzerinden eleştiriliyor. Adil ve sorumlu! Bu gerçekleştiğinde şikayetçi renk kalmayacaktır.