​YÜRÜYEN KİTLELERİN PSİKOLOJİSİ

Dr. İlhami FINDIKÇI
Tüm Yazıları
Düşüncelerimiz, duygularımız, irademiz ve davranışlarımız, kalabalıktan etkilenir, dönüşür ve değişir.

Düşüncelerimiz, duygularımız, irademiz ve davranışlarımız, kalabalıktan etkilenir, dönüşür ve değişir. Kitle bizi, kendi amaçları doğrultusunda yönlendirebilir ve kullanabilir. Çünkü insan, çevresinden etkilenir. İçinde bulunduğu kitlenin dışına çıkmamak, ters düşmemek için gruba uyma eğilimi gösterir. Bunun temel psikolojik nedeni, yalnız kalma ve yabancılaşma korkusudur. 

Sosyal psikolojide birçok deneye konu olan asıl kritik nokta ise çevrenin; kendimize ait düşünce, bilgi, inanç ve değerlerimize rağmen bizi değiştirmesi ve doğru olduğuna inandığımızın tersine davranışa sürüklemesidir. Diğer bir ifade ile kitlenin baskısı ve bizim uyum gösterme eğilimimiz, bizi doğru bildiğimizin ötesinde davranmaya yani sürüye uymaya götürebilir. 

Kitle Doğrumuzdan Vazgeçirebiliyor

Sürüye uyum ile ilgili ilk politik çalışma, ABD’de bir palyaçonun, bando arabasıyla dolaşarak “Bandoya katıl” sloganıyla seçmenleri ciddi düzeyde etkilemesi (“Bandwagon Effect”-1848) ile başlamıştır. Bu konudaki en etkili çalışma ise psikolog Asch’ın, kart çiftleriyle yaptığı (1953) deneylerdir. Asch, birinde farklı uzunlukta üç çizgi, diğerinde tek çizgi olan iki kart hazırlamış. İkinci karttaki tek çizgi birinci karttaki üç çizgi ile aynı uzunluktadır. Deneye katılan 6 kişiden biri gerçek denek, diğerleri Asch’ın asistanlarıdır. Deneye katılanlara kart çiftleri gösterilir, bir karttaki tek çizginin diğer karttaki çizgilerden hangisi ile benzer olduğu sorulur. Birinci ve ikinci denemede asistanlar doğru cevabı verir, gerçek denek de doğru cevabı verir. Üçüncü denemeden itibaren 5 asistan, her iki kart üzerindeki uzunlukları eşleştirirken bilerek yanlış cevap verir. Çalışmaya katılan gerçek deneklerin üçte birinin, diğer katılımcılardan etkilenerek  yanlış cevap verdikleri ortaya çıkmıştır. Yani bireyler, yanlış olduğunu bildikleri halde grubun tercihine uygun davranışı sergilemişlerdir. Benzer amaçlı diğer bazı deneylerde de insanların başkaları bekliyor diye dakikalarca boşuna bir kuyrukta bekleyebildikleri, aslında hiçbir şey görünmediği halde bir grup insan bakıyor diye yolda durup yüksek bir binanın tepesine dakikalarca baktıkları görülmüştür.

Dolayısıyla kitlenin düşünce ve davranışlarımız üzerindeki etkisi düşündüğümüzden daha yüksektir. Nitekim çoğu zaman çevrenin etkisiyle hareket eder, çevreden gelebilecek eleştirilere göre düşünür ve davranırız. Özellikle gelişmekte olan toplumlarda; ırk, din, siyasal görüş, cemaat, sivil toplum kurumu gibi tanımlı grupların, birey davranışı üzerindeki etkisi daha yüksektir. İnsanın amaçlı gruplara kendi hür iradesiyle uyum göstermesi dışında kendiliğinden oluşan ve güçlü ortak bir amacı olmayan kitlelere de uyum göstermesi söz konusudur. Özellikle küçük gruplarda “insanlar ne der?” düşüncesi, onların çizgisi ve beklentisi doğrultusunda davranmamıza yol açar.

Kitlenin Zayıflattığı Bireysel İrade

Başta politika olmak üzere, pazarlama, tanıtım ve reklam gibi alanlarda insanın bu yönünden alabildiğine yararlanılıyor. Birey; kendi doğrularına rağmen kitlenin belki de öylesine oluşmuş ya da bilinçli olarak oluşturulmuş yönelimlerine uyabiliyor. Böylece, kitlenin çoğu zaman bilinçsiz olan eylemleri, bireylerin kitleye uyma derdi ile bilinçli eylemlerine dönüşebiliyor. Yani kitle psikolojisi, bireyin tek başına bastırabildiği içgüdüsel davranışlarını; kolayca telkine açık hale getirebilir, kışkırtabilir, kontrolsüz bir kızgınlık, öfke ve şiddete dönüştürebilir. Bazı toplumsal olaylar sırasında sıradan insanların, kitlenin psikolojisinden etkilenerek, çevreyi yağmaladıkları ve şiddete başvurduklarını biliyoruz.

Dünyanın kritik bir dönemeçten geçtiği ve toplum olarak birliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu zamanlarda bizi birbirimize düşürme ihtimali olacak kitle hareketleri konusunda hassas olmalıyız. Unutulmamalıdır ki, öz amaçları doğru bile olsa kitleleri harekete geçirmek üzerinden yol almak, kitle psikolojisi gereği bireylerin kişisel iradelerinin aşılmasına, bilinçsiz eylemlere daha da önemlisi karşıt kitlelerin oluşmasına yol açabilmektedir. Siyasi liderlerin, kitle psikolojisinin üreteceği sonuçları devşirmek yerine kitlelere çözümler üretmeleri gereklidir. Liderlerin enerjilerini, insanımızın inanç ve kültür değerleri ile bilimin ışığında bu toplumun yarınlarının inşası için harcamaları elzemdir. Siyasi liderlerin, insanları karşı karşıya getirecek söz ve eylemlerden kaçınmaları, vatanın birlik ve beraberliğinin, bir numaralı öncelikleri olup olmadığını yeniden ve yeniden test etmeleri önemlidir.