YENİ BİR; "HEY ON BEŞLİ ON BEŞLİ"

ŞEHİT VE GAZİLERİN SEKİZLER SABAHI!
8 ŞEHİT ve 8 GAZİLİ ÇIĞLI’da NE YAŞANDI?

13 Mayıs 2016 Çukurca Çığlı’daki üs bölgesine bölücü terör örgütü PKK’lı teröristler bir sızma girişiminde bulundu. Burada ikisi astsubay dördü uzman çavuş 6 Mehmetçik şehit düşerken, 8‘i de yaralandı. 

Çığlı’nın yaklaşık 1 km. batısındaki 2136 rakımlı tepede bu olay yaşanırken, olaya ikili kol halinde müdahale eden kobra helikopterlerimizden (AH-1W) biri kırıma uğradı. Bu kırımda biri pilot diğeri silahçı ‘kara pilot’ iki üsteğmenimiz şehit oldu. 

2136 Rakımlı tepede PKK’nın gerçekleştirmeye çalıştığı bu sızma girişimi sırasında Doçka uçaksavarlar, havan ve roketatarlar, bikisi arbiki gibi ağır silahlar kullandığı... bu ağır silahlarla üs bölgesini ateş ve baskı altına aldığı... ilk atışın gece dörtten sonra açıldığı... dikkatlerin atış yapan bu silahlara ve ateş altına alınan alanlara çekildiği... bu arada gece karanlığının, arazi ve bitki örtüsünün sağladığı örtü ve gizlemeden yararlanarak 40-50 teröristin üs bölgesine yaklaştığı... daha sonra bu teröristlerin kör ve dış bükey arazi arızalarından üs bölgesini tutan mevzilere sızmaya çalıştığı... anlaşılıyor.

Ağır silah atışlarının örtü ve gizlemesinde-gölge ve himayesinde PKK’nın gerçekleştirmeye çalıştığı bu sızma girişimlerinin asıl amacı; SIZMAYI bir BASKIN’a DÖNÜŞTÜREBİLMEKTİ. 
Ancak başta şehit olan Mehmetçikler olmak üzere ortaya konulan tepki ve direnç sızmanın baskına dönüşmesine engel oldu. Buradaki uç mevzilerde ölümüne bir mücadeleye yaşandı. Baskı ateşleri eşliğinde “Sızmaya Girmeye, Girmeyi de Baskına dönüştürmeye çalışan” 40-50 teröristle yaşanan bu yakın temasın Mehmetçik adına, bir ölüm kalım ve onur mücadelesine dönüştüğünü ifade etmek gerekiyor. 

Şehit edilen iki astsubaydan biri sağlıkçı üstçavuş; Att acil tıp teknisyeniydi. Çatışma sırasında yaralanan Mehmetçiklere müdahale etmek üzere ateş altında çatışmanın içine koşmuştu. Yaralılara müdahale ettiği o savunmasız anlardan birinde PKK’lılar tarafından, yanında kendisine yardım eden ve ateş edemeyecek durumdaki Mehmetçiklerle birlikte hedef alındı ve şehit edildi. 
Bilinen gerçeklerdendir: PKK’nın ateş edemeyenlere ateş etmek, en sevdiği metotların başında gelir. Örnekleri de çoktur: 80’li yılların sonu 90’lı yılların başı köy ve mezralarda kadın çocuk ve yaşlılara katletmeleri, Mayıs 93 Bingöl-Elazığ yolunda 33 silahsız Mehmetçiği şehit etmeleri gibi.

***

Bu arada, bu kumpasa müdahale etmek için karadan ve havadan harekete geçen güvenlik güçlerine YEMLİ KAPAN PUSULARI kurulduğu anlaşılmıştır. Yani PKK, bir yandan üs bölgesine yapılan sızmaları baskına dönüştürmeye çalışırken bir yandan da bu çatışmayı yem olarak kullanmak istemiştir. 

Olaya karadan müdahale eden güvenlik güçlerinin yaklaşma istikametleri ve yollarına yerleştirilmiş yüzlerce kiloluk EYP’lerle-bubilerle, doçka-roketatar-bikisi ve arbikilerle desteklenmiş pusular söz konusudur. PKK’nın bir de bu pusuların ölüm bölgelerinde yaşanacak sansasyonel sonuçların peşinde olduğu anlaşılacaktır.

Ancak bu istediği olmayacaktır.

Yardıma koşan komando ve JÖH kolları, bütün bu pusuları boşa çıkartırlar. Pusu kurulan yollar yerine, araziden-sarp yamaçlardan ilerlerler. Pusuları boşa çıkan ve baskı altında kalan teröristler ateş açamadan çözülüp dağılacaklardır.
Havadan yapılan müdahalede ise en yakın hava üs bölgesinden (Hakkari-Otluca) kalkan kobralar görev yapacaktır.
Bu kolun ikinci helikopteri, çatışma alanının üstünde kırıma uğrayacak, iki kara pilot üsteğmenimiz bu kırımda şehit olacaktır.

***

Helikopterimizin düşmesiyle ilgili; “PKK’lı teröristlerin attığı güdümlü bir uçaksavar füzesi”, “Yatık mermi yollu uçaksavar ateşlerine maruz kalması 12,7/14,5/23 mm Doçka, ZSU vb”, “Gelişen çatışmaya bağlı olarak yüksek rakımlarda limitlerin zorlanması...” öncelikli olmak üzere pek çok neden sayılabilir. 

