​KIYAMET GÜNÜ SAATİ HIZLI ÇALIŞMAYA BAŞLADI!

Prof. Dr. Fahri ERENEL
Tüm Yazıları
Kıyamet Günü Saati, sembolik bir kıyamet saati kadranıdır ve 'few minutes to midnight' olarak nitelendirilen zaman dilimindeki insanlığın analojisini kullanan bir semboldür

2023 yılı gelecek nesiller tarafından, afetlerin sayısallığı, etkisi ve sonuçları açısından belki de dünya tarihinin en kötü yıl olarak gösterilebilecektir. Ancak, kalkınma ve büyümeyi sürdürülebilir olmaktan çıkararak ve sadece bugünü yaşayarak kaynakları yok etmeye devam etmemiz halinde, Albert Einstein tarafından hayata geçirilen ve 1947’den bu yana insanlığın kendi kendini yok etme süresini işaret eden Kıyamet Günü Saati (Doomsday Clock)’nin kıyameti göstermesini hızlandırmış olacağız.

Kıyamet Günü Saati, sembolik bir kıyamet saati kadranıdır ve 'few minutes to midnight' olarak nitelendirilen zaman dilimindeki insanlığın analojisini kullanan bir semboldür. Midnight ise nükleer yıkımı simgelemektedir. Saat 1947 yılında gece yarısına 7 dakikayı gösterecek şekilde başlatılmıştır. Kurulduğu tarih olan 1947'den beri hem 1953 hem de 2018'de ayarlı olduğu 2 dakika kalayı geçmiştir 2020 yılında ABD ve Rusya arasındaki Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Antlaşması'nın bitmesi, ABD ve İran arasındaki kızışmalar ve iklim değişikliğine karşı savaşın başarısızlığı yüzünden saat gece yarısına 1 dakika 40 saniye kalaya ayarlanmıştır. 

İNSANLIĞIN KENDİNİ YOK ETMESİ

Kıyamet günü saatinin insanlığın adım adım kendini yok etmesi konusunda bir farkındalık yaratmak amaçlı olduğunu biliyoruz. Rusya-Çin ve Kuzey Kore arasında yapılan tatbikat (3 ülkede nükleer silah sahibidir), Belarus’a Rusya’nın yerleştirdiği taktik nükleer silahlar, SSCB’nin dağılması sırasında kaybolan nükleer silahlar, İran’ın büyük ihtimalle nükleer silah sahibi olmuş olması, İsrail’in elinde tam sayısı bilinmeyen nükleer silahlar, Japonya’nın Çin’i bahane ederek nükleer kapasiteye sahip olma isteği vb. saati gece yarısına hızla getirebilecek durumlardır.

Bunun dışında halen devam eden ve uzun süreceği değerlendirilen Ukrayna -Rusya savaşı, artan yoksulluk, sayısını BM’nin bile kaydını tam tutamadığı yerel ve bölgesel savaşlar, göç yolunda yaşanan felaketler, açlık ve su kaynaklarına erişim yetersizliği, hızla artan doğa tahribatı, 2023 yılında yaşadığımız doğa ve insan odaklı afetler saati hızla gece yarısına getireceğe benziyor.

Sadece son 3 ayda yaşanan afetler bile gece yarısına hızla yaklaştığımızı göstermektedir. Ülkemizde yaşan depremler, seller ve orman yangınları, eriyen buzullar, Yunanistan’da 17 kişinin yaşamını yitirdiği ve söndürülmesi günler alan orman yangını, her gün 10’lar ile ifade edilen daha iyi yaşam koşullarına kavuşmak ümidi ile insan kaçakçılarının eline düşerek para ve canlarını kaybeden mültecilerin can kayıpları, aşırı sıcaklar ve kuraklık, Fas depremi ve son olarak Libya’da sel felaket sonucu sayıları 10 binler ile belirtilen can ve mal kayıpları.

HESABINI KİM VERECEK?

Paris İklim Sözleşmesi, BM sürdürülebilir kalkınma hedefleri, nükleer silahların yayılmasını önleme anlaşması gibi büyük törenlerle imzalanan anlaşmalardan bir sonuç alınamadığı ortadadır. Sadece ABD’ye bakmamız küresel ve ekonomik güçlerin bu işte ne kadar ciddi olduklarını göstermektedir. Trump döneminde Paris İklim Sözleşmesinden çıkan ABD Biden’ın yönetime gelmesi ile tekrar sözleşmeye dönmüştür. Dünyanın en büyük kirleticileri arasında yer alan ABD’nin sözleşmeden çıktığı 4 yılın hesabını kim verecektir? Yeni seçim sonrası ABD’nin sözleşmeden tekrar çıkmayacağını kimse garanti edebiliyor muyuz? Elbette hayır… 

Bu konuda, küresel güçler ülke yönetimlerinde bile sürdürülebilirlik olmadıktan sonra dünya genelinde gelişmekte olan ülkelerden sözleşmelere uymalarını beklemek hayalcilikten öteye geçmeyecektir. Diğer taraftan bu sözleşmelerin ciddi yaptırımları da olmadığı gibi denetim süreçleri de caydırıcı olmaktan uzaktır. ABD ve Çin, bu konuda bir anlaşmaya varmış gibi görünse de gerçekçi olmadıklarını tüm dünya biliyor.

SORUN: 5 DEVLETE DAYALI YAPI

Sorun, BM Güvenlik Konseyi’nin 2’nci dünya savaşı sonrası kurulan beş devlete dayalı yapısıdır. BM ve diğer uluslararası kuruluşlar etkinliklerini yitirmişlerdir. Güvenlik konseyi caydırıcılığını ve BM şartının uygulanmasını sağlayacak konumundan uzaklaşmıştır. Bugün Afrika’nın uluslararası kuruluşlarda temsiliyeti yok denecek kadar azdır. Nedeni BM kurulduğunda bu ülkelerin neredeyse tamamının bir batılı ülkenin sömürgesi olmalarıdır. Savaş suçlarından yargılanmalar dile getiriliyor, ancak savaş suçu nedeniyle yargılanması istenilen ülkelerin söz konusu sözleşmede imzaları bulunmuyor.

ABD’nin etkisi altındaki uluslararası kuruluşların ve sözleşmelerin bir geçerliliğinin kalmadığı bir zaman dilimi yaşıyoruz. Ukrayna-Rusya savaşı nasıl bitirilebilir diye çalışmak yerine bu savaşı uzatmak için ABD ve onun zorunlu takipçilerinin yoğun çabalarını görüyoruz. İş bununla da kalmıyor. Güney Çin denizinde sürekli savaş sıcaklığı artıyor. Afrika’da darbeler birbirini izliyor. Sadece Afrika’da iç savaşlar ve terör örgütlerinin saldırıları sonucu çok sayıda insan hayatını kaybediyor. Ne BM, ne Afrika Birliği ellerinde ki tüm kaynaklar rağmen akan kanı durduramıyorlar.

Bir ülkenin tek başına her türlü kural ve sözleşmeye uyması da fazla bir anlam ifade etmiyor. Dünya hızla kıyamet günü saatine doğru ilerliyor ve güçlü olanın kazanacağı yeniden bir anarşik ortam bizleri bekliyor. Bu kez işimiz çok zor önceki anarşik ortamlar sadece ölen insanlar vardı . Bu kez ölen bir doğa ve kaynaklar da var.