Amigo olmak için bir eğitimden geçmek gerekmez.
Ölümü, sâdece bir insanın hayâtını biolojik olarak kaybetmesi olarak algılamak, onun kültürel işleyişini görmezden gelmemize sebep olur.
Toplumsal (sosyal) bilimlerin en büyük özelliği olan nesnellik, pozitif bilimlere birçok konuda öngörü ve sezgi sağlamaktadır.
Kulaktan dolma ya da uyduruk kitaplardan okuma bilgilerle, kamera karşısına geçip boş teneke gibi çok ses çıkaran bu zevat, resmî devlet kurumlarının tâkip etmesi gereken bir durum arz ediyor.
ABD'de sayıları hiç de az olmayan ırkçı bir polis memurunun siyâhî birini dizini boğazına basarak boğup öldürmesi sonucu başlayan olaylar çığırından çıktı.
1453'e kadar defâlarca kuşatılan şehri almak daha önceki komutanlara nasip olmamıştı, çünkü mesele sâdece küçük bir toprak parçasının alınması değildi.
Şu anda güzel sanatlarda yaşanan kıtlığın, üretimsizliğin ve boşluğun sebebi, bu korunma refleksidir.
Peki ya şuna ne demeli! Millî şef olarak Anıtkabir'de Atatürk'ün yanına tek yakıştırdığınız İsmet İnönü, "denize dökülen Yunan ordusu" kralı olan Venizelos'un koluna karısını takmasına neden hiç tepki vermiyorlar, hiç ses çıkarmıyorlar mı?