​KÜLTÜRCÜ DÜŞÜNÜŞ

Mustafa Kadir ATASOY
Tüm Yazıları
Şiddetle, suç oranlarıyla, yabancı düşmanlığıyla kültürel sığlık arasında güçlü bir ilişki var, bir korelasyon var.

Kültürel bozulmaya, kültür şuursuzluğuna saygıdışılık hali diyoruz. Nedeni hem kendinden olmayana hoyratça yaklaşım, hem de kendi kültürüne yabancılaşma. Burada şöyle bir şey söylenebilir. Kültür şuurunu, kültürünü koruma maksimumda yabancı olana düşmanlığa değil kardeşlik ve evrenselliğe ulaşır. Ancak Akçaabat Ortamahalle veya Safranbolu evlerini takdir eden kimse Rothenburg'un, Zlatá Ulička'nın anlamını kavrayabilir. Bunun tersi de geçerli... Burada kaybolan bir değer var ve bu beni ilgilendirmiyor. Aslında ben ilgisiz biriyim... Ama ben kültür şuurunu anlayabiliyorum, bunu takdir ediyorum, burada değerli olanı görebiliyorum. Maksimumda iyi ki dünyadaki bütün binalar aynı stilde değil, iyi ki farklı halk oyunları, mutfaklar, müzikler var, iyi ki yollarda sadece Ford'un arabaları dolaşmıyor, vesaire... 

Şiddetle, suç oranlarıyla, yabancı düşmanlığıyla kültürel sığlık arasında güçlü bir ilişki var, bir korelasyon var. Her şey biraz da neyi muhatap aldığınızla, zihni neyle meşgul ettiğimizle ilgili... Trafikte canavarlaşan biri milli kütüphanede başka bir şeye dönüşebilir. Bazen donup kalıyorum, üşüyorum, bürokratik bir yapıda çalışıyorsam ruhum grileşiyor, çirkin semtlerde iyi düşünemiyorum. Onun için kaçmaya çalışıyorum, Kuzguncuk gibi yerlere gitmeye çalışıyorum. Simitçi Tahir Sokağı'ndan ilham alıyorum, burada Osmanlı nefesi alabiliyorum, burada buzlarım çözülüyor, çocuklaşıyorum, neşeli oluyorum. 

Batı palamutlardan büyülü bir meşe ormanı yetiştirmişse ben de meşe yetiştirmeye mi çalışmalıyım, taklit edip, her şeyde benzeşmeye mi çalışmalıyım, yoksa kozalaklardaki çam ormanını görmeye mi gayret etmeliyim? 

Biliyorsunuz Fransızlar kültür istisnası dedikleri bir düzenleme yapmışlardı, kendi kültürlerini koruyabilme gayesiyle serbest ticarete çekinceler koydular. 1999'da bir McDonald’s şubesine saldıran adam Fransa’da kahraman haline geldi. Adı neydi? Jose Bove... Orada McDonald's'ın hormonlu sığır eti kullanmasına da bir karşı çıkış vardı. Olaydan sonra Avrupa Birliği hormonla işlenmiş sığır eti ithalatına kısıtlama getirdi. Dünya Ticaret Örgütü bu kısıtlamaya karşı çıktı. AB'nin kısıtlamaları kaldırmayı reddetmesinin ardından ABD, misilleme olarak Rokfor peyniri gibi bazı Avrupa mallarının ithalatına ekstra gümrük vergisi koymuştu.

Yani Bove haklıydı, fast food restoranını parçalamak dışında haklıydı. Bugün şunu söyleyebilmeliyiz, ben bütün anlamların korunmasını istiyorum. Büyük ve tek bir kültüre evrilmek fikri korkunç...