Bütün bunların ötesinde BTÖ PKK’nın Irak ve Suriye’de IŞİD ile mücadele maske ve mazereti altında çok gelişmiş silah sistemlerini ele geçirdiği / sahip olmasına izin verildiği ya da bu silah sistemlerin (PKK’yı himaye eden-koruyan-kollayan ve meşrulaştıran (!) ülkeler-güçler tarafından) bizzat verildiği bilinmektedir. Bunların içinde de güdümlü tanksavar ve uçaksavar füze sistemleri vardır. 
PKK’nın geçmiş yıllarda kendisine kısıtlı sayılarda verilen SA-7 Grail gibi güdümlü uçaksavar füze sistemleriyle helikopterlerimizi hedef aldığı ve düşürdüğü bilinmektedir.

PKK’nın; “Kırsal ve Kırsala Dayalı Şehir Terörünü” benimsediği “Çözüm sürecinin devamı” yeni konsept döneminde, mücadeleye dahil olan helikopterlerimize güdümlü uçaksavar füzeleriyle KİLİT ATTIĞI (!!!) bilinmektedir. 

Ayrıca oluşan güdümlü füze ve doçka atış risklerini en aza indirmek isteyen Türk kara havacılık unsurları taktik uçuşlarını gece karanlığında yaptıkları, Çığlı olayında olduğu gibi taktik zorunluk gerektiren durumlarda ise gündüz müdahil oldukları değerlendirilmektedir.
PKK ise helikopteri kendisinin düşürdüğünü iddia etmekte, bununla ilgili sosyal medyada görüntüler paylaşmaktadır. Bu görüntülerde PKK’lı bir teröristin ‘Rus menşeili’ SA-7 Grail (Strela-2) (SA-18 ya da SA-24'de olabilir) uçaksavar güdümlü füzesiyle bir kobrayı düşürdüğü görülmektedir.
Anlaşılan o ki; Türkiye PKK’nın eline verilen güdümlü füze sistemleriyle sopalanmak, başta terörle mücadelesi olmak üzere yönetilmek ve yönlendirilmek istenmektedir.

***

Çukurca-Çığlı kırsalı ve hemen ötesindeki Irak topraklarındaki (Haftanin, Zap genel kamp alanları) terörist haraketliliği güvenlik kuvvetlerimiz tarafından biliniyor. Hatta Hakkari kırsalında gerçekleştirilen ilk operasyonlardan biri de Mayıs ayı başlarında bu bölgede yapılıyor.
Toplamda 32 terörist etkisiz hale getiriliyor.

Bununla birlikte bölgede ve komşu Irak alanında yapılan keşif ve hava akınları neticesinde ‘Genelkurmay Başkanlığının 13.6.16 açıkladığı verilerle’ 140 terörist imha ediliyor.
O zaman bu kadar ağır silah ve terörist nasıl buraya sızıyor ve bu eyleme cüret ediyor?
Bölgede sürekli devam eden keşif ve gözetleme faaliyetlerinden nasıl kurtuluyorlar?

Bunu biraz irdelemek gerekiyor:

Bu irdelemenin başında da (5-10 kişilik gruplarla dahi deşifre olan) teröristlerin dikkati çekmeyecek şekilde birerli ikişerli gruplar halinde sızması geliyor.
Bu konu bölgede; “Bir katır-bir PKK’lı” ya da “Bir katır-bir topuklu-bir düdüklü” gibi ifadelerle anlatılıyor.
Bu kadar ağır silahın çatışma bölgesine sızdırılmasında 3.000 nüfuslu Çığlı’daki 1.500 civarındaki katırın nasıl rol oynadığı ise muhakemelere konu oluyor.
3.000 nüfuslu yerleşimde 1.500 katır!
Koruculuğun, kaçakçılığın, terörün ve menfaatlerin birbirine karıştığı bir yer Çığlı. PKK’nın silah-mühimmat ve patlayıcı transferlerinde köylünün katırlarını mı, yoksa köylüyü mü kullandığı bilinmiyor! Yani ortada tam bir kedi buradaysa ciğer nerede, ciğer buradaysa kedi nerede durumu var.
Bir de sınır kaçakçılığını içine karışmış, saklanmış bir PKK. 
Bir de ikinci bir Gülyazı (Robozik) vakası yaşamak istemeyen Türkiye. 
Çığlı’nın ise çözüm süreci ve sonrasındaki kıra dayalı şehir terörü döneminde aldığı tavır ve değişiklikler biliniyor.
Katırları ne için kullandığı da!

***

Havada uçan helikopterlere atılan kilitler, güdümlü uçaksavar füzeleri...
Karada yürüyen araçlara güdümlü tanksavar füzeleri, yüzlerce kiloluk EYP ve GPD(Gelişmiş patlayıcı düzenekleri)’ler, hendekler-bariyerler...
Yaya yürüyen Mehmetçiklere GPD’leri, EYP’lar, mayınlar, roketler, doçkalar, AGS-17 ot. bomba atarlar, bikisiler, arbikiler, kanaslar, zagroslar, kaleşler, keleşler, keltoşlar, kalleşler, el bombaları...
Birileri ‘Hem Karadan Hem Havadan’ ‘Hem PKK’dan Hem IŞİD’den...’ 
Fena halde Türkiye’ye KİLİT ATIYOR.

Abdullah Ağar
14 Mayıs 2016’ Hakkari

Not / KİLİT ATMAK: Askeri havacılık jargonunda güdümlü uçaksavar füze vb. sistem radarlarının dalga yayarak (cw-> uhf, ehf ) hava aracını vurmaya hazır hale gelmesinin ve hava aracını bunu algılayarak yiyeceği(!) füzeyi beklemesinin adı